Haziran'da yüzde 18'in altına iner mi?
Mayıs ayında gıda fiyatlarında bir gerileme var. Sebze ve meyvenin bollaşması, yeni ürünlerin pazara, tezgaha düşmesi fiyatların geri gelmesinde önemli etkenler. Tabi Haziran enflasyonu ne olacak? Gıda fiyatlarındaki gerileme devam edecek mi? Bugün için sorulan sorular, bunlar...
TL’nin değer kazanması, petrol fiyatlarındaki gerileme, yurt içi talebin zayıflaması ile Türkiye’de akaryakıta yapılan fiyat indirimleri Haziran ayında da enflasyonun hafif seyredeceği mesajını veriyor. Yıllık yüzde 18’in altına gelme ihtimali fazla. Aylık bazda yüzde 1’lik ilâ yüzde 1,5’luk bir düşüş de Haziran için şimdiden tahmin yürütülen oranlar.
Gıda fiyatları hakikaten yıllardır başımızın belası oldu. Söz konusu süreçte yıllık yüzde 32’leri gören bir gıda enflasyonu, hem ekonominin hem de piyasaların dengesini bozdu. Manşet enflasyona ne söz geçirildi, ne de güç yetirildi. Bugün için gıda fiyatlarının beli kırıldı mı? Tabi ki hayır. Gıda enflasyonu henüz yüzde 28’lerde. Yani 15 yıldan bu yana gerileme sadece 4 puan. Bu yılın ilk 4 ayında gıda fiyatlarına karşı zayıf bir direnç gösterilse de Merkez Bankası (TCMB) malum enflasyonu yüzde 16 olarak planlıyor.
***
Gerçekte enflasyon bir strateji ve planlama işi. Fiyat istikrarında zafiyet yaşadığınız noktaları bilirseniz, enflasyon karşısında fazla yıpranmazsınız. Devletin tahvil faizlerine kadar yansıyacak bir gıda enflasyonuna herhalde kimse razı olmaz. Yeni çıkan bir eriğin, çilek ve kirazın, karpuzun, kavunun tadı iyidir ama, enflasyon skalasında yaptığı zarar oldukça kötüdür. İki erik yersin, bir iki çilekten tadarsın, bir iki kiraz ve birkaç dilim kavun, karpuz derken bakmışsınız enflasyon uçmuş gitmiş… Birkaç erik için dünyanın faizini ödersin, aklın başından gider. İşte enflasyon denilen olay bu kadar nazik! Mayıs’ta fiyatları artan ete, süte, domates, patates ve soğana bir de psikolojik fiyat baskıları gelince olan oluyor ve Merkez Bankası’nın dahi yapacağı bir şey kalmıyor.
Gıda ile enerjinin dışarıda bırakıldığı çekirdek enflasyondan anlaşılacağı üzere burada da bir düşüş söz konusu. İnsanların enerji ve gıda dışında temel ihtiyaçlarını oluşturan mal ve hizmetlerden biraz geri durdukları, içlerindeki talebi baskıladıkları çekirdek enflasyonun yüzde 16,3’ten yüzde 15,9’a gelmesinden belli oluyor.
Bu noktada zafiyet yaşanan yer aslında üretici fiyatları. Tüketici ile üretici fiyatları arasındaki makas hala yüksek. Biri yüzde 18’lerde diğeri yüzde 28’lerde… İşte bu aradaki 10 puanlık fark ürün fiyatlarını yukarı yönlü baskılayarak finans, ara malı, hammadde gibi maliyetleri ürün ve hizmetler üzerine yüklüyor da yüklüyor.
***
Malûmunuz geçen yaz bir kur şoku yaşadık, hâlâ kendimize gelemedik. Yaklaşık bir yıldır ne fiyat istikrarı kaldı, ne enflasyonda denge. Türk Lirası (TL) geçen Ağustos’tan bu yana yüzde 73 değer kaybetmiş. Yüzde 73’lük değer kaybının enflasyona baskısını hesap ettiğinizde en az mal ve hizmetlerde yarı yarıya bir hayat pahalılığı karşımıza çıkmış görünüyor. İşte bu yükselişten kaynaklı baz etkisi aşağı yönlü devreye girerse enflasyonda birkaç ay içinde yüzde 15’leri görebiliriz. Hatta sürdürülebilir kanala girersek Merkez Bankası’ndan faiz indirimleri bile gelebilir. Ama tam tersi olursa yine bir Ağustos şokuna benzer hareketle karşılaşırsak bu defa baz etkisi tersi yönde etkisini gösterir.
İşte bu noktada TL’nin güçlülüğü çok önemli. Zirâ dış faktörlerin yanında siyasette yaşanabilecek bir dalgalanmada TL’nin değerli kalması büyük rol oynayacak ve kur dalgalanmalarına karşı önemli bir set oluşturacak.
***
Karşılık oranlarındaki yaptığı hamlelerle brüt rezervlerini son dönemde artıran Merkez Bankası’nın 12 Haziran toplantısında vereceği mesaj hakikaten önemli. Bu toplantı bana göre enflasyon toplantısı. Merkez Bankası elindeki silahları muhtemel riskler dahilinde oluşabilecek enflasyona karşı nasıl kullanacak. Finansal piyasalar Merkez Bankası’nın hamlelerine nasıl tepki verecek?
Daha doğrusu Merkez Bankası, enflasyon ve finansal piyasa şartlarının verdiği ölçülere ne kadar uyacak? Her iki soru da Türkiye’nin enflasyon eşiğinde çokça dillendirmesi ve çözümler üretmesi gereken alanlar. Şayet Haziran toplantısı sonunda enflasyonla beraber siyasi belirsizlikleri de giderebilirsek, Haziran enflasyonu hakikaten gelecek aylar için bir pivot mesabesinde olacak.
Merkez Bankası bu ay enflasyon konusunu halledebilirse Temmuz ayı toplantısının artık faiz indirimine doğru yöneleceği bir adım olacağını şimdiden söylemek mümkün.