Dolar $
32.59
%0.2 0.06
Euro €
34.87
%0.33 0.11
Sterlin £
40.56
%-0.1 -0.04
Çeyrek Altın
4088.74
%0.53 21.16
SON DAKİKA
Son Yazıları

Dünyada $ sonrası döneme hazırlık!

09 Þub 2020

Merkez bankalarının genişleme politikaları küresel ekonomideki durgunluğu aşamazken dolar ve tahvile dayalı Amerikan finans sistemi erimeye devam ediyor. Ülkeler krize karşı ellerinde bulunan ABD tahvillerini ve doları bozdurup altına çeviriyor. Ayrıca rehin verdikleri altınlarını da geri çağırıyor.

Durgunluktan bir türlü kurtulamayan küresel ekonomi resesyona düşmenin yollarını arıyor. Kripto para sistemine kadar birçok finansal modelde kafa yoran merkez bankaları öncelikli çâreyi tahvil baskısından kurtulup altın alımında buldu.

Birçok finansman yatırım aracı hayatımızda etkinliği sürdürse de yıllar öncesinden gelen altının ağırlığı devam ediyor. Borsa, döviz ve faizin her dönem pabucunu dama atan altın bugünkü para sisteminin de temeli. Banknot olsun, metal olsun bugün para elde bulunan altın karşılığında tedavüle çıkıyor.

iyimser-1

Yakın tarihte önce sterlin ve ardından dolara bağlı ekonomik sistemin işlemez hale gelmesi günümüzde sarı metali tartışmasız yine zirveye oturttu. Özellikle merkez bankalarının varlıklarını altın yönünde kullanmaları sebebiyle değerli madeni ekonomilerin mihenk taşı olma noktasında değerini daha da artırıyor. Dolayısıyla altın vazgeçilmez para sistemi olarak varlığını pekiştiriyor.

1969-1974 yılları arasında ABD Başkanı olan Richard Nixon ki ünlü Watergate standalı ile tanınır ve ABD tarihinde ilk ve tek istifa eden başkan olarak bilinir. Nixon 1971’de devrin Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile şeytani bir plan yaparak doları altın karşılığı olmaktan çıkarır ve tahvile endeksli yapar. Tahvil üzerinden ülkelere ait varlıkların bir anlamda ABD’ye transferi olan bu sistemle birçok ülkenin zenginliği ABD’ye park ettirilir.

iyimser-2

Neoliberal sistem kan kaybediyor

Adına neoliberal de denilen sistem bugün hâlâ uygulanıyor ama giderek zayıflayan bir trend sergiliyor. Tahminen sistemin 2030’lara varma şansı bulunmuyor. 23 trilyon dolarla dünyanın en borçlu ülkesi haline gelen ABD, gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 105’i oranında bir borçluluğa sahip. Belki oran olarak ABD’den daha yüksek borç yüküne sahip ülkeler var ancak, ABD gibi dünyada uçan kuşa borcu olan ülke sayısı çok az.

Mesela Çin, ABD’yi en fazla sıkıştıran ülke. Elinde 1,2 trilyon dolarlık ABD tahvili var. Her seferinde tahvil kozuyla Amerika’yı tehdit ediyor. ABD’de de öyle bir makasa girmiş ki tahvil faizleri arttığında borcu yükseliyor, faizler düştüğünde ise dünyada altın alımlarının yoğunlaşmasıyla uyguladığı ekonomik sistem darbe alıyor. Geçen yıl ABD on yıllık tahvil faizi yüzde 2,6’lara kadar yükselmiş ve Amerikan ekonomisini oldukça sarsmıştı. Şu anda ABD on yıl vadeli tahvillerinde faiz yüzde 1,6 seviyelerinde seyrediyor.

iyimser-3

ABD, Çin’den başka Japonya’ya 1,1 trilyon dolar, İrlanda’ya 312 milyar dolar, Brezilya’ya 270 milyar dolar, Cayman Adaları’na 270 dolar, İsviçre’ye 254 milyar dolar, İngiltere’ye 226 milyar dolar, Lüksemburg’a 218 milyar dolar, Hong Kong’a 189 milyar dolar, Tayvan’a 182 milyar dolar tahvil borcu var… ABD Merkez Bankası’nın (FED) kasasında da 2,4 trilyon dolarlık ABD tahvili yatıyor. Yani irili ufaklı ülkeleri de saydığınızda ABD dünyanın en borçlu ülkesi olarak karşınıza çıkıyor.

Türkiye’nin de elinde yakın zamana kadar 61,4 milyar dolarlık ABD tahvili vardı. Türkiye tahvil yükünü 3,2 milyar dolara kadar düşürdü. Elde ettiği parayı altına yatırarak Merkez Bankası’nın (TCMB) rezervlerini güçlendirdi.

iyimser-4

ABD çaresizliğin pençesinde

ABD’nin neoliberal sistemini başka bir adla içinde Uluslar arası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası’nın da bulunduğu dünya finans sisteminde 1944 yılından bu yana yürürlükteki Bretton Woods protolü tahvil kaynaklı ciddi derecede isabet alıyor.

1914 ve 1939’da dünyayı kasıp kavuran iki dünya savaşı sonrasında ortadan kalkan İngiliz/Sterlin kaynaklı ekonomik sistem nasıl çöktüyse sterline dayalı ekonomik modelin çökmesiyle hayat bulan dolara dayalı Bretton Woods’un da son yıllarını yaşadığını herkes açıktan paylaşıyor. Paylaşmakta kalmayıp ülkelerin sistemin zararlarından kurtulması için çeşitli yollar da öneriyor.

iyimser-5

ABD’de mortgage kriziyle başlayıp tüm dünyayı etkisine alan 2008 küresel ekonomik krizi aslında neoliberal sistemin işlemez hale geldiğini göstermişti. Ardından Çin’in yol ve kuşak projeleri, Rusya’nın tek kutupluluğa baş kaldırışı ve özellikle Suriye üzerinden Akdeniz’de hakimiyet kurmaya çalışması neoliberal ekonomik sistemi şimdiden sanık sandalyesine oturttu bile.  BRICS ve ŞİÖ teşkilatlanmaları da bugün neoliberal sistemin giderek altını oyuyor.

ABD bu kadar borçluluğa karşılık elinde bulundurduğu sistemi korumanın telaşı içinde. Vekalet savaşları, darbe ve rejim denemeleri, siyasi kumpaslar, dini motifleri kullanma, terör, nükleer tehdit, ekonomik yaptırımlar ve Kudüs/Filistin meselesi gibi uluslar arası ilişkilerde kanun tanımama gibi öne çıkan hareketler ABD’nin çâresizliğini ortaya koyuyor.

iyimser-6

Dolar sonrası döneme hazırlık

Merkez bankalarının genişleme politikaları küresel ekonomideki durgunluğu aşamazken dolar ve tahvile dayalı Amerikan finans sistemi erimeye devam ediyor. Dünya dolara dayalı neoliberal ekonomik sistemin dağılmaya başladığını gördü ve dolar sonrası dönem için hazırlık yapıyor. Açıkçası ülkeler dolardan kaçışını hızlandırırken ilk iş olarak ellerindeki ABD tahvillerini paraya veya altına çeviriyor. Yani sahip oldukları ABD tahvillerini boşaltıyorlar. Ayrıca ABD’ye rehin verdikleri altınlarını da geri çağırıyorlar.

iyimser-10

Söz konusu gelişmeler daha da hızlanıyor ve dünya süratle bir belirsizlik ortamına sürükleniyor. İşte ülkeler yeni bir krizle karşılaşmamak için ellerindeki kozlar ve imkanlarla hamleler gerçekleştirmeye çalışıyor. Tabii mevcut durum küresel ekonomiyi nereye götürecek, bugün bu henüz belli değil.

Dedim ya, güçlü merkez bankasına sahip olan ülkeler ABD tahvillerini kağıt olmaktan çıkarıp bir değere dönüştürüyor ve yatırımlarını giderek altına kaydırıyor.

 Güçlü merkez bankasına sahip olan ülkeler ABD tahvillerini kağıt olmaktan çıkarıp bir değere dönüştürüyor ve yatırımlarını giderek altına kaydırıyor. Neticede 2008 krizini hâlâ atlatamayan ve giderek resesyona giden küresel ekonomi paralelinde merkez bankaları krize karşı altın toplamayı hızlandırdı.

Altın alımında ilk sıradayız

Altına talep son 2 yılda dünya çapında yüzde 70 artarken toplam 800 tonluk altın yeni sahiplerini buldu. Söz konusu alım 1971 yılından bu yana en yüksek talep olarak kayda geçti. Rusya, Türkiye ve Kazakistan dünyanın en çok altın alan üç ülkesi oldu. Türkiye sadece 2019’da 159 tonluk altın alımıyla rezervini 412,5 tona taşıdı.

Dünyada dış ticarette yerel para kullanımı gibi dolarsızlaşma politikaları zirve yaparken geçen yıl altın rezervini en fazla artıran ülke Türkiye oldu. 2018 yılında 51,5 ton altın alan Türkiye geçen yıl da 159 ton altın alımıyla dikkat çekti. İngiltere’deki rehin altınları da ülkeye getiren Türkiye 412,5 ton ile dünyada altın rezervinde 12’nci sırada bulunuyor. TCMB’deki altın rezervinin toplam değeri ise 28 milyar dolar.

Dünya Altın Konseyi verilerine göre, 2019’da en çok altın alımında Rusya merkez bankası 158 tonla ikinci, Polonya 100 tonla üçüncü, Çin 95.8 tonla dördüncü, Kazakistan 35 tonla beşinci oldu.  

iyimser-7

Dünyanın en borçlu ülkesi ABD’nin ise 8 bin 133 ton altını var. Almanya 3 bin 366 ton, IMF  2 bin 814 ton altını elinde bulunduruyor. İtalya ve Fransa ise 2 bin 400 ton üzerinde altın rezervi ile ilk 5’te yer alan ülkeler.

Neticede ülkeler para birimlerini altın rezervleriyle destekleyerek ABD’nin tahvil boyunduruğundan kurtulmak ve dünyada yaşanan dolar savaşlarının dışında kalan yeni politikalar üretmek istiyor.

iyimser-8

Virüs iyimserliği haftasında borsa ve dolar kazandı

Koronavirüs salgınının 2020 küresel ekonomik büyüme görünümüne korkulduğu kadar yansımayacağı, tedavinin yakın zamanda bulunacağı gibi beklentilerle küresel borsalarda bu hafta yaşanan yükselişler Borsa İstanbul’a (BIST 100) da yansıdı. Altın ve euro ise değer yitirdi.

BIST 100 endeksi, en yüksek 123.845,00 en düşük 118.761,60 puanı gördükten sonra haftayı önceki hafta kapanışına göre yüzde 1,57 artışla 121.015,14 puandan tamamladı. Borsa İstanbul'da işlem gören hisse senetleri haftalık bazda ortalama yüzde 1,57, Dolar/TL yüzde 0,17 değer kazanırken, Euro/TL yüzde 0,76, külçe altının gram satış fiyatı yüzde 0,53 değer kaybetti. Dolar 5,9950 lira, euro da 6,5650 liradan haftayı kapattı.

iyimser-9

Kapalıçarşı'da işlem gören 24 ayar külçe altının gram satış fiyatı bu hafta yüzde 0,53 kayıpla 302,40 lira, Cumhuriyet altınının satış fiyatı da yüzde 0,49 azalarak 2.013,00 lira oldu. Geçen hafta 495,00 lira olan çeyrek altının satış fiyatı bu hafta 492,00 liraya düştü. Kategorilerine göre bakıldığında ise yatırım fonları içinde en fazla kazandıran yüzde 2,80 ile hisse senedi fonları oldu.

Haftalık bazda 1000 TL’lik yatırım borsada 1015,7 lira, dolar 1001,7 lira, euro 992,4 lira, altının gramı 994,7 lira oldu.

Yurt içi piyasalarda Suriye ile ilgili gelişmeler dikkatle takip ediliyor. Gelecek hafta gündeminde yurt içinde yarın Kasım ayı işsizlik oranı, 13 Şubat’ta Aralık sanayi üretimi, perakende satışlar, Aralık cari işlemler dengesi ve konut satışları takip edilecek. Yurt dışında ise Japonya’da cari işlemler, Çin’de ve ABD’de Ocak ayı enflasyonu, euro bölgesi ve ABD’de sanayi üretimi, büyüme, kapasite kullanım, dış ticaret dengesi, istihdam değişim verileri takip edilecek.

Gelecek hafta piyasalardaki tahminler şöyle oluştu:

iyimser-12

BIST 100…

Suriye yönetimine Türk askeri gözlem kulelerinin olduğu İdlib bölgesinden Şubat ayına kadar çekilmeye yönelik verilen ültimatom piyasanın birinci gündem maddesi. Yurt içi ve yurt dışı veri akışının yanında koronavirüs salgınıyla ilgili gelişmeler de piyasayı en fazla etkileyecek olaylar olarak sıralanıyor. Haftayı 121.015 puandan kapatan Borsa İstanbul BIST 100 endeksinin 122 bin seviyesinde kuvvetli direnci bulunuyor. Direncin aşılması durumunda 123 binli puanlar gündeme gelebilir. Aşağı sarkmalarda 120 bin güçlü destek görünümünde.

DOLAR/TL…

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Türkiye’nin ilk çeyrekte yeniden büyüme eğilimine döndüğüne dair açıklaması TL’nin kuvvetlenmesinde önemli etken olacağa benziyor. ABD’deki istihdam verilerinin kötü gelmesi ise doların zayıflatacak bir gelişme. Suriye ile ilgili olumsuz haber gelmediği sürece, dolar/TL kurunun 5,98 bandını destek yapacağı ve 6,1 lira istikametinde direnç oluşturacağı tahmini yüksek.

EURO/TL…

Euro Bölgesi’ndeki zayıf ekonomik veriler euronun dolar karşısında değer kaybetmesine sebep oluyor. ECB Başkanı Christine Lagarde’ın hafta içindeki açıklamaları ise euronun toparlanmasına yetmedi. Gelecek hafta Euro Bölgesi’nde açıklanacak sanayi üretimi ve enflasyon verileri euronun istikametini belirleyecek. Türkiye tarafında bankacılık kanununda yapılması muhtemel değişiklikler, dövize dayalı tahvili ve virüste gelişen iyimserlikler TL’yi güçlü tuttu. Halen 6,58 lira bandındaki euro/TL kuru euronun değer kaybetmesiyle 6,55 bandına kadar inebileceği beklentisi var. Ancak yukarı atımlarda 6,60’ların gündeme gelebileceği tahmini de söz konusu.

iyimser-11

ONS ALTIN…

Hafta içinde en fazla takip edilen yatırım araçlarından biri olan altın fiyatları önceki haftalara göre azalan taleple bir miktar geri çekildi. ABD/Çin ticaret görüşmelerinde ilk fazla ilgili olumlu gelişmelerin yanında koronavirüs salgınıyla oluşan iyimserlik fiyatları aşağı indirse de ABD on yıllık tahvil faizlerinde sınırlı da olsa gözlenen gerileme altını 1570 dolara oturttu. Fiyatlardaki hareketi daha çok ABD tahvil faizlerinin belirleyeceği görülüyor. Teknik olarak 1565 dolar bandı pivot görüntüsü veriyor. Yukarı atımlarda önce 1575 ve ardından 1580’li rakamların gelmesi muhtemel. Aşağı sarkmalarda en dipte 1555 dolar destek olarak duruyor.     

PETROL…

Koronavirüs salgınıyla birlikte Çin’in petrol talebini düşürmesi ve küresel ekonomideki durgunluk petrol üreten ülkeleri tedirgin ediyor. Suudi Arabistan’ın küresel talebin azalması kaynaklı üretimi kısma isteğine İran’dan da aynı yönde karşılık geldi. İran petrol fiyatlarının düşmemesi için OPEC’in kesinti kararını destekleyecek. ABD tarafında ise petrol sondaj kulesi sayısının 1 artışla sınırlı kalması da kesintiyi gündemde tutuyor. Ancak ABD’de petrol stoklarının 3,4 milyon varil artışla 435 milyon varile yükseldiğini açıklamasını da unutmamak lazım. Tedbirlere rağmen petrol fiyatlarında aşağı yönlü hareket sürüyor. Brentte 54 dolar bandı belirleyici gibi. Tedbirler çerçevesinde 56 dolar kuvvetli direnç, 52 dolar ise destek görüntüsü veriyor. WTI ABD tipi petrolde ise 51 dolar direnci sürüyor.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları