Dolar $
32.59
%0.17 0.05
Euro €
34.71
%-0.15 -0.05
Sterlin £
40.51
%-0.25 -0.1
Çeyrek Altın
4113.67
%1.14 45.78
SON DAKİKA
Son Yazıları

Kanal İstanbul ile yeni bir Montrö mü doğuyor?

10 Ara 2019

Kanal İstanbul projesi ile ilgili çalışmalar son aşamaya geldi. Üniversiteler dahil 52 kurumun "olur" raporu vermesi projenin hayata geçeceği anlamına geliyor. Son olarak da Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan projeyle ilgili Bakanlıklar ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında işbirliği protokolü imzalandığını açıkladı.

Projenin amacı; İstanbul Boğazı’ndaki uluslararası deniz trafiğini azaltmak, geçişlerin sürelerini kısaltmak ve çevreyi daha temiz hale getirmek. Projenin kentsel dönüşümle de entegre haline getirilmesi planlanıyor.

Kanal İstanbul gerçekten bölge için mühendislik harikası olduğu kadar aynı zamanda ciddi bir operasyon. Projenin maliyeti 15 milyar dolar. Tahmini yıllık getirisi ise 6 milyar dolar. Kanal İstanbul’a sadece ulaşım projesi olarak bakmak da yanlış. Projenin yeni sanayi, ticaret, yerleşim ve eğlence bölgesi gibi unsurlarını da hesaba katmak gerekiyor.

Kanal, Türkiye’nin gündemine 2011 yılında girdi… 45 kilometre uzunluğunda, 150 metre genişliğinde ve 25 metre derinliğinde günde 200 geminin geçişi için planlanan bir proje. Kanal İstanbul, en dar yeri 700 metre ve en geniş yeri 4200 metre, derinliği ortalama 60 metre ve 29,5 kilometre uzunluğu olan İstanbul Boğazı ile işlevsel açıdan elbette bir tutulamaz.

Boğaza göre hem dar hem de geçişlerin uzun zaman alacağı gerçeği üzerinden hareketle kanala alternatif bir güzergâh olarak bakmak lazım. Ayrıca Kanal İstanbul’dan bir Süveyş veya Panama kanalı işlevini beklemek de doğru değil.

***

Projenin doğal hayatı olumsuz etkileyeceğine dair çok sayıda rapor yazılmış. Mesela Kanal İstanbul ile birlikte Marmara Denizi’nin ölü bir denize dönüşme ihtimali, İstanbul kanalizasyon sisteminden doğan riskler, içme suyu rezervlerinin tehlikeye girmesi, afetlerde İstanbul’daki hayat, şehrin askeri açıdan savunulması gibi hususlar hep istifhamlar şeklinde sıralanıyor.

Kanal İstanbul ile ilgili tartışmalar daha uzun zaman devam edeceğe benziyor. Projenin deniz trafiğini azaltmak, bölgeyi daha güvenli ve temiz hale getirmek, Karadeniz ülkelerinin ticaretini olumlu etkilemek, bölgenin siyasi istikrarına katkı vermek gibi faydaları olsa da kanalın genelde bölge ekosisteminin şimdikinden daha iyi olmayacağı yolunda iddiaları da göz ardı etmemek gerekiyor.

Tabii tarihi geçmişe baktığımızda İstanbul’da yaşayan hiçbir medeniyet o kadar badireye rağmen İstanbul Boğazı’nın yanı başına bir kanal açıp Karadeniz ile Marmara Denizi’ni bağlamayı düşünmemiş, gerek de duymamış. Bu da tarihi bir gerçek.

O halde bugün Kanal İstanbul’u zorunlu ve olmazsa olmaz yapan etki ne?

Kanal İstanbul’da; 1936 yılında imzalanan Montrö Anlaşması’ndan doğan yükümlülükler ve söz konusu yükümlülüklerin gelecekte Türkiye’yi özellikle enerji ve gıda lojistiği konusunda zor duruma düşürebileceği hususları ön plana çıkarılıyor.

***

Doğru yaklaşımı bulabilmek için İstanbul Kanal projesinin arka planına bakmakta fayda var.

Bilindiği üzere Türkiye son dönemde bir enerji koridoru haline geldi. Petrol ve doğalgaz transferinde Türkiye ciddi bir lojistik bölge. Kanal projesi, Orta Asya, Ortadoğu ve Karadeniz arasında bir enerji bağı tesis etme eğilimini yansıtan bir dış politikanın iradesi olabilir. Zira Rusya, Ukrayna, Kazakistan, Gürcistan’dan taşınan petrolün önemli bir bölümünün Akdeniz’den dünyanın en büyük petrol şirketlerine dağıtılacağı, İstanbul ve Çanakkale boğazlarının uluslar arası denetime açık olduğundan söz konusu sevkiyatın engellenmesine yönelik hamleler olabileceğine dair yorumlar çok fazla konuşuluyor.

Türkiye’nin lojistik enerji hattı olmasının yanında aynı zamanda bir lojistik gıda hattı üzerinde bulunması da ülkemizin stratejik önemini artırıyor. Mesela bölgede kuzeyin buğdayını, güneye, doğuya ve batıya ulaştırmada İstanbul ve Çanakkale boğazları fevkalade önemi haiz.

***

Dolayısıyla Kanal İstanbul, bölge ekonomisinin zenginleştirilmesi ve ülkelerarası barışın sağlanması açısından olumlu bir adım olarak değerlendirilirken söz konusu duruma uluslar arası anlaşmaların engel olması istenmiyor.

Montrö Anlaşması’nın genel muhtevası gemilere ulaşım ve geçiş serbestisi tanıması. Ancak anlaşmada savaş halinde Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler ile kıyısı olmayan ülkeler arasında bir ayrım yapılıyor. Anlaşmanın en hassas bölümü de savaş gemilerine ait hükümler.

Şayet Kanal İstanbul, Montrö Anlaşması’ndaki İstanbul Boğazı hükümlerine tabi olacaksa sathi olarak sorun kalmıyor. Burada önemli olan Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkelerin güvenliklerini düşünüp, Karadeniz’e kıyısı olmayan devletlerin savaş gemilerine geçiş imkanı verilmemesi. Maamafih Kanal İstanbul projesinde de milli menfaatleri koruyan Montrö Anlaşması gibi ülkeleri bağlayıcı bir anlaşmaya ihtiyaç duyulacağı kesin.

Kanal İstanbul projesiyle yeni bir Montrö Anlaşması mı doğacak, hep birlikte göreceğiz!

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları