Dolar $
32.49
%-0.16 -0.05
Euro €
34.87
%0.17 0.05
Sterlin £
40.66
%0.04 0.02
Çeyrek Altın
3986.56
%0.72 28.34
SON DAKİKA
Son Yazıları

İstihdama sahip çıkan salgını kolay atlatacak

06 Eyl 2020

Pandeminin en yoğun şekilde yaşandığı Nisan – Mayıs – Haziran döneminde işsizliği salgın öncesinde olduğu gibi yüzde 12,9 seviyelerinde tutan hükümet, hayata geçirdiği İstihdam Kalkanı Paketi ile söz konusu oranı yılsonuna kadar daha aşağı düşürmenin yollarını arıyor. İş dünyası ise tedbirlerin gelecek yayılması beklentisinde.

Birleşmiş Milletler (BM) tahminlerine göre, 2020 yılında pandemi sebebiyle dünyada işsiz kalanların sayısının 120 milyonu aşması bekleniyor. Ekonomilerin durması sebebiyle ülkelerin sadece ihracat gelirleri ortalama 1,5 trilyon doların üzerinde bir kayba uğrayacak. 2 trilyon dolara yaklaşan küresel turizm geliri kaybı da yine üçte iki oranında düşecek. 1,5 milyar insanın gıda güvenliğinden uzak olduğu dünyada ise salgın sebebiyle düşen iş gücü gıda güvenliğindeki zafiyeti daha da artıracak ve belki de dünyanın 4’te bir nüfusu pandemi sebebiyle güvenli gıdaya ulaşamayacak.

Yapılan araştırmalar, koronavirüs salgınında özellikle tarım, gıda, sanayi, ulaştırma ve hizmetler alanında istihdamına sahip çıkan ülkelerin ekonomisini ve sosyal dengesini koruyacağını gösteriyor. İstihdamın korunması için birçok ülke, genişlemeci para ve maliye politikalarıyla salgına karşı durmaya çalışıyor.

ABD ve Avrupa Birliği’nin trilyon dolarlık ekonomik paketler açtığı pandemi sürecinde Türkiye de mevcut istihdamın korunması, işsizliğin önlenmesi, çalışma alanlarında aktivitenin durmaması ve iş yerlerinin kapanmaması noktasında salgının başladığı 2020 Mart’ından bu yana aralıksız tedbirler alıyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Haziran ayı itibariyle hayata geçen yeni “istihdam kalkanı paketi” ile işten çıkarma yasağı, ücretsiz izin nakit desteği, kısa çalışma ödeneği süresi ve kıdem tazminatı ile ilgili uygulamalar, istihdamın korunmasında etkin adımlar olarak görülüyor. Devreye alınan kısa çalışma ödeneği, işten çıkarma yasağı, ücretsiz izin desteği ve diğer uygulamaları içeren teşviklerin işsizliğin yükselmesini önlediği gözleniyor.

Kademeli uzatılıyor

Türk hükümeti istihdamın korunması için Mart ayından bu yana etkin uygulamalara imza attı. Son olarak Temmuz ayında istihdama ilişkin düzenlemeleri içeren İşsizlik Sigortası Kanunu da emek piyasasına destek verdi. Koronavirüs salgını gerekçesiyle Cumhurbaşkanı'nın kısa çalışma başvurusunu 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatma yetkisi genişletildi.

Buna göre, Cumhurbaşkanı 31 Aralık 2020 tarihi korunarak, kısa çalışma ödeneğinin süresini sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak uzatabiliyor.  Cumhurbaşkanı, düzenlemede yer alan 3 aylık süreyi sektörel olarak ayrı ayrı veya bir bütün olarak 6 aya kadar uzatmaya yetkili.

Nitekim kısa çalışma ödeneği Eylül ve Ekim aylarını kapsamak üzere 2 ay daha uzatıldı. Söz konusu dönemde çalışanlar işten de çıkarılamayacak. Uygulama 26 Mart 2020 tarihinde başlatılmıştı.

Kanun kapsamında ekonominin normalleşmeye başlamasıyla birlikte iş yerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönülmesi teşvik de ediliyor. Yine özel sektör iş yerlerinde kısa çalışma ödeneğinden yararlananlar ile nakdi ücret desteğinden yararlananların çalıştıkları iş yerinde haftalık normal çalışma sürelerine dönülmesi halinde sigortalı ve işveren paylarının tamamı 31 Aralık 2020 tarihini geçmemek üzere 3 ay süreyle İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanıyor.

Ancak işverene her bir ay için sağlanan destek süresi; kısa çalışma ödeneği alanlar için kısa çalışma ödeneği aldığı aylık ortalama gün sayısını, nakdi ücret desteğinden yararlandırılanlar için nakdi ücret desteği aldıkları aylık ortalama gün sayısını geçmemesi gerekiyor.

Mayıs’ta etkisini gösterdi

Türkiye pandeminin başladığı ilk aylarda dahi aldığı acil tedbirlerle istihdamın korunmasında önemli yol katetti. Nisan – Mayıs – Haziran döneminde hesaplanan işsizlik, salgın öncesi rakamlar seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki döneme göre 331 bin kişinin azaldığı işsiz sayısında alınan tedbirlerin etkisini gösterdiği görüldü. Mayıs dönemi diye ifade edilen söz konusu süreçte işsizlik oranı 0,1 puanlık artış ile yüzde 12,9 oldu. Tarım dışı işsizlik ise sadece 0,2 puan artışla pandemi öncesi gibi yüzde 15,2 seviyesinde gerçekleşti.

Mayıs ayı işsizlik rakamlarında en fazla dikkat çeken ise istihdam edilenlerin sayısının bir önceki yılın aynı dönemine göre 2,4 milyon kişi gerilemiş olmasıydı. 25,8 milyon kişiye düşen istihdam sayısı 4,7 puan azalışla yüzde 41,4 seviyesine indi. Ama aynı dönemde iş gücü 2 milyon 742 bin kişi azaldı ve 29,6 milyona düştü. Dolayısıyla iş gücüne katılma oranı 5,3 puan azalışla yüzde 47,6 seviyesine indi.

Pandeminin en yoğun şekilde yaşandığı Nisan – Mayıs – Haziran döneminde işsizliği salgın öncesinde olduğu gibi yüzde 12,9 seviyelerinde tutan hükümet, tedbirlerin hemen ardından hayata geçirdiği İstihdam Kalkanı Paketi ile söz konusu oranı daha da yumuşattı. Paketin işsizlik oranını yılsonuna kadar daha aşağı düşüreceği tahminleri yapılıyor.  İş çevrelerine göre, istihdamın korunması için söz konusu teşvik ve desteklerin artırılarak ve süresinin uzatılarak devamının gereğini ortaya koyuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 31 Aralık 2020 tarihine kadar uzatma yetkisi veren kısa çalışma ödeneği uygulamasının salgının seyrine göre belirleneceği sanılıyor.

Hangi sektörler etkilendi

Mayıs dönemi rakamlarına göre istihdam edilenlerin sayısı 2,4 milyon kişi azalırken bu dönemde tarım sektörü 308 bin, sanayi 274 bin, inşaat sektörü 206 bin, hizmet 1,6 milyon kişi iş kaybına uğradı. Bu azalışta Mayıs döneminde iş gücü sayısının 2,7 milyon azalarak 29,6 milyona düşmesinin dikkate alınması gerekiyor.

Ancak Türkiye’de kayıt dışı çalışanların da yüzde 29,7 seviyesinde olduğu görünüyor. Herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan çalışanların toplam çalışanlar içindeki payını gösteren kayıt dışı çalışanların oranı, pandemi sürecinde müspet etkilendi ve bir önceki döneme göre 4,7 puan azaldı. Özellikle tarım dışı sektörde kayıt dışı çalışanların oranının 5,4 puan azalarak yüzde 17,4’lere gerilemesi bir bakıma istihdamı koruma tedbirlerinden istifade etmek isteyenlerin kayıt içine girmek için yaptığı girişim olarak algılanıyor.

Kamu sadece tedbir almakla kalmıyor, kamu işyerlerinde de istihdamı artırma konusunda çalışmalar yapıyor. Mayıs döneminde kamu istihdamını yüzde 4,3 oranında artırdı ve istihdam sayısını 4,7 milyon kişiye yükseltti.

Türkiye’nin istihdamda en büyük sorunu genç işsizlik. Mayıs döneminde 1,6 puanlık bir artış daha eklenerek söz konusu oran yüzde 24,9 oldu. 15-24 yaş arası istihdam oranı ise yüzde 26,6’larda. Gençler arasında iş gücüne katılma oranı da aslında düşük, yüzde 35,4. Bu oran bir önceki döneme göre yüzde 8,2 puan azalmış. Gençler arasında ne okula giden ne de çalışanların sayısını Mayıs döneminde 5,1 puan artmış, yüzde 29,1’e yükselmiş.

1929 krizini üçe katlayabilir

İş dünyası Mayıs ayında işsiz sayısının 331 bin kişiye gerilemesi iş çevrelerini ümitlendiriyor ve Haziran döneminde de aynı performansın gösterilmesini bekliyor.  Aynı çevreler işsizliğe yönelik ekonomik paketin gelecek yıl da devam etmesinin, istihdamı koruyacağını savunuyor. Koronavirüs salgınının ekonomiler için bugüne kadar görülmeyen bir şok niteliği taşıdığını belirten TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Serdar Sayan ve dr. Güneş A. Aşık, istihdam konusunda önemli tavsiyelerde bulunuyor.

Üretim ve talep azalmasının birlikte hareket ettiği pandemi sürecinde dünyanın aynı anda küçüldüğüne vurgu yapan akademisyenler, virüsün küresel ekonomiye yüzde 15-20 arasında bir daralma ile karşılaşabileceğini, bunun da 1929 yılındaki büyük buhrandan en az 3 kat daha fazla etkili olacağını belirtiyorlar.

Daralan ekonomileri büyütmek için geleneksel tedbirlerin pandemide etkisiz kalabileceğine işaret eden akademisyenler, ekonominin gidişatına göre tedbirlerin alınmasının önemine temas ediyorlar. İş çevreleri de Türkiye’de hükümetin kararlaştırdığı ve uygulamaya geçtiği kararların yerinde olduğunu ve istihdamın korunmasına yönelik atılan adımların ekonominin daha fazla daralmasını önlediğini dile getiriyorlar.

Firma ve işletmelerin hükümetin verdiği destek ve teşviklerle eskisi gbi olmasa da faaliyetlerini sürdürdüğünü, istihdam ve üretim gücünü bozmadığına işaret eden iş dünyası yetkilileri, bu zamana kadar genişleme politikalarıyla piyasaya verilen 250 milyar liraya yakın paranın ekonomiye ciddi nefes aldırdığını kaydediyor.

Gelecek yıl için mesaj verilmeli

Hükümetin devam ettirdiği destek ve teşviklerin ekonomide kayıt altında bulunan işletme, firma veya çalışanlar için olduğunu, kayıt dışı çalışırken işini kaybetmiş kesimin henüz durumunun ne olduğunun bilinmediğini dile getiren iş dünyası yetkilileri, pandemi tedbirlerinin, sadece kayıt altındakiler değil kayıt dışı çalışanların da bulunup gerçek ihtiyaç sahiplerini mağdur etmemek üzerine kurgulanması gerektiğini vurguluyor.

Pandemi uygulamalarının daha fazla toplumun en kırılgan kesimlerine yönelik olması gerektiğine değinen yetkililer, satış, imalat, inşaat, tamir ve taşımacılık gibi sektörlerde çalışanların söz konusu desteklerden gereği üzere faydalanamadıklarının gözlendiğine dikkat çekiyorlar.

Türkiye’de istihdamın büyük ölçüde düşük ve orta nitelikli, üçte birinin kayıt dışı ve yarısının hizmetler sektöründe yoğunlaştığı bir istihdam yapısının derin talep düşüşüne dayanabilmesi için destek ve teşviklerin daha reel ve gereken yere ulaşması noktasında daha fazla gayret sarfedilmesini tavsiye eden yetkililer, hanehalkının da güçlü tutulması için mutlaka elle tutulur tedbirlerin alınmasına ihtiyaç olduğunu vurguluyorlar.

Devletin pandemi geçinceye kadar tedbirlerini gelişen şartlara göre yenilemesi ve tedbirlerin bu yıl ile sınırlı kalmayıp gelecek yıla da yayılmasını isteyen yetkililer, hiç değilse ekonomi üzerindeki gelecek yıla dair belirsizliğin de nispeten ortadan kalkacağını dile getiriyor. Yetkililer, paraşüt veya helikopter para, devletin son alıcı rolü, işini kaybedenler için kamu istihdamı, kira ve vergi gibi devlet alacaklarının mahsuplaşma yoluyla halledilmesi, SGK primleri ödeme süresinin uzatılması veya biriken borçların sıfırlanması ve Türkiye’de iskan halindeki mültecilerin sorunlarına yönelik yeni tedbirler alınması ve gerekiyorsa dış destek sağlanması gibi tedbirleri tavsiye ediyorlar.

Pandemide doların yükselişi nasıl önlenir?

Piyasalarda ise döviz fiyatlarındaki yukarı yönlü trend hız kazandı. Gelecek hafta açıklanacak Temmuz ayı cari açık ve Ağustos ayı Hazine nakit dengesi döviz ve faizin hareketinde belirleyici olacak. Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi de yönünü dolar/TL kuruna bağladı.

Türkiye’de dövizin yükselmesi dış ve iç kaynaklı olarak iki sebebe dayanıyor. Dışarıda artan jeopolitik riskler Türkiye’nin CDS’lerini sürekli yüksek risk grubu ortamında tutarken bu da Türk Lirası’na diğer para birimleri karşısında değer kaybettiriyor. İçeride ise ihracat ve turizm gelirlerinde azalma, enflasyonda yükseliş beklentilerinin artması, ithalatta azalmaya karşılık yüksek seyrin devam etmesi, dolarizasyona bağlı döviz iştahının sürmesi, CDS’lere bağlı yabancı yatırımcının TL varlıklarından çıkmak istemesi ve TCMB ile hükümet politikalarını kamuoyunun tam anlayamayışı, sıkılaştırma ile genişleme politikaları arasında kalması döviz fiyatlarını artıran nedenler olarak görülüyor. Uzmanlar, dövizde fiyatların dolar satarak durdurulamayacağını, acilen ezber bozacak ülkeye döviz getirici farklı politikalara ihtiyaç olduğunu söylüyor. Mesela Türk aşısının dünyaya tanıtımı ve resmi olarak kabulü birçok ezberi bozabilir.

Dolar/TL kurunun 7,45’lere kadar çıkarak tarihi rekorlar kırmasını değerlendiren analistler de, baskılanan kurun serbest bırakılmasıyla bu seviyelere taşındığını ifade ediyor. Kur baskısı için bu zamana kadar 50 milyar doların üzerinde bir paranın kullanıldığını ifade eden analistler, 7,45’e kadar yükselerek sert bir çıkış yapan dolar/TL kurunun müdahale edilmezse geri gelebileceğini yorumluyorlar.

Bu hafta piyasalarda yurt içinde Hazine nakit dengesi, cari açık ve işsizlik verileri, ABD’de enflasyon, Avrupa Bölgesi’nde büyüme, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) faiz kararı, Çin’de dış ticaret dengesi ile enflasyon takip edilecek.

Yurt içinde Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi yüzde 1,29 değer kaybederken dolar/TL kuru yüzde 1,57, euro/TL kuru yüzde 0,85 ve altının gram fiyatı yüzde 0,11 oranında prim yaptı. 1000 TL’lik yatırım haftalık bazda borsada 987,1 lira, dolar 1015,7 lira, euro 1008,5 lira ve altın 1001,1 lira oldu.

Yatırım araçlarında haftalık projeksiyon ise şöyle:

BIST 100… Borsa İstanbul (BIST) 100 endeksi, en düşük 1.064,42, en yüksek 1.102,38 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,29 azalarak 1.086,32 puandan tamamladı. Borsanın döviz ve tahvildeki hareketlenmeye göre bir trend çizeceği gözleniyor. Sıkılaştırmayla TL’nin değer kazanması borsaya yarayacak gibi görünüyor. Endeksin teknik açıdan 1.120 seviyesinin direnç, 1.070 puanın destek yapacağı tahmin ediliyor.

DOLAR/TL… Haftanın en fazla kazandıran yatırım aracı dolar, yüzde 1,57 değer kazanarak haftayı 7,4550 liradan kapattı. Gelişmelere bağlı olarak kurda yükseliş trendi sürüyor. ABD’de işsizlik verilerinin iyi gelmesinin yanında ekonomiye bağlı süren zayıflık dolara zayıflatsa da Türk Lirası’nın diğer gelişen ülke para birimlerinden ayrışması kurun yüksekte kalmasını sağlıyor. Türkiye’nin şu seviyede en zayıf tarafı enflasyonda yükseliş beklentisi.  Kurda 7,50 lira direnç, 7,30 ise destek konumunda.

EURO/TL… Euro/dolar paritesine bağlı olarak geri çekilme yaşayan euro, dolardan aldığı güçle TL karşısında yüzde 0,85 oranında prim yaptı ve haftayı 8,7910 liradan kapattı. Euro bölgesinde artan imalat PMI verileri euroyu güçlendiriyor. Dolar da iyi gelen işsizlik verileriyle kendine geldi ve uluslar arası endekste 92 seviyesini aştı. Hafta içinde 1,20’lere kadar çıkan euro/dolar paritesinin 1,18’lere yeniden geri dönmesi euronun TL karşısında daha fazla değer kazanmasını engelledi. ECB Başkanı Chiristine Lagarde’ın güçlü euro ile ilgili gelecek haftaki açıklamaları kurun yönünü belirleyecek. Kurun hafta içinde 8,77 – 8,88 lira aralığında hareketi öngörülüyor.

ALTIN… Pandeminin artması ve yeniden ikinci dalga beklentileri ile petrol fiyatlarındaki kararsızlık altın fiyatlarını 1900 doların üzerinde diri tutuyor. Zaman zaman 2000 doları zorlayan ons altın fiyatlarının satışlarla gerilemesine karşılık oluşan risklerle birlikte yeniden yukarı yönlü bir trend izlemesi mümkün. Halen 1934 dolar seviyesindeki ons altının gelecek hafta 1930-1970 aralığında hareket edeceği tahminleri yüksek. Kapalıçarşı'da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,11 kazanımla 462,00 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0,10 artışla 3.064,00 liraya yükseldi. Geçen hafta 748,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı ise yatay seyretti. Teknik olarak gram altında 460 lira seviyesi doların hareketine göre yön bulacak. 460 – 740 lira gram altının hareket alanı.

PETROL… Devam eden üretim kısıtlamaları ve tükenen stoklara rağmen küresel salgının arttığına ve küresel toparlanmanın uzayacağına dair haberler petrolde fiyatları yeniden 42 dolar seviyesine çekti. Brent petrolün gelecek hafta içinde 40-42 dolar seviyesinde hareket etmesi bekleniyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları