Dolar $
32.51
%0.39 0.12
Euro €
34.88
%0.74 0.25
Sterlin £
40.54
%0.01 0
Çeyrek Altın
4069.84
%0.36 14.37
SON DAKİKA
Son Yazıları

Gidilecek yol belli, hedefler açık!

07 Eki 2019

Yol haritası apaçık ortada… Hak, adalet ve hukukta kökleşmiş, düşmanlarına boyun eğdirmiş, enflasyonu düşük, faizden arındırılmış, yerli ve yabancı yatırımlarla bezenmiş, sanayi ve tarımda üretimi kaliteli, denk bütçeyi sağlamış, dünya ile ticarette ilk 10 devlet arasına girmiş, cari fazla veren, işsizlik başta tüm meselelerini ve sorunlarını çözmüş, dünyanın gözbebeği olmuş, refah seviyesi yüksek, eğitimli, büyüyen müreffeh bir Türkiye…

Faiz oranlarının bugünkü seviyesinden çok daha aşağılara düşeceği inancını ve iradesini taşıyan bir maliye politikası ile değiştiği apaçık gözlenen Merkez Bankası (TCMB), Türkiye’nin ekonomik ve siyasi yol haritasında elini fazlaca rahatlatır düşüncesindeyim.

Özetle yeni Türkiye’nin yolu siyasi ve ekonomik istikrardan geçiyor.

İçeriden ve dışarıdan yaklaşık 70 yıldır Türkiye üzerine oynanan oyunlar artık gün gibi meydana çıkıyor. Kimin hangi mantaliteye sahip olduğunu sokaktaki insan dahi biliyor. Vatandaş her geçen gün bilgisini daha da artırarak bilgelikte kademe yükseltirken sağduyusunu da geliştiriyor.

2002-2019 arasında 17 yıllık AK Parti hükümetleriyle birlikte diğer vatan sevdalısı siyasi teşekküllerin içine dahi sızabilen söz konusu menfur yapılaşmalar; yarasaların gün ışığından rahatsız olması gibi şimdi “siyasi yelpaze arayışını bahane ederek” kaçacak yer, sığınacak bir mağara ve gizlenecek bir karanlık dehliz aramada ve yaşadıkları psikozun bunaltıcı rahatsızlığında nefes alma, hatta hayatta kalma mücadelesi veriyorlar.

***

Elbette ülkemizin hukuktan başlayarak siyasi ve ekonomik kendine has çözülmesi gereken ancak çözülmemesi için hiçbir sebep bulunmayan ataletle geçen yılların biriktirdiği meseleleri var. Bundan sonra yapılaş iş; çözümü çözümsüzlük içinde yok etmek değil, çözüme yeni formüller üretmek olmalı.

Yıllardır çözümleri çözümsüzlük denizinde boğmak isteyenler oldu. Dönen devranla birlikte şimdi; devletimize yönelik “Türk ve Türkiye düşmanlığı”nı her alanda sergilemek ve genişletmek isteyen yurt dışı mihraklar ile özellikle siyaset ve ekonomi üzerinden felaket senaryoları yazıp kendilerine, yandaşlarına ve bağlı bulunduğu kesimlere pay çıkarmaya çalışan yerli ve yabancı partnerler yolun sonuna geldiklerini gördükçe kendi hezeyanlarıyla ortada kaldı.

Malûm kesimler gerçekler ortaya çıktıkça sarfettikleri saçma sapan, abuk sabuk, anlamsız hal ve söylemleri arasında sıkıştıklarını gördükçe yokluk girdabında korunak arama telaşı içinde savrulup duruyorlar. Belli ki Kur’ân-ı Kerim’deki Ankebut Sûresi 41’inci âyeti kerimeyi okumamışlar…

Cenâbı Hak yüce kitabında şöyle buyuruyor:

“Allah’tan başka veli edinenlerin hâli, örümceğin durumu gibidir. Örümcek de bir yuva yapar; fakat yuvaların en zayıfı, örümceğin yuvasıdır; keşke bilseler.”

Evet, örümcek ağına benzer siyaset ve ekonomi üzerinden Türkiye aleyhine yazılan senaryolar bir fiske darbesiyle birer birer bozuluyor. Milletin hürriyetine göz dikenler ve ekmeğine el uzatanlar, kurdukları güçsüz oluşumlar, kurguladıkları anaforda sonlarını beklemeye başladılar bile.

***

Görünen köy kılavuz istemez…

Yurt içinde her kademedeki dezenfeksiyon ve yeniden yapılanmayla birlikte yeni Türkiye’nin yolu açıldı. Küresel risklere rağmen ekonomi ve siyaset de dahil yurt dışı tüm konjonktürel gelişmeler ülkemiz lehine gelişiyor. Söz konusu sürecin iyi planlanıp nokta atışlarla değerlendirilmesi durumunda, Türkiye son yıllarda kaybettiği mesafeyi kısa zamanda rahatlıkla kapatır demek istiyorum. Çünkü o potansiyel ve kapasiteye sahip. 1923 yılında bize emanet edilen vatanımızın 2023 yılında zirve yapacağını ve bu yıldan itibaren aynı şevk ve heyecanla önümüzdeki yüzyıla hazırlanacağını hepimiz biliyoruz.

Yol haritası belli… Hak, adalet ve hukukta kökleşmiş, düşmanlarına boyun eğdirmiş, enflasyonu düşük, faizden arındırılmış, yerli ve yabancı yatırımlarla bezenmiş, sanayi ve tarımda üretimi kaliteli, denk bütçeyi sağlamış, dünya ile ticarette ilk 10 devlet arasına girmiş, cari fazla veren, işsizlik başta tüm meselelerini ve sorunlarını çözmüş, dünyanın gözbebeği olmuş, refah seviyesi yüksek, eğitimli, büyüyen müreffeh bir Türkiye…

***

Yeni yol haritasının temeli 2018 Eylül’ünden itibaren atıldı ve 2019 yılı başından itibaren uygulanmaya başlandı. İlk çeyrekte ekonomide ılımlı bir toparlanma gözlendi. Sıra ikinci çeyrekten itibaren yürürlüğe konacak yapısal reformlara geldi. Ekonominin enflasyondan sonra en büyük belası cari açıkta hissedilir bir iyileşmenin yanında Merkez Bankası da sıkılaşmadan taviz vermedi.

Ancak fiyat istikrarının önünde riskler vardı. İç talep ve ithal girdi maliyetlerindeki yükseklik enflasyonun aşağı gelmesini engelliyor, Merkez Bankası’nın faiz indirimi o günlerde akıllardan bile geçmiyordu. Zira gelecek aylara yönelik enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları, para politikası kararlarının gecikmeli etkileri, maliye politikasının dengelenme sürecine verdiği katkı ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar fiyat istikrarı adına olumsuzluk oluşturuyordu.

Enflasyon sürecinde minimize edilmiş adımlar, istenilen ılımlı seyir ve zayıf iç talep koşullarının düşüşü desteklediği halde fiyat istikrarında yeterli olmuyordu. Enflasyonla mücadele seferberliği dahilinde özellikle birikmiş maliyet yönlü baskıların piyasalara yansıtılamaması aslında olumlu gidişata da kapı aralıyordu.

***

Merkez Bankası yurt dışında faiz indirimlerinin başlamaya yüz tuttuğu bu süreçte, yüzde 24’lerdeki politika faizine dokunması mümkün görünmüyordu. Merkez Bankası elini taşın altına koyması için enflasyonda gerileme şarttı. Ancak maliye politikalarına hız vermek isteyen Hükümet ise Merkez Bankası’nın tersine yüksek faizin yüksek enflasyonu doğurduğu savıyla hareket ederek politika faizinde bir an önce indirim bekliyordu.

Nihayet gün geldi, devran döndü…

Enflasyonda işlerin yavaş işlemesi sebebiyle 2019 Temmuz başında Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya görevden alındı, yerine Murat Uysal getirildi. Uysal, soyadı gibi “güvercin” yaklaşımlar sergilemedi ve 25 Temmuz’daki ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında 425 baz puan faiz indirdi. Murat Uysal bununla yetinmedi, “şahin” yaklaşımla 12 Eylül’deki ikinci PPK toplantısında bu defa 325 baz puan faiz indirdi ve politika faizini iki toplantı sonunda yüzde 24’ten yüzde 16,50’ye düşürdü.

Şimdi yılsonuna kadar 24 Ekim ve 12 Aralık olmak üzere iki PPK toplantısı daha gerçekleştirilecek. Söz konusu toplantılarda en iyimser yaklaşımla 400 baz puan faiz daha indirilerek politika faizi yüzde 12’ler seviyesine çekilecek. Ama enflasyonun seyri tabii ki çok önemli.

***

Gerçekleştirilen gayretler sonunda; 2019 Eylül enflasyonu yüzde 9,26 ile tek haneli olarak gerçekleşti ve tam 26 ay sonra Türkiye yeniden tek haneli enflasyon rakamıyla tanıştı. Akaryakıt, doğalgaz ve elektrik fiyatlarına gelen zamdan sonra Kasım’da enflasyon biraz daha tırmanma eğilimi gösterebilir. Ancak yüzde 14,9’luk elektrik zammının genel tüketici enflasyonuna yansıması sadece yüzde 0,45 olacağı unutulmamalı. Küresel durgunluk sebebiyle petrol fiyatlarındaki gerileme de enerji faturasına indirim noktasında müspet yansıyacağı aşikâr.

Tek haneli rakamı gören 2019 Eylül enflasyonunu en iyi değerlendiren Murat Uysal başkanlığındaki Merkez Bankası oldu. Banka enflasyon raporunda yer alan, “Bir önceki yıldaki yüksek baz etkisine bağlı olarak alt grupların tamamında yıllık enflasyon önemli bir düşüş kaydetti. Enflasyondaki düşüşte özellikle temel mal ve gıda alt kalemleri öne çıktı…” ifadeleri TCMB’deki yeni enflasyon ve buna bağlı farklı faiz anlayışını açıkça gözler önüne serdi.

***

Temmuz’dan bu yana gerçekleştirdiği uygulamalarla enflasyonu baz etkisine zorlayan TCMB, ilk etapta istediğini aldı ve şimdi Ekim enflasyonuna hazırlanıyor.

ABD Merkez Bankası’nın (FED) Ekim ayı sonunda 25 baz puan faiz indirme ihtimali ile birlikte Eylül Enflasyonu paralelinde politika üretecek ve 24 Ekim’deki toplantıda 200 baz puan faiz düşüreceği öngörülen bir Merkez Bankası 12 Aralık’taki toplantıda da aynı yolu deneyerek 2019 enflasyonunu yüzde 11’e kadar dahi çekmenin önünü açabilir.

Şimdiden söyleyelim…

Ekim ayı enflasyonu da yüzde 8’lerin biraz üzerinde gerçekleşecek. Merkez Bankası sadece güçlü Türk Lirası’nın arkasında dursun yeter!

O zaman bu enflasyona hiç kimse “matematik” diyemeyeceği gibi, Kasım ve Aralık’ta yeniden çift rakamlara dönme ihtimali olan enflasyon hakkında da gerçekleri yansıtmayan spekülasyonlar yapamayacak!

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları