Dolar $
32.5
%0.21 0.07
Euro €
34.61
%0.34 0.12
Sterlin £
40.5
%0.21 0.08
Çeyrek Altın
4074.98
%-0.03 -1.35
SON DAKİKA
Son Yazıları

Ekonomi istihdamı korumada kararlı

10 May 2020

Üretimi durdurmamak için "bir tek kişinin dahi işini kaybetmemesi" üzerinde yoğunlaşan Türkiye'nin şu ana kadar ciddi istihdam kaybı yaşamadığı gözleniyor. Yarın açıklanacak işsizlik oranı, yine hafta içinde kamuoyu ile paylaşılacak Mart ayı sanayi üretimi Türkiye'nin istihdamla ilgili yol haritasında önemli birer gösterge olacak.

Dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisinin istihdamı nasıl etkileyeceği merak konusu. Küresel anlamda sağlık için yaklaşık 3 milyar insanın evine kapandığı, çarkların durduğu, ekonomik faaliyetlerin yavaşladığı bir ortamda işsizliğin ne boyutta olacağına dair beklentiler karamsarlık oluştursa da alınan önlemler, endişeleri bir nebze hafifletiyor.

Küresel birçok ekonomik teşkilat, merkez bankaları ve hükümetler  virüs salgınının üretimi engellememesi için çalışmalarını hızlandırmış durumda. Türkiye de diğer ülkelere göre istihdamı korumada avantajlarıyla dikkat çekiyor.

2019’u istihdam teşvikleriyle geçiren ve geçen yıl 1 milyondan fazla yeni istihdam sağlayan Türkiye 2020 yılından başlayarak 3 yılda 3,2 milyon yeni istihdam programı üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’nin hedefi, halen Ocak ayı itibariyle yüzde 13,8 olan işsizlik rakamlarını birkaç yıl içinde tek haneye indirmek.

Küresel pandemi sebebiyle sanayi üretimi ve kapasite kullanımda tüm ülkeler gibi düşüşler yaşamasına rağmen, iş dünyasının fedakârlığı, hükümetin salgın öncesi ve devamında aldığı tedbirler, durmayan ekonomisi ve canlı piyasalarıyla istihdamı korumada önemli kazanımlar sağlayan Türkiye, sağlık ve diğer alanlarda olduğu gibi istihdamda da koronavirüs sürecine hazırlıklı olduğunu gösteriyor.

İstihdamın yol haritası

Üretimi durdurmamak için “bir tek kişinin dahi işini kaybetmemesi” üzerinde yoğunlaşan Türkiye’de şu ana kadar ciddi istihdam kaybının yaşanmadığı gözleniyor.  Yarın açıklanacak işsizlik oranı, yine hafta içinde kamuoyu ile paylaşılacak Mart ayı sanayi üretimi ile cari denge datası Türkiye’nin istihdamla ilgili yol haritasında önemli birer gösterge olacak.

Birçok sektörün uzaktan çalışma sistemine geçtiği, devlet destek ve teşviklerinin üst seviyeye çıktığı pandemi döneminde işçi ve işverenin el ele vererek ekonomiyi ayakta tutma gayreti de gözlerden kaçmıyor.  İstihdamı koruma adına ellerinden gelen her imkanı yürürlüğe koyan iş dünyası siparişlerin zayıflamasına karşılık ihracatın durmaması için de stoklarını takviye etmeye devam ediyor.

Dünyanın karantina altında olduğu salgın sürecinde işçi ve işverenin ekmeğini bölüştüğü Türkiye’de iş dünyasının fedakârlığı da dünyadan takdir topluyor. “İstihdamı korumaya odaklandık” diyen iş dünyası temsilcileri itidalli, programlı ve planlı hareket ederek pandemi sürecini atlatmaya çalıştıklarını ifade ediyor.

Bir kişiyi işten çıkarmadık

İş dünyası bilhassa emek yoğun sektörlerin devletin teşvik ve desteğine ihtiyacı olduğunu, hükümetin aldığı tedbirlerin nispeten olumsuzluklara cevap verdiğini, hükümetin kamu alacakları konusunda pandemi sürecini sağlıklı atlatmak amacıyla biraz daha müsamahakâr olacağını tahmin ettiklerini söylüyorlar.

Pandemideki belirsizliğin karşılıklı anlayışla atlatılacağı üzerinde görüş belirten iş dünyası temsilcileri, iş dünyası sivil toplum kuruluşlarının da sürece destek vermesinin sorunların hafif atlatılmasına sebep olduğunu dile getiriyorlar. Birçok sektör temsilcisinin pandemi döneminde hiçbir zaman işten çıkarma politikaları yürütmediklerini söylemeleri de Türkiye’nin diğer ülkeler gibi ciddi bir istihdam kaybı yaşamayacağını gösteriyor.

İş dünyası büyüme, üretim ve ihracatın istihdamı güçlendireceğini, pandemi sonrasında Türkiye’nin belirlediği hedefleri yakalamada hızını kaybetmeden yoluna devam edeceğine inanıyor. İş dünyası, ekonomide sorunun pandemi değil üretime engel olacak alışkanlıklar olduğu üzerinde yoğunlaştığını, tıkanan noktaların açılması noktasında yeni normale hazırlanılması konusunda çalıştıklarını ifade ediyorlar.

2020 yılı atlama taşı

2019’u yeniden yapılanma yılı olarak ilan eden ve 2020-2022 yıllarına ait uygulamaya aldığı Yeni Ekonomi Programı’nın (YEP) yeni etabı çerçevesinde politikalarını geliştiren Türkiye, pandemi olumsuzluğuna rağmen 2020’yi de 2023 yılını hedeflerini yakalamada bir atlama taşı olarak görüyor.

Üretimi daha da artırmanın planlamalarını yapan Türkiye istihdam konusuna hassasiyetle eğiliyor. İşkur’u adeta yeniden yapılandırarak eğitimden iş bulmaya kadar geniş bir çalışma alanı imkanı oluşturan Türkiye, istihdama yönelik teşviklere sürekli destek veriyor.

Koronavirüs salgınıyla 2020 yılının ilk yarısının durgunluk içinde geçtiği ortada. Ancak Türkiye’nin daha önce belirlediği 2020 yılından itibaren 3 yıl içinde 3,2 milyon yeni istihdam hedefini koruduğu gözleniyor. Tabii ki hedef tek haneli işsizlik rakamları.

Türkiye’nin diğer ekonomi alanlarında olduğu gibi istihdamda da en önemli avantajı para ve maliye politikalarının bir eşgüdüm içinde icra edilmesi ve yapısal reformların bir bir hayata geçirilmesi.

Dış ticarette elektronikleşmeyi artıran, ticareti ve iş dünyasını rahatlatıcı hukuki düzenlemeleri hızlandıran, ülke güvenliği konusunda tedbirlerini en üst seviyeye çıkaran, dış politikada güvenli liman olma konusunda emin adımlarla yürüyen bir Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine yönelik hızlı hareketi yine pandemide birçok alanda aciz durumda kalan ülkelere göre yıldızını parlatıyor.

Politikalar nefes aldırdı

Sadece ABD’nin koronavirüs salgını sebebiyle son 1,5 ayda 30 milyon kişinin işsiz kaldığı, Avrupa ülkeleri ve diğer Uzakdoğu’da milyonlarca insanın işini kaybettiği bir ortamda Türkiye’nin de yoğun bir işsizlik yaşayacağına dair yorumlar yapılıyor. Söz konusu değerlendirmeler en çok batı basınından geliyor.

Fakat Türkiye’nin pandemi öncesinden aldığı erken tedbirlerle sadece sağlık alanında değil istihdamda da ciddi bir koruma kalkanı oluşturduğunu bilmeyen ve ekonominin durmaması için 100 milyar liralık bir ekonomik istikrar kalkanı paketi hazırlayan hükümetin çalışmalarını göz ardı eden söz konusu kesimlerin, gelecek aylarda yapılacak veri açıklamalarıyla şaşkına uğrayacağını şimdiden söylemek mümkün.   

Daha pandeminin ilk günlerinde en düşük emekli maaşını 1500 liraya çıkaran ve önce 2 milyon aileye 1000 TL para desteği veren, ki bu rakam daha sonra 4.4 milyon aileye yükseltildi. Türkiye’nin daha sonra seri olarak açıkladığı pandemi tedbirlerinin  sosyo-ekonomik yönden durumu kırılgan kesimlere dahi nefes aldırdığını belirtmeden geçilmez.

Dünyanın hiçbir ülkesinde yok

Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan “mücbir sebep” uygulamasının yanında istihdamın korunmasında asgari ücret desteğinin devam ettirilmesi, kısa çalışma ödeneğinin devreye alınması, birçok sektörde KDV oranlarının düşürülmesi, kamu alacaklarının 6 ay ertelenmesi, ihracatçıya stok finansı desteği, pandemi sürecince esnek ve uzaktan çalışma modellerinin yaygınlaştırılması, istihdamdaki sürekliliği temin etmek amacıyla 2 aylık telafi çalışma süresi 4 aya çıkartılması en önemli tedbirler olarak öne çıkıyor.

Bununla da yetinilmedi tabii… Kadın, genç ve mesleki yeterlilik belgesi olanların istihdam teşviki, ilave istihdam teşviki, işsizlik ödeneği alanların istihdamına ilişkin teşvik, engelli istihdamı teşviki sağlandı. İstihdamın korunması için pandemi sürecine göre yeni önlemler de gelebileceğine dair hükümet kanadından sürekli açıklamalar yapılıyor.

Diğer taraftan pandemiyle alakalı istikrar paketinde Türkiye’de 10 milyonu bulan kayıt dışı çalışanlara dahi destek sağlandığı gözleniyor. Kayıt dışı çalışanların yüzde 80’i tarımda, yüzde 20’si ise tarım dışında yer alıyor. Hükümetin 4,4 milyon aileye de nakit para desteği sağlayarak eldeki imkanlar dahilinde kayıt dışı çalışanların mağduriyetini de hafifletmiş olması yine dünyada birçok ülkede olmayan bir uygulama olduğu bilinmeli.

Yüksek bir oran beklenmiyor

2019 yılını yüzde 13,7 işsizlik oranıyla kapatan Türkiye’de asıl sorun yüzde 25’leri geçen genç işsizlik. 2019 yılının en büyük özelliği bir önceki yıla göre istihdamda gözlenen 658 bin kişilik bir azalma. Ancak diğer önemli kısım ise istihdam oranının yüzde1,7 puan artarak yüzde 45,7 seviyesine çıkması. Yani bir taraftan da istihdam artıyor. İş gücünün artması da istihdama destek veriyor.

Son rakamlar yani 2020 Ocak ayı istihdam verileri de yaklaşık aynı seviyede. 2020 Ocak ayına göre işsizlik yüzde 13,8 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı, bu ay geçen yılın aynı ayına göre 109 bin kişi artmış ve 27,2 milyon kişiye ulaşmış. İstihdam oranı da 0,5 puan azalarak Aralık ayı verilerine göre 1,7 puan azalarak yüzde 44 olarak gerçekleşmiş… Son 5 yıllık işsizlik ortalaması ise yüzde 11,36.

Yarın TÜİK Şubat ayı işsizlik verilerini açıklayacak. Muhtemelen oran yüzde 13-14 seviyelerinde gelecek. Hükümet istihdam politikalarıyla en azında yüzde 10’luk işsizlik barajını aşağı yönlü olarak kırarak tek haneli rakamlara inmek istiyor. Pandemideki istihdam hareketlerini Haziran ve Temmuz aylarında daha net olarak görülecek.

ABD’de dahi Mart ayı ortasından bu yana 33 milyon kişinin işsiz kaldığı  ve pandemi öncesi yüzde 3,5 olan işsizlik rakamının yüzde 14,7’ye yükseldiği bir ortamda, Türkiye’nin yüksek bir işsizlik oranıyla karşılaşmayacağını tahmin edenler oldukça fazla. ABD’de ise ise işgücüne katılımın yüzde 60 seviyesinde olması da aynı bir durum.

Borsa kur operasyonuyla sert düştü

Haftanın en çarpıcı olayı Londra merkezli bazı finans kuruluşlarının TL’ye karşı kur atağı oldu. Geçen hafta ortalarında başlayıp bu hafta su yüzüne çıkan manipülatif kur saldırısı TL’de kayıplara yol açarken dolarda tarihi 7,2690 lira seviyesi görüldü. Dolar/TL kurunun TL aleyhine yüksek değer kaybetmesi borsayı da aşağı çekti. Haftalardır, hafta kapanışlarını pozitif tamamlayan Borsa İstanbul BIST 100 endeksi bu hafta yüzde 3,23 oranında kayıp yaşadı ve haftayı 97.845 puandan kapattı. Hafta içinde dolar yüzde 2,05, euro yüzde 1,69 ve altın da yüzde 2,85 oranında değer kazandı. Piyasalarda 1000 TL’lik yatırım hafta sonu itibariyle borsada 967,7 lira, dolarda 1020,5 lira, euroda 1016,9 lira ve altında 1028,5 lira oldu.

Piyasalar haftaya yurt içinde yarın Şubat ayı işsizlik oranları, Çarşamba günü Mart ayı cari denge ve Perşembe günü sanayi üretimini takip edecek. Yurt dışında ise ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ın konuşması, ABD, Euro Bölgesi, Almanya ve Çin’de enflasyon, büyüme, istihdam, sanayi üretimi ve dış ticaret verileri piyasaları yönlendirecek.

Söz konusu gelişmelerle gelecek hafta piyasalardaki beklentiler şöyle oluştu:

BIST 100…

Haftanın son gününü yüzde 0,56 değer kaybıyla 97.845 puandan kapatan Borsa İstanbul BIST 100 endeksi, haftalık bazda yüzde 3,23 düştü. Endeks hafta içinde en düşük 97.671, en yüksek 100.253 puanları gördü. Teknik açıdan BIST 100 endeksinde 97.200 seviyesinin destek olarak öne çıkıyor.  Dirençler ise 100.000 üzerinde yoğunlaşıyor.

DOLAR/TL…

 Londra merkezli manipülatif kur atağıyla 2,2690 liraya kadar tarihi rekor seviyesine çıktı. Ancak olayın aydınlanması, PNB Paribas, Citibank ve UBS’in olayın içinde olduğunun belirlenmesiyle kur yeniden 7,07’lere kadar geriledi.  Teknik olarak 7 lira seviyesinde güçlü desteği bulunan kurun, yukarıda 7,15’lerde direnci olduğu gözleniyor.

EURO/TL…

 Euro/dolar paritesinin 1,08 seviyelerine gerilemesine karşılık dolara karşı değer kaybeden TL, euro önünde de parite kaynaklı değer yitirdi. Haftayı yurt içinde yüzde 1,69 primle 7,7130 lira seviyesinden kapatan kurda teknik olarak 7,69 kuvvetli destek, 7,75 ise direnç olarak hesaplanıyor.

ALTIN…

Uluslar arası piyasalarda petroldeki yükseliş sebebiyle dalgalı bir seyir izleyen altının onsu haftayı 1702 dolar seviyesinden kapattı. Altın fiyatlarının dalgalanmasında petrolün dışında ABD’de işsizlik maaşı başvurularının artması, zayıf ekonomik görünüm de etkili oldu. Diğer taraftan ABD Başkanı Donald Trump’ın Çin’e karşı yeni bir korumacılık politikasını aralayacağına dair endişeler altın fiyatlarını 1700 doların üzerinde tuttu. Yurt içinde ise 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı yüzde 2,85'lik artışla 393,90 liraya, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 2,79'luk primle 2 bin 615 liraya yükseldi. 1702 dolar seviyesindeki altında destek 1680 dolar, direnç ise 1715 dolar olarak görünüyor.

 PETROL…

ABD petrol kuyularını azaltırken, üretici ülkelerin üretim kısıntılarının devam edeceği ve stokların pandemi sonrası eriyeceğine dair düşünceler petrol fiyatlarını brentte 30 doların üzerine taşıdı. Ancak 32 dolara kadar olan yükseliş, salgındaki belirsizlik ve ekonomilerdeki toparlanmanın geç olacağına dair tahminler beklentileri karşılayamadı. Petrolde 28 dolar destek olarak görülürken 32 doların kuvvetli direnç olarak ortaya çıktığı gözleniyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları