Dolar $
32.53
%0.06 0.01
Euro €
35.01
%-0.14 -0.04
Sterlin £
40.83
%-0.15 -0.06
Çeyrek Altın
3989.86
%-0.06 -2.32
SON DAKİKA
Son Yazıları

Jüstinyen vebasından günümüze dersler

13 Mar 2020

Bilmeyenler için Jüstinyen Doğu Roma'nın en büyük imparatorlarından biri olup, istanbul'un en çok ziyaret edilen mekanı Ayasofya'nın da banisidir.

Kendisini tahttan indirmek için ayaklanan devrin İstanbul halkının büyük bir bölümünü kılıçtan geçirttikten sonra kendi ihtişamını yansıtacak bir eser yaptırma kararı alır. Eser yapılırken mimarların, ustaların ensesinde boza pişirdiği için süratle biten yapının açılışında da Hazreti Süleyman’ın Tapınağı’nı kastederek “Süleyman, seni de geçtim” diye böbürlenmesiyle bilinir.

Birçok büyük devlet adamı gibi bir türlü tatmin olmayan egosunun peşinden koşan Jüstinyen’ in tek derdi tarihe mal olacak eserler yaptırmak değildir elbette. Kendi İmparatorluğu’nun bir parçası olduğuna inandığı İtalya’da Vizigotlar’ı, büyük rakibi Persler’i yenilgiye uğratır, kuzey Afrika’yı ele geçirir. Doğu Roma onun zamanında en geniş sınırlarına kavuşur. 

Jüstinyen’le anılan bir de büyük olumsuzluk vardır. Onun zamanında bölgeyi kasıp kavuran veba, muhtemelen muarızları tarafından Jüstinyen vebası olarak adlandırılmıştır. Tarihin kaydettiği en felaketli salgınlardan biri olan bu olayda bölge nüfusunun kimilerine göre yüzde on beşinin kimilerine göre ise dörtte birinin öldüğü iddia edilir. Büyük nüfus kaybına sebep olan vebanın sonunda şehirler boşalır, ticaret zarar görür ve İmparatorluk hazinesi de doğal olarak tam takır olur. Roma’nın ihtişamını diriltmek için yola koyulan Jüstinyen sonunda düşmanlarını yenilgiye uğratmış, sınırlarını genişletmiş olsa da takati kalmamış bir ülkeyi arkasında bırakır. Mikroplar, Vizigotlardan da Perslerden de çok daha dişli bir düşman çıkmıştır.

Mikropların geri dönüşü

İnsanoğlunun başının belası mikroplar sadece Jüstinyen zamanında değil, nesiller boyunca acı ve keder vermiştir dünyamıza. Tam da tıp biliminin bu kadim düşmanımızı köşeye sıkıştırdığını, nihayet kurtulduğumuzu düşündüğümüz zamanlarda bir kez daha COVID-19 adı verilen virüs yüzünden, atalarımızın içine düştüğü çaresizliği biz de anlıyoruz. Boyuna mutasyona uğrayan virüsler, kuş gribi, SARS, MERS, domuz gribi derken son sürümleriyle gezegenimizi bir kez daha paniğe sürüklemiş vaziyetteler. Biz de, ilk zamanlarda Çin’in adı sanı duyulmamış Wuhan şehrindeki olayları uzaktan seyrederken ani bir patlamayla dehşeti kapımızın önünde hissediyoruz. Hemen kapı komşumuz İran’ın darmadağın olmasından sonra İtalya gibi bir G-7 ülkesinin de virüs karşısında teslim bayrağı çektiğini görüyoruz. Dünyanın birçok yerinde okullar kapanıyor, toplantılar, seminerler, maçlar iptal ediliyor, uçuşlar durduruluyor. Türkiye, resmi açıklamalara göre bu salgına karşı uzun süre direndi ancak artık yurdumuzda da vaka görüldüğüne dair beyanatlar geldi. Artık biz de bu yeni ve korkutucu düşmanla karşı karşıyayız.

Eğer COVİD-19’un bulaşıcılığının havaların ısınmasıyla beraber azalması söz konusu olmayacaksa ve söylendiği gibi bir aşı bulunmasına da daha zaman varsa günlük hayatı ve ekonomiyi etkileyen bu olağanüstü durum devam edecek demektir. Başta turizm olmak üzere hizmet sektörünün bütün dünyada olduğu gibi bizde de darbe yiyeceğini beklemek gerekir. Paniğin ilk aşamalarında tuvalet kağıdı, kolonya, dezenfektan, maske gibi sektörlerde satış patlamaları yaşansa da yine insanların satın alma kararlarında daha tutucu davranacağı, ekonomik yavaşlamaya sanayinin de eşlik edeceği değerlendirmesi yapılabilir. İhracat pazarlarımız da paniğin etkisini ve ekonomik küçülmeyi yaşayacaklarından oradan da bir şey beklememek gerekir.

Dünyayı yönetenler bu krizi göğüslemek için yine bildikleri tek ezber olan faizi düşürmek yoluna gidiyorlar ancak bunun mevcut koşullarda pek yeterli olmayacağı aşikar. Şu an için hijyen koşullarına azami dikkat etmek, pek fazla sosyalleşmemek dışında yapılabilecek bir şey yok. Bir yandan da, virüsün tüm dünyada otoriterleşmenin yükselişine denk geldiğini görünce, Jüstinyen’den beri mikropların otokratlara bir garezi olduğunu düşünmeden edemiyor insan.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları