Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA

Genç girişimciye destek olmalıyız

Avrupa Genç Girişimciler Konfederasyonu Başkanı Gürkan Yıldırım, geçen gün, Avrupa birliğindeki ekonomik hayatı değerlendirdi. AB'nin varlıklarının 3'te birini bir gecede kaybettiğini belirten Yıldırım, ekonomiyi canlandıracak önerileri sıraladı.

Bu önerilerden biri de tabii ki gençlerdi. İnsanların yaşayabilmesi için üretme ve ürettiklerini bölüşme biçimlerini ve bu faaliyetlerden doğan ilişkilerin bütünü bize ekonominin tanımını veriyor. Ekonomi ve siyaset, sosyal durum arasında karşılıklı iletişim-etkileşim söz konusu. Bu etkileşimin de Atatürk'ün emanet ettiği gençler tarafından yapılması gerekiyor. Emeklilik çağına yaklaşan jenerasyonun gelecekte rahat yaşayabilmesi için bugün gençlerin üretime daha çok önem vermeleri gerekiyor. 

Aynı coğrafyada bulunduğumuz ve ortak ticaret anlaşmaları yaptığımız Avrupa Birliği’nin tarihindeki en büyük ekonomik resesyona girdiği bu dönemde ekonomik hayat artık çok daha zor olacak. 

Ekonomideki daralmanın, 2020 yılında % 7,75’lere ulaştığını hem de ilk altı ayda bu derece daralmanın olduğunu düşünürsek, yatırımların da ona göre tırpanlanacağını görmemiz gerekiyor. Gürkan Yıldırım,  2021 yılı büyüme hedefinin % 6,3 olarak belirlendiğini fakat yaşanan pandemi sonrası hedeflenen oranın 2020 yılının kaybını karşılamak için dahi yeterli olmayacağına da dikkat çekiyor. Avrupa Genç Girişimciler Konfederasyonu Başkanı böyle diyorsa, bizim de düşünüp çareler aramamız gerekiyor demektir. Shuman Deklarasyonu ile 1950’li yıllarda temelleri atılan Avrupa Birliği’nin ilk altı üye ülkeden biri olan İtalya'nın 2 trilyon Euro büyüklüğündeki İtalya ekonomisinin, milli geliri 1,5 trilyon Euro büyüklüğündeki Rusya ekonomisinden de çok olduğunu düşünerek, İtalya’nın borç oranının % 130’larda olduğunu hatırlayıp, Avrupa birliğinin şu an ki kısır ekonomisinin bizi de ziyadesiyle etkileyeceği ortadır. Bazı stratejistlerin Küresel Ekonomik Yönetime geçileceğini söylemesine rağmen, ulusalcı devletlerin daha da içlerine kapanacakları ve kendi para birimleriyle ticaret yapacakları da söyleniyor. Ama Ülkelerin bu şartlarda kendi para birimlerine dönmeleri çok zor. Bazı üye ülkelerin risklerinin Avrupa Merkez Bankası tarafından satın alındığını biliyoruz. Bu durum da ülkelerin kendi para birimlerine dönmesinin borçlanmalarını imkansız hale getirebileceğini, bu şartlarda faiz oranlarının belirlenmesinin teknik olarak çok mümkün olmayacağının ve maliyetlerinin çok yükseleceğini de görüyoruz. . 

Resmi istatistiklere göre her 4 gençten birinin işsiz olduğu Türkiye’de, gençlerin en çok şikayet ettiği konu işsizlik. Gelecek kaygısı yaşayan gençler, üretimin içinde olmak, çalışmak istediklerini söylüyorlar. Ancak, İstedikleri işi, eğitimini aldıkları meslekleri yapamadıklarını bunun da ülke ekonomisine aşırı derecede yük bindirdiğini belirtiyorlar. Gençler bu durumu çözmenin bir yolu olarak, genç girişimciye kredi garantisi sağlanması ve bu kredinin de üretime dönük olması gerektiğini, vergi düzenlemesinin de onlar için öneminin altını çiziyorlar. 

Geçtiğimiz günlerde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 30 yaşından önce aile kurmayan gençleri eleştirmesi gündem oldu. Ancak, Türkiye'nin dört bir yanındaki gençler en azından ailelerinde gördükleri yaşam standardını tutturmak için, çalışarak 30 yaşını geçmeleri birikimlerini yapıp ev istedikleri gibi yaşayacakları yuva kurmalarının mümkün olduğuna inanıyor. Gençlerin işsiz olması, Aile kurmanın zorluğu karşısında Cumhurbaşkanımızdan şaka yollu fırça yemeleri de cabası. Yatırım yapabilecek durumdaki gençlerin gözü yurtdışında. Gençler anne-babalarında çok farklı beklentiler içindeler. Öte yandan yaşam onlara daha önceki kuşaklara sunduğu fırsatları da sunmuyor. Ekonomik büyüme, iş ve eğitim olanakları gibi fırsatlar açısından gençler daha önceki kuşaklara kıyasla çok daha az olanağa sahip olduklarını hissediyorlar. Ekonomik büyüme yok, enflasyon yüksek, işsizlik oranı artıyor ve hem iyi bir eğitim için rekabet fazla, hem de bu eğitim beklenenleri vermekten uzak. Türkiye için yıllara bir fırsat penceresi olarak görülen genç nüfus, şimdi bir saatli bombaya dönüşmüş durumda çünkü biliyoruz ki bu tür “pandemi ve yokluk” dönemlerinde yetişen gençler otoriter rejimlere ve uygulamalara daha fazla destek olabiliyor. Biraz daha sinirliler. Bu nedenle mutlu, mesut evlenip, ülkemize hayırlı evlatlar kazandırmaları için, hem de ekonomimizi emin ellere bırakabilmemiz için gençleri desteklemek her zaman arkalarında olmak tek amacımız olmalı. Pandemiyi aştığımız şu günlerde yeni dünya düzeninde onlarla var olmalıyız. 

Elimizdeki gençlerin kıymetini bilelim. Onların yatırımcı, üretken olmalarını sağlayalım ki biz de gelecek yıllarda memleketimizde huzur içinde yaşayalım. 

Atatürk'ün dediği gibi, Hayatta tam mutluluk ve esenlik ancak gelecek kuşakların şerefi, varlığı, esenliği için çalışmakta bulunabilir.