Dolar $
32.5
%-0.12 -0.03
Euro €
34.97
%0.42 0.14
Sterlin £
40.67
%0.07 0.03
Çeyrek Altın
3977.52
%0.5 19.41
SON DAKİKA
Son Yazıları

Ekonomiye güvende herkes işini yapsın!

09 May 2019

23 Haziran'da yapılacak İstanbul seçiminin birçok bilinmezi ortadan kaldıracağı kesin... Siyasî gerginlik nispeten azalacak, ancak bu defa da inatlaşmayla ittifaklar arası bloklaşma daha da yoğunlaşacak. Öncelikle başkan adayları 60 günlük seçim öncesi süreçte farklı ve şirin görünerek, gönül alarak partisine ikbâl kapıları açmaya çalışacak.

Seçimi partilerden soyutlayıp bir de sandık güvenliği tarafına bakmakta fayda var. Genel kural belli… “Seçim sandıkta kazanılır... Sandığa sahip çıkamayan seçimi kaybeder…” Ancak hukuken sandığın güvenliğini sağlayacak herhalde partiler değil. Başta İçişleri Bakanlığı ve Yüksek Seçim Kurulu’na bağlı birimler ile seçimden sorumlu tüm kamu kesimi büyük mesuliyet altında. Çünkü sandıkta bir bakıma vatandaşın namusu ve ortaya koyduğu iradesi korunuyor.


Ana hatlarıyla işin siyaset yanı bu…


Ancak önümüzdeki seçime sadece siyasî bir organizasyon olarak bakmak doğru olmaz. Vatandaş tercihini ortaya koyarken her seçimdeki gibi siyasetten, hukuka, sosyal hayattan ekonomiye kadar birçok kritere bakıyor. Fakat 23 Haziran’daki İstanbul seçimlerinin farklı bir yanı olacak. Vatandaşın; siyasî, hukukî, sosyal ve ekonomik yaklaşımın yanına bir de psikolojik tavrını eklemek gerekecek.

 

***

 

Zirâ hâlen seçimi hangi tarafın kazanacağı konusunda belirsizlikler fazla. Dolayısıyla siyasete angaje olmuş birçok kişinin yaptıkları spekülasyonlar, piyasa manipülatörlerini bile şaşırtıyor. Maamafih 23 Haziran’daki oylamayı herhangi bir yerel seçim olarak değerlendirmek hakikaten yanlış olur.


En basitinden; İstanbul seçimlerinin tekrarlanacağına dâir YSK kararına piyasaların verdiği tepkiyi hep birlikte gördük… Borsa, döviz, faiz ve CDS’ler uçtu gitti. Salı günü 6,1982 lirayı gören dolar dün de yukarı yönlü hareketini sürdürdü. Euro 6,94 lirada kalmak için direniyor. Sepet kur ise 6,55’e çıktı. Yılbaşından bu yana Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 15’leri buldu ve Arjantin pesosuyla dibi paylaştık. 27 Mart’ta 466 gören CDS’lerin dün itibariyle 461’lere demir atmasını önleyemedik.


Tamam, yılbaşından bu yana TL varlıklarında bir değer kaybı söz konusu ancak piyasalardaki bu harekete siyaset ve ekonomi penceresinden bakarak da doğru yorum yapılamaz. İşin hem içeride hem de dışarıda inatlaşma, direnme, haksızlığa uğrama, algı ve hakkı yeniden elde etme gibi psikolojik yanlarını da iyi hesaplamak lâzım. Ekonominin sadece sayı ve rakamlardan ibaret olmadığını, özellikle psikolojik tarafının olduğunu bilmek gerekir, diyorum.


İşte İstanbullu sandığa bu kadar girift, karmaşık bir ruh haliyle gidecek. Sandık başında meseleleri ve birçok bilinmezi söz konusu ruh haliyle çözmeye çalışacak.

 

***

 

Konuya devamla, 60 günlük seçim öncesi süreç aslında birçok gelişmeye de gebe. İç ve dış riskler sırasını bekliyor. Meselâ ABD/Çin meselesi hâlâ çözüme kavuşamadı.


Evet, dünyada gerginliği en fazla gösteren de altın. Fiyatlar giderek artıyor. Ons başına 1291 dolara geldi, 1300’lere göz kırpıyor. Burada Çin’in 5 aydan bu yana aralıksız alımları ve Hindistan’ın agresif talebi etkili oluyor belki ama asıl neden ABD/Çin gerginliği ve İran belirsizliği olduğu gerçeği ortada… Altın fiyatlarındaki yükselişin baş sebebi söz konusu ana gelişmelere paralel dolardaki yükseliş elbette.


Dakka bir gol bir, Çin Başbakan Yardımcısı Liu He Washington’a gideceğini açıklamasına rağmen ABD üst düzey ticaret müzakerecisi Robert Lighthizer, Çin’i önceki taahhütlerini yerine getirmemekle suçladı ve 200 milyar dolarlık Çin ithalatındaki yüzde 25’lik tarife oranının yarın yürürlüğe gireceğini söyledi. Düşünebiliyor musunuz, korumacılıkla ilgili ticaret görüşmelerinin başlayacağı gün Kovboy Çin’e tarife uyguluyor...


Sırada İran’ın nükleer atağı ve bu atağa karşı Batı’nın tavrı var… Akdeniz’de giderek hararetlenen petrol ve doğalgaz sondaj savaşı… OPEC üzerinden yürütülen rezerv çatışmaları… S-400’ler meselesi… Bitmeyen bölgesel riskler… Yani var da var…


Türkiye böyle bir ortamda İstanbul gibi dünyaca ünlü önemli bir şehirde seçimleri tekrarlıyor. Seçim sürecini normal olarak tamamlamak vatandaş, siyasîler, iş dünyası ve karar vericiler için oldukça zor. Bence 60 günlük seçim öncesi süreçte tamamen ekonomiye odaklanarak teşvik verme yerine murakabe, imar etme yerine tamir, dizayn etme yerine ıslah projelerine ağırlık verilmeli.


Seçim öncesi yapısal reformların işareti verilerek ekonomide güven ortamı sağlanmalı, herkes işini yapmalı, diyorum.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları