Enflasyon eleştirilerin odağında!
Piyasalardaki spekülatif dalgalanmalara karşı Merkez Bankası (TCMB) ile kamu bankalarının entegre olacağı sinyalini aldıktan sonra bugünlerde Merkez Bankası'nın hükümet bütçesine 40 milyar lira aktaracağına dâir iddialar geliyor. Doğru yanlış, henüz bu konuda netlik yok. Gerçek olan iddiaların kamuoyunda tartışmaya açılması.
Her cepheden farklı farklı
değerlendirme ve tepkiler diz boyu. Eleştirilerin odağında ise “enflasyon” var.
Açık bütçelerin enflasyona
neden olacağını bilmeyen yok. Bu yoldan hareket edilirse bütçeye aktarılacak 40
milyar liralık bir kaynağın enflasyonun belli bir seviyede tutulmasında etkili
olacağı kesin. Ama dengeli harcamak kaydıyla. TCMB parasına, can suyu
demektense yeni bir kaynak tâbiri kullanmak bence daha iyi. Tabi Merkez
Bankası’ndan gelme ihtimali olan böyle bir aktarımın bir de kanunî kısmı var.
Merkezi yönetim bütçesinde
açığın şu anda öngörülenden yüksek olduğu ve bütçenin desteklenmesi adına böyle
bir adımın atılmasının söylenmesi de olayın başka bir yönüne ışık tutuyor.
***
Merkez Bankası kaynağının
bütçeye aktarılmasını eleştirilenler ise; kasaya girecek paranın “daha yüksek
enflasyon, daha yüksek faiz ve daha fazla bütçe açığı” oluşturacağını
savunuyor. Bunların arasında Merkez Bankası eski başkanlarından Durmuş Yılmaz
da var. “Bu bir parasal genişleme. Olayın para basmaktan farkı yok”
eleştirisini yapan Yılmaz, “Sıkı para politikası nerede kaldı?” diye soruyor.
Tabiî ki nihaî kararı
verecek hükümet… Orasına karışamayız. Madem ortaya tartışılacak bir konu
atıldı, ben de meydana çıkan değerlendirmeleri sizlerle paylaştım. Ancak
hükümetin yeni kaynaklar oluşturmak için vatandaşın döviz alımına kadar
tedbirler alındığını da söyleyeyim. Meselâ kambiyo vergisi bunlardan biri. Ayda
2 milyar liralık bir gelirden bahsediliyor. Bin dolar alıyorsunuz… Bunun
karşılığında 6 lira vergi ödemeniz gerekiyor.
Buna benzer bir kambiyo
hareketi geçmişte yaşanmış mı diye baktığımda vatandaşın dövize olan ilgisi
sebebiyle 1998/2008 yılları arasında anlattığım model uygulanmış…
Anlatmaya çalıştığım bu
vergi sisteminde oran yüzde 0,1. Verginin adına kısaca BSMV de deniyor. Kambiyo
vergisinden bankalar ile yetkili kuruluşların birbiriyle yaptıkları ve
Hazine’ye yapılan satışlarda vergi alınmıyor. Daha açıkçası bankalararası
işlemler BSMV’den muaf tutuluyor.
***
Biraz da bütçe tarafına
nazar edelim… Bütçe açığı ilk 4 ayda yüzde 135 artışla 54,5 milyar liraya
yükseldi. Olabilir diyemiyoruz… Orasını irdelediğinizde hedeflenen bütçe
açığının şimdiden yani 4 ayda yüzde 68’inin gerçekleştiğini görüyoruz. Yeni
Ekonomi Programı (YEP) adıyla ilan edilen Orta Vadeli Program'da 2019 yılında
bütçe açığının 80,6 milyar TL olarak gerçekleşmesi, GSYH'ya oran olarak açığın
yüzde 1,8 olması düşünüldüğünde bu hoş bir durum olmasa gerek. Geçen yıl bütçe
ne oldu diye merak edenlere rakamları vereyim… Bütçe açığı bir önceki yıla göre
yüzde 52 artışla 72,6 milyar lira olmuş.
“Ne oldu da, yakın zamanda
fazla veren bütçe, şimdi açık veriyor?” diye soranların merakını gidereyim…
Görüşler genelde Merkez Bankası üzerinde yoğunlaşıyor. Nisan’da 54,5 milyar
liralık bütçe açığının sebebi, TCMB’nin kâr transferini Nisan’da yapması
gerekirken Ocak’ta gerçekleştirmesine bağlanıyor. Diğer görüş de; bütçe
harcamalarındaki artış trendinin giderleri tetiklemesi ve ekonomik aktivitedeki
yavaşlamanın gelirlere negatif etkisi şeklinde gösteriliyor. Bazıları da geçen
yıl bütçeye 22 milyar lira yük getiren ramazan ve kurban bayramı emekli
ikramiyelerinin etkisi olabileceğinden bahsediyor.
***
Bir gerçek var ki,
piyasalar özellikle cari denge, enflasyon, işsizlik ve bütçe gerçekleşmelerinin
seyrinden ister istemez etkileniyor. Merkez Bankası’nın beklenti anketinde
yılsonu enflasyonunu belki küçük de olsa 0,45 puanlık bir artışla yüzde 16,68’e
yükseltildi. Burada fazla bir revize görmesek de, özellikle kaynak bulmada kamu
tarafını harekete geçiren olayların; yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı
toplama veya faize yönelme iştahını da artırdığını söylemeden geçemeyeceğim.
Zirâ bu hafta yerleşiklerin toplam döviz mevduatının 2 milyar dolar daha
artması, gösterge 10 yıllık tahvil getirisinin yüzde 20 ve 2 yıllık gösterge
tahvil faizinin de yüzde 25’in üzerinde seyretmesi ateş olmayan yerden duman
çıkmaz sözünü akıllara getiriyor.