Dolar $
32.49
%-0.16 -0.05
Euro €
34.83
%0.02 0
Sterlin £
40.6
%-0.12 -0.05
Çeyrek Altın
3990.25
%0.82 31.98
SON DAKİKA
Son Yazıları

Dünya Pazarlama Zirvesi'nin ardından…

13 Kas 2020

6-8 Kasım 2020 tarihlerinde pazarlama gurusu Prof. Dr. Philip Kotler'in öncülüğünde eWWS (Dünya Pazarlama Zirvesi) gerçekleşti.

Pandemi sürecinin devam ettiği bugünlerde “Kritik Zamanlarda Fikirler”  zirvenin ana teması olarak belirlendi. Zirvenin dijital platformda gerçekleşmesi hem konuşmacı sayısını arttırdı hem de katılımcı. 

Zirvede konuşulan konular aslında pandemi süreci başladığından bu zamana kadar söylenilenlerin toparlanmış hali. Bir de yaşananların durumların güncel istatistiksel veriler ile ortaya konulması. 

Her ne kadar uluslararası düzeyde tanınan ve bilinen 80 üzeri kişinin fikirleri dikkatle dinlenilmiş, bol bol not alınmış olsa da katılımcıların Kotler’in sözlerine daha fazla odaklandıklarını söyleyebilirim. 

Diğer zirvelerden, mevcut pandemi kaynaklı konulardan ve genel kabul görmüş pazarlama evrelerinden farklı olarak ortaya çıkan konu; insanlaştırma stratejisi oldu.

İnsanlaştırmayı farklı açılardan ele alabiliriz. Benim bu kavrama ilişkin bakış açım ise; insanın (tüketicinin) bir meta olmadığı kişilik ve duygu gibi insana insan olma özelliği katan ya da hatırlatan etmenlerin daha da belirginleşmesi. Başka bir ifade ile tüketicilerin satın aldıkları ya da arzuladıkları emtia gibi sadece somut bir yapıda olmadığı gerçeği. 

Kişiselleştirmenin merkeze alındığı ve kitle üretim ve tüketimden çıkıp daha fazla bireye indirgenmiş çağda olduğumuzu bir kez daha hatırlattı. Bu alana ilişkin stratejilerin geliştirilmesinin gerekliliğinden bahsedildi. Zira Kotler, İstanbul’da gerçekleşen zirvede de marka aktivistlerine odaklanmış, takım tutar gibi marka tutan tüketicilerden bahsetmişti. Yani tüketicilerin duygusal yönlerinin önemsenmesini ifade etmişti.

Kotler’in bana göre zirveye ilişkin en dikkat çeken sözü, Covid-19 geleneksel kapitalizmden sosyal kapitalizme geçişi teşvik ediyor, cümlesi oldu. 

Aslında bu cümle yukarıda bahsettiğimiz insanlaştırma stratejisi kavramını destekler nitelikte. Sosyal sorumluluk, sosyal girişimci, sosyal sermaye derken şimdi sosyal kapitalizmi konuşmaya başladık. Tabi ki, bu da cümleye nasıl baktığınız ile ilgili. İdeolojik mi bakmalıyız yoksa pazarlama perspektifinden mi değerlendirmeliyiz?

Açıkçası daha fazla katılımcı ve toplumsal değerlere dolayısıyla toplumu ilgilendiren ve toplum tarafından daha hassas olarak kabul edilen alanlara doğru bir yönelimden bahsediyor. Toplam kalite yönetimindeki gibi bir tam katılım söz konusu. Endüstrinin (işletmenin) tüketiciyle sadece ürün ya da marka üzerinden değil, aradan bu unsurları kaldırarak daha fazla tüketici ile iletişim kurması. Örneğin; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesi ile çekilen reklam filmleri. Ne bir ürün, ne bir yenilik, ne bir kampanya ne de bir marka. Doğrudan işletme ile tüketici arasındaki iletişim.

Şunu yazmadan geçemeyeceğim. O da zirvenin ana teması olan; kritik zamanlarda fikirler. Epey bir süredir, işletmelerin bünyelerinde kriz ve stres yönetimi departmanın bulunmasını söylüyorum. Pandemi beklenilmeden ortaya çıkan sağlık alanındaki bir kriz. Hali ile işletmelerin ve pazarın yapısını sarstı. Kriz geliyorum demez, mottosundan hareketle her işletme her senaryo yazılmalı. İçerisinde salgın hastalık da olmalı, bir personel kaynaklı kitlesel tepki ile karşılaşılabilecek durumlarda. Lütfen, pandemi işletmelere bunu öğretsin.

Dünya Pazarlama Zirvesi, pazarlamanın geleceğine daha çok odaklanır. Pazarlama bir var olma mücadelesi ise, elimizde her daim bu mücadeleden muzaffer olarak ayrılacağımız taktiklerimiz de stratejilerimiz de olmalıdır. 

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları