Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Kudüs bizim davamızdır

Tarih boyunca birçok olaylara sahne olmuş olan Kudüs toprakları üç semavi din için büyük bir önem arz etmektedir. Müslüman Yahudi ve Hristiyanlar için kutsal yerler barındırmaktadır. Defalarca yıkılmaya çalışılmış savaşlara maruz kalmış ve yeniden inşa edilmiştir.

Kudüs Müslüman, Yahudi ve Hristiyanlar için neden bu kadar önemli?

Müslümanlar için en kutsal yerlerden biri kabul edilen Mescid-i Aksa ve Kubbet'üs Sahra'nın bulunduğu Harem-üş-Şerif, Doğu Kudüs'te yer alıyor. Hz. Muhammed (sav) ,buradan göğe yükselmiştir.

Yahudiler için Mescid-i Aksa'nın hemen altında yer alan ve Süleyman döneminde yapılan tapınağa ait olduğuna inanılan Ağlama Duvarı yer alıyor. Burası Yahudilik inancının en kutsal mekânı…

Hristiyanlar için ise Kudüs'te bulunan Kutsal Kabir Kilisesi'nde İsa Peygamber'in çarmıha gerildiği ve kabrine konulduğu düşünülüyor. Bu kilise, aralarında Rum Ortodoks Patrikhanesi, Roma Katolik Kilisesi ve Ermeni Patrikliğinin de olduğu farklı mezheplerin temsilcileri tarafından yönetiliyor.

Bu üç dinin barındığı bölgede Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler ve Ermeniler yıllarca bir arada yaşamışlar zaman zaman iç çatışmalar yaşamış olsalar da şimdiki gibi pimi çekilmiş bir bomba durumuna gelmemiştir. İsrail,1967 yılında altı günde Ürdün’ün kontrolü altında olan Kudüs’ü işgal ettiğinden itibaren o tarihten bu yana İsrail’in kontrolü altında bulunmaktadır. 1980 yılında Kudüs’ü başkent olarak ilan etmesi ve hiçbir ülkenin bunu tanımaması ile günümüze kadar askıya alınıyordu.

            A.B.D başkanı Tramp’ın Müslümanların tüm tepkilerine rağmen Kudüs’ü başkent olarak yasayı hayata geçiriyor olması sözüm ona seçimlerde söz verdiği için yaptığını söyleyen Tramp hem BM’nin hem Müslüman ülkelerin tepkilerine rağmen geri adım atmaması Müslümanları karşısına aldığını gösterir. Zira Kudüs ilelebet Filistin’in başkentidir. Kudüs ecdadımızın bize kutsal mirasıdır. Korumak orada varlığımızı hissettirmekte bize düşen görevlerdendir. Her Müslümanın ömründe bir kere uğrayıp oradaki maneviyatı hissetmesi yaşaması gerekir. Filistin’de yaşayan Müslüman kardeşlerimiz yalnız değiller her zaman maddi manevi desteğimizi sürdüreceğiz. 

Şimdiye kadar kimsenin yaklaşamadığı Kudüs meselesi, Amerika ve İslam ülkeleri arasının bozulmasından endişe duyması ile ertelenirken, Tramp’ın İsrail başbakanı “Binyamin Netenyahu” ile işbirliği içerisinde yürüttükleri planları hayata geçirmeye başladılar. Bu yaptıkları bütün Müslümanlara meydan okumak ve olacakları göze aldıklarını gösterir. Kudüs’ü İsraillerin başkent yapmaya yönelik çalışmaları fitne kaos ve kavgayı büyütmekten öteye geçmeyen beyhude bir çabadır. Bu mukaddes topraklar sadece Filistinlilerin değil bütün Müslümanların ortak bir varlığı olan Kudüs, yeniden hür ve özgürlüğüne kavuşabilmesi için dünya Müslümanların uyanması buna “dur” demesi gerekmektedir.

 Filistin toprakları üzerinde işgalcilerin gerçekleştirdiği demografik, coğrafi dini ve siyasi değişikler asla kabul edilemez. Mukaddes topraklarda İsrail askerlerinin orada yaşayan Müslümanlara olan arızi tavırları her türlü zulme ve işgale rağmen yıllardır Mescid-i Aksa’nın muhafızlığını yapan Filistinli mazlum Müslümanların yanında olacağız ve onlara her türlü desteği sunmaya devam edeceğiz. 

İsrail in 1967 yılında işgalle savaş açarak Filistin topraklarını ele geçirmesi ile Müslümanlara yaptıkları işkence ve eziyetlerinden hiç vazgeçmediler. Mescid-i Aksaya saygısızca postalları ile giriyorlar. Müslümanları tek tek üstlerini aramaları ve başlarında silahlı askerlerle namaz kılmak zorunda bırakılıyorlar. Böyle bir tutum ve davranış dini inancından dolayı ibadetini yapmaya çalışan insanları engellemeye çalışmak dünya insan haklarına göre suçtur. Bu ne akla ne de vicdana sığacak bir davranıştır.  Gençlerin Mescid-i Aksaya girmesine müsaade edilmemesi sadece 50 yaş üstünün girilmesine izin verilmesinde bundan sonra nasıl bir tutum ve davranışla karşılaşacağımızı tahayyül edemiyorum.

Kudüs biz Müslümanlar için korumamız gereken bir kutsal mescit ve yaralarını saracağımız bir yetimdir. Kudüs bizim davamızdır ve bize emanettir.