Dolar $
32.58
%0.1 0.03
Euro €
34.87
%0.09 0.03
Sterlin £
40.58
%0.02 0
Çeyrek Altın
3986.16
%0.3 11.85
SON DAKİKA
Son Yazıları

Hayatta da bir "Geri Al" Tuşu Olsaydı

23 Kas 2020

Microsoft'un Word programının en büyük kolaylıklarından birisi araç çubuğuna yerleştirdikleri "Geri Al" (undo) tuşu oldu. Ne kadar hata yaparsanız yapın, mevcut dosyayı kaydedip kapatmadığınız sürece "Geri Al" tuşunu kullanarak en başa dönmek mümkün.

Oysa daha önce hata yaptığınızda, eğer bütün sayfaya baştan başlamak istemiyorsanız, elinize bir Daksil alıp yazdıklarınızın üstünü sayfanın rengine boyamak dışında bir çareniz yoktu. Bu kolaylığa alıştıktan sonra neredeyse her şeyde bir “Geri Al” tuşu arar olduk. Yapılan tüm hatalarımızın sonuçlarına katlanmaktan bizi alıkoyacak böyle bir şansımız olsa hayatımız çok daha rahat olurdu. Heyhat, diğer durumlarda davranışlarımızın sonuçlarıyla yaşamak zorundayız. 

Bizim gibi, siyasetçiler de her an karşılaştıkları durumlar karşısında tercihler yapma ve bunların neticesiyle yüzleşmek zorunda. Aslında siyaset kurumunun durumu biraz daha farklı, çünkü orada alınan kararların sonuçlarıyla bütün bir toplum yaşamak zorunda kalıyor. Siyasi çalkantılar, ekonomik güçlükler, bir noktada alınan bu kararların faturası olarak herkesin önüne geliyor. Sonra da bir transatlantiğin yönünü değiştirmeye çalışması gibi güç bela manevralarla durum toparlanmaya çalışıyor. Bizim siyasi kültürümüzde liderleri ilahlaştırmak, onlara aşırı güçler vehmetmek geleneğimiz var ama işte onlar da insan, bazen tutumlarını değiştirmek ihtiyacı duyabiliyorlar. Zira siyasetin doğasında o akışkanlık, belirsizlik her zaman mevcut. Gerçekten “olmaz” olmaz diyebileceğimiz bir alan burası.

Silebilsek O Geçmişi

Eğer hayatta da “Geri Al” tuşu olsaydı, sanırım Enver Paşa iki Alman zırhlısının Karadeniz’e açılması ve sonrasında Dünya Savaşı’na girmemiz kararlarından caymak isterdi. Sonunda kendisi de bedelini canıyla ödediği bu tercihinin sonucunda bu coğrafyanın insanları büyük acılar çekmişlerdi. Adnan Menderes’in Yassıada’da tutukluyken siyasete girme kararına ilişkin pişmanlığını belirttiği bilinir. Aydın’da çiftliğinde sakin, huzurlu bir hayat sürmek varken bu kadar şiddetli bir siyasi mücadelenin içine girmek ve en sonunda da kendisini o ağır koşullarda bulmak gururunu kırmış olmalıdır. Ecevit’le Demirel’in yetmişli yıllardaki rekabette ipin ucunu kaçırıp, darbecilere zemin hazırladıkları için pişmanlık duymuş olmaları da muhtemeldir. Bu iki siyasetçi doksanlı yıllarda çok daha ılımlı ilişkiler kurabilmiş olduklarından bu ihtimalin aslında mümkün olduğunu, kaçırılan o fırsatın bedelini tüm toplumun 12 Eylül rejiminin baskıcı iklimiyle ödediğini söyleyebiliriz. Dini grupların devlet içerisinde örgütlenmesine izin vermekle ilgili günah çıkarmalar ise çok daha taze. Yine de siyaset var oldukça hataların, pişmanlıkların olması kaçınılmaz. Bunları tek tek sıralamak da bir gazete yazısının boyunu da amacını da açar.

Son günlerde iktidar çevrelerinden siyasetçilerin ve gazetecilerin bazı ifadeleri benzer bir “geri al” manevrasının hazırlanmakta olduğunun sinyallerini veriyor. 2015 Haziran seçimlerinden sonra Açılım Süreci’nin sonlanması, CHP ile koalisyon kurma seçeneğinin dışlanması ve iktidarın sertleşmeye başlaması ve arkasından 15 Temmuz sonrası kurulan mihverin kaçınılmaz olarak Türkiye’yi götürdüğü yöne ilişkin bazı endişeler söz konusu olabilir. Buna, ekonomide özellikle TCMB rezervlerinin erimesi sonucu artan kırılganlıklar, Biden başkanlığındaki ABD ile yaşanması muhtemel gerilimler eklenince dümeni bir miktar Batı’ya kırma ihtiyacı duyulduğu anlaşılıyor. Rusya’yla bir türlü istenen uyumun sağlanamaması, ekonomik büyümeyi sürdürmek için dış kaynak ihtiyacının devam etmesi, dış politikada tıkanmalar yaşanması bu anlamda elleri zorluyor. Buna ilaveten Cumhur ve Millet ittifaklarının oy oranlarının birbirine yakınlaşması ve muhtemel bir seçimde HDP seçmeninin belirleyici rol oynayacağının görülmesi de bu manevrayı tetikliyor olabilir.

Gerekçe her ne ise henüz siyasetteki hareketliliğin çok başındayız ve iki sene önce Erdoğan’ın “Türkiye ittifakı” söyleminin hızla sönümlendiği de düşünülürse süreç hala çok belirsiz. İktidarın bir kanadının bu yeni yönelime şiddetle direneceğini tahmin etmek çok güç değil.  Geçmişi geri alamayız belki ama gelecek için sert bir çatışma bizi bekliyor. 


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları