Dolar $
32.47
%0.27 0.08
Euro €
34.76
%0.32 0.11
Sterlin £
40.59
%0 0
Çeyrek Altın
4076.66
%0.53 21.11
SON DAKİKA
Son Yazıları

Karikatür savaşları

02 Kas 2020

Her zaman somut, maddi konular üzerinden kapışacak değiliz. Bölgemizdeki çatışmaların ateşi düşmeden bu defa, çok sıra dışı bir konu üzerinden Fransa ile gırtlak gırtlağa geldik. Daha önce de krize sebep olmuş Charlie Hebdo'da yayınlanan karikatürler yüzünden Fransa'da bir öğretmenin, Müslüman bir genç tarafından öldürülmesi olayların fitilini ateşledi. Macron'un, en hafif tabiriyle, duyarsız açıklamaları dünya üzerinde çok sayıda Müslümanı rencide etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamalara verdiği yanıtla beraber kriz bir anda Ankara ile Paris arasında bir gerginliğe döndü. Diplomatik nezaketi aşan sözlerle tırmanan gerginliğin sonunda Erdoğan’ın Fransız mallarını boykot çağrısıyla ilişkilerde dip görüldü.

Eğer Fransa ile zaten bu kadar sorunumuz olmasaydı bu kriz bu seviyelere gelir miydi bilinmez. Libya’da iki ülkenin farklı aktörlere destek vermesi ve olayların neredeyse vekaleten savaşa dönüşmesi halihazırda mesafeli olan ilişkilerin tadını kaçırmıştı. Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la yaşadığımız anlaşmazlıkta Fransa’nın AB dayanışması adı altında, Atina’ya verdiği destekse tuz biber ekti. Charles de Gaulle uçak gemisinin bölgeye gönderilmesi, Güney Kıbrıs’a üs kurulması gibi projelerin dolaşıma girmesi Macron’un açıktan Türkiye’ye cephe almaktan çekinmeyeceğini ortaya koyuyordu. Bir de üstüne toplumsal etkileri büyük olan karikatür krizi binince iki ülke arasındaki husumet reelpolitik zeminden daha derin, toplumsal bir kine intikal etti. Oysa Fransa’yla ilişkilerimiz her zaman böyle değildi, hatta Fransa ile Türkiye arasında tarihsel kökenleri olan bir ittifak ilişkisinden hep söz edilegelmekteydi.

Sen ki Fransa Kralı François’sın

Bundan yaklaşık on sene kadar önce Erdoğan, Sarkozy’e gönderdiği hediye paketine Kanuni Süleyman’ın Kral François’ya gönderdiği mektubun bir kopyasını da eklettirmişti. Bu mektupla Sultan, Avrupa’da Habsburg hakimiyetine karşı mücadele eden Fransa Kralı’nın ittifak teklifini kabul etmektedir. Dönemin güç dengeleri içinde Osmanlı İmparatoru, Fransa Kralı’na ağır basmaktadır ve mektubun tonu bu durumu vurgular. Türkiye’nin AB üyeliğine karşı çıkan Sarkozy’ye bu mektubun takdim edilmesi, iki ülke arasında yüzyıllara dayanan ittifak ilişkilerini hatırlatma amaçlı olduğu kadar, Türkiye’nin tarihsel ağırlığına da vurgu yapıyor olsa gerektir.

Amaç ne olursa olsun, bir zamanlar önünde en büyük engel Sarkozy imiş gibi duran AB üyeliği hedefimiz zaten iyice tavsadığı için Fransa’yı en azından bu konuda suçlamamız anlamlı değil.  Hem Avrupa’da hem de Türkiye’de kamuoylarının gündeminde üyelik meselesi artık yok. Libya ve Doğu Akdeniz’de iki ülkenin birbirine karşı aldığı pozisyonlardan bahsettik ancak bizim durduğumuz noktadan baktığımızda sorun yaşamadığımız küresel ve bölgesel güç yok denebilir. ABD ile Suriye ve PYD meselesi üzerinden çok büyük bir gerginlik yaşıyoruz. Hatta bu konunun bir beka meselesi olduğunu söyleyip en önemli sıkıntımız olduğunu belirtiyoruz. Rusya ile gerginliklerimizde her zaman ölçülü bir dil kullanmaya dikkat ediyoruz, öte yandan Moskova ile anlaşmazlıklarımızın sayısı çok daha fazla. Sadece Suriye’de değil, Libya’da, Kafkaslarda ve Kırım’da net görüş ayrılıklarımız mevcut. Sadece Putin’e hakaret etmemeyi tercih ediyoruz. 

Bu koşullar altında Fransa ile ilişkilerimiz bu denli kötüleşmiş olması bir miktar şaşırtıcı görünüyor. Dış ticaret hacmimiz çok yüksek, üstelik Rusya’yla olanın aksine lehimize bir denge var. Çok sayıda Fransız turist ülkemizi ziyaret ediyor. Hepsinin ötesinde ülkemizdeki en yüksek miktarda doğrudan yatırımlar Fransa’dan geliyor. Evet, yayınlanan karikatürler Müslümanların hassasiyetlerine dikkat etmiyor. Sözde mizah adına enikonu başkalarının kutsallarına hakaret edilen neşriyat yapıldı. Öte yandan sadece Fransızlar değil, birçok Avrupalı bu tür yayınları ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirmeye devam edecek. Burada anlaşmamız mümkün değil. Öte yandan bizim de son Ayasofya ve Kariye meselelerinde görüldüğü üzere farklı kültürlere, bakış açılarına ve tarihe saygılı olduğumuz söylenemez. Velhasıl değerler üzerinden kavganın kimseye faydası yok. Onun için ortak çıkarlara dayalı bir ilişki biçimine odaklanmak en doğrusu olacak.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları