Dolar $
32.5
%-0.13 -0.04
Euro €
34.87
%0.16 0.05
Sterlin £
40.69
%0.1 0.04
Çeyrek Altın
3980.77
%0.58 22.62
SON DAKİKA
Son Yazıları

İş dünyasından 'kuvâyı milliye' ruhu!

07 Kas 2019

Yurt dışında daralma korkusu giderek artarken Türkiye'nin önde gelen holding CEO'ları 2020 yılı için karamsar tablo çizmediler ve yüksek moralle iyimserliklerini bir kez daha ifade ettiler. İş dünyamız geçmişten aldığı direnci, mücadele ruhunu ve istikbale umutla bakmayı bugün de aynen devam ettiriyor. Kendilerine teşekkür ediyoruz ve kutluyoruz.

Azimlerindeki devamlılığa hayran olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz.

Evet, dün Vodafone ana sponsorluğunda Capital ve Ekonomist dergilerinin öncülüğünde İstanbul’da düzenlenen CEO Clup toplantısı önemli bir vakıayı da gözler önüne serdi.

Toplantıya Vodafone CEO’su Colman Deegan, Eczacıbaşı CEO’su Atalay Gümrah, Akkök Holding CEO’su Ahmet Dördüncü, Limak Holding Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Özdemir, Kibar Holding CEO’su Haluk Kayabaşı, Yıldız Holding CEO’su Mehmet Tütüncü, Zorlu Holding CEO’su Ömer Yüngül ve Doğan Holding CEO’su Çağlar Gögüş konuşmacı olarak katıldılar.

Gerçek şu ki Türkiye’nin ünlü CEO’ları dış dünyadaki daralmayı önemsiyorlar. Ancak güçlülüklerinden gelen güveni ve istikbale dair inançlarını paylaşmaktan çekinmiyorlar.

Holdinglerimizin bazıları ellerindeki markaları satarak gelecek yıl için yeni kaynak oluşturmuş… Bazıları iç pazardaki daralmayı yurt dışında alternatif pazarlarla kapatmış… Bazı holdinglerimiz daralmayı fırsat bilmiş kapasite artırarak önümüzdeki gelişmelere karşı hazır hale gelmiş… Kuvvetli oldukları sektörlere daha fazla eğilen holdinglerimiz de yurt dışı şirket satın almaya yönelmiş…

Yani holdinglerimiz bilhassa hamlelerini, ihracatı, dış ticareti artırma hedefiyle yatırımlara odaklanmışlar.

***

Benim anladığım ve çok da sevindiğim husus şu:

Yurt dışında iş dünyası karamsarlıklar içinde resesyona yürürken, Türk iş dünyası iyimserlikle yeni yatırımlar, alternatif pazarlar, üretim, ihracat ve istihdam yolunda hedef belirlemişler.

Övünmek, gururlanmak için söylemiyorum… Elbette iş dünyamızın hamlelerine sevineceğiz, gururlanacağız ve övgülerimizi en üst seviyeden yapacağız…

Ama övünmek ve gururlanmaktan öte, devlet/millet olarak yatırımdan ve hamlelerden çekinmeyen holding ve işletmelerimizi el üstünde tutarak vatan aşkıyla destek olmak lazım, derim…

2008 küresel krizinden bu yana dünyada işler aman aman iyi gitmiyor. Hatta küresel ekonomiyi elinde tutan büyük holdingler yeni bir dünya savaşını başlatma konusuna bile sıcak bakıyorlar. Ancak geçmişteki 29 Ekim 1929 Büyük Buhran’ı düşünerek ellerini ateşe sokmak da istemiyorlar.

İşte ABD’nin eski Hazine Bakanı Larry Summers’ın giderek dozunu artıran krizin daha uzun yıllar devam edeceğini belirten açıklamaları…

Summers, ABD/Çin ticaret müzakerelerinden bahisle, “Eğer ekonomik zirveye bir imza uzakta olduğumuzu düşünüyorsak kendimizi kandırıyoruz. Ekonomik büyümeyi tekrar kazanmak için çok daha derin ve büyük meseleler var. ABD ile Çin istedikleri şekilde anlaşsalar bile iki ülke arasında küresel ekonomi üzerinde ciddi ağırlığı olan büyük bir gerilim ve belirsizlik mevcut. Diğer taraftan Çin’deki finansal gerginlik ve Avrupa temelli endişeler küresel büyümeyi zayıflatıyor” sözleri aslında yurt dışının ekonomiye genel bakışını yansıtıyor.

Adamlar, ellerinde o kadar fazla kapital stoku olduğu halde çaresiz şekilde olacaklara teslim olmuş görüntüsündeler… Küresel resesyonu bekler hale gelmişler.

***

Geçmişte ABD kaynaklı 1929 Büyük Buhranı’na karşı Türk iş dünyasının mukavemetini düşündükçe bugün iş dünyamızın değerlerinden hiçbir şeyi kaybettiğini gözlemliyorum.

Türkiye de, 1929 Büyük Buhranı’ndan ciddi şekilde olumsuz etkilendi. Türk iş dünyası o yıllarda “öldük, bittik” demedi… Küresel krizin etkilerini savmak için ciddi bir direnç gösterdi…

Büyük Buhran’ı takip eden yıllarda Türk iş dünyası öncelikle dış ticaretini artırma yoluna gitti. Şirketlerimiz tarım ürünleri ile hammadde satmak için dış pazarları zorlarken, sanayi maddeleri ithalatına ağırlık verdi.

İlerleyen zamanda kriz tarım ürünlerini vurunca Türkiye, ikinci dünya harbine hazırlanan Almanya’ya büyük miktarda savaş sanayinin hammaddesi olan krom cevheri satmaya başladı. Almanya’ya krom ihracatı Türkiye’ye büyük bir sermaye sağladı.

Dış ticaret sadece kromla kalmadı. Devletin desteğiyle ticarette ‘mal alandan mal alma’ modeli olan Kliring sistemiyle ithalat ve ihracat daha da teşvik edildi. Beraberinde ihraç mallarının standardizasyonu ve kalite kontrolüne önem verildi. Söz konusu amaçla kurulan Türkofis kontrol ve teftiş görevinin yanında piyasa araştırması, uluslar arası ticaretle ilgili ödeme anlaşmalarına müdahil oldu.

Türk iş dünyası bugün, 90 yıl sonra geçmişten aldığı güçle küresel krize karşı yine aynı başarılı mücadele veriyor.

Dünkü CEO Club toplantısında gözlenen de buydu.

Yani kuvâyı milliye ruhu ayakta ve yürüyüşünü aynı azim ve inançla devam ettiriyor…


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları