Doğu'nun ve Batı'nın iki kapısı!
Türkiye - Irak ilişkilerinde beklenilmediği kadar bir iyileşme var. Özellikle Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun son 8 ay içinde ikinci defa Irak'a gitmesi ve ardından 15 Mayıs'ta Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi'nin Türkiye'yi ziyareti sıcak ilişkilerin devamı yönünden oldukça önemli.
Bilhassa Başbakan Adil Abdülmehdi’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmelerde siyasi ve ekonomik birçok konuda sağlanan mutabakat ilişkiler ivmesinin daha da yukarıya çıkacağını gösteriyor.
Malûmunuz; Türkiye ihracatının yarısını Avrupa’ya gerçekleştiriyor. 2018 sonu rakamlarına göre, Almanya 16 milyar dolar, İngiltere 9,6 milyar dolar, İtalya 8,3 milyar dolar ile en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz 3 Avrupa ülkesi. Dördüncü sırada 8,4 milyar dolar ihracat ile Irak bulunuyor. Dolayısıyla 7,7 milyar dolar ihracat yaptığımız ABD dâhi Irak’ın gerisinde kalıyor.
***
Aslında Irak’a Avrupa dışında en fazla ihracat gerçekleştirdiğimiz ülke olarak da bakmak gerekiyor. İhracatta 2011 yılında Almanya’nın ardından ikinci sıraya yükselen Irak, 12 milyar dolar ile 2014 yılına kadar konumunu korumuş. Ancak bölgesel ve konjonktürel siyasi sebeplerden Irak’a olan ihracatımız bugün İtalya’nın gerisine düşmüş. Ekonomik ilişkilerdeki söz konusu gerilemeye 2014 yılında Musul’u işgal eden DEAŞ’ın önemli parmağı var.
Türkiye’nin Irak’a satmadığı çok az sayıda mal var. Buğday unundan, zeytinyağı ve tavuk etine, yumurtadan çikolata ve bisküviye, mücevherattan hijyenik havlu ve çocuk bezine, demir çelikten inşaat ve aksamına, halıdan hazır giyime çok sayıda mal ihracatı gerçekleştiriyoruz… Irak’tan altın, petrol yağı kalıntıları, sığır derisi, hurda plastik ve kâğıt ithal ediyoruz.
***
Irak’ın Türkiye için önemi aynı coğrafyayı paylaşmamız gibi görünse de siyasi ve ekonomik açıdan vazgeçilemeyecek derecede iki ülke birbirine bağlı durumda. Ekonomik gelişmelerin önünde en büyük engel olarak duran terör olaylarının minimize edilmesinde Irak ile ilişkiler oldukça mühim.
Dolayısıyla Türkiye kısa vadede ticaret hacminin 20 milyar dolara taşınması için çaba gösteriyor. Bu manada Basra ile Erbil merkez konumunda. Türkiye’nin ticaret hacminin artırılmasında birinci yol da Basra, Musul, Necef ve Kerkük’te Türk konsolosluklarının devreye girmesi. Ticaret hacminin büyütülmesinde açılması planlanan Ovaköy sınır kapısı da yine büyük rol oynayacak görünüyor.
İşe sadece Türkiye penceresinden bakmak da yanlış. Irak’ın, bölgesel ve küresel ölçekteki çekişmeler sebebiyle zor durumda olduğu bir gerçek. Ülkeyi PKK’nın içinde bulunduğu terör örgütleri rahat bırakmıyor. Bu nedenle bölgede Türkiye’nin denge sağlayıcı bir ülke olması Irak’ı Türkiye ile işbirliğine daha fazla yaklaştırıyor.
***
Irak’ın gözü Türkiye’de… Politikalarını da Türkiye’ye oluşturma gayretinde. Bu yüzden Irak “daha fazla ticaret, daha fazla demokrasi” diyerek Türkiye’nin yanında görünmeyi bir politika haline getirmiş. Geçen hafta bir yıllık görevde olmasına karşılık Başbakan Adil Abdulmehdi hemen ilk ziyaretlerinden birini Türkiye’ye yapması boşuna değil.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen Abdulmehdi’nin kafasında iki maddeden biri güvenlik ve ekonomik ilişkiler. Gerçekte iki ülkenin sorunu da aynı. Ortaklık belki de her iki konuyu birden çözecek, güvenlik ortamında Irak Türkiye’nin yeniden dış ticarette başta gelen partnerlerden biri olacak.
Türkiye – Irak ilişkilerinin artması Ortadoğu ve özellikle Körfez ülkeleri bağlamında da önemli. ABD’nin İran’a yönelik baskıcı politikası ve askeri yönden 120 bin kişilik bir ordunun bölgeye sevki Türkiye ile birlikte Irak’ı da yakından ilgilendirmiyor değil.
***
Siyasi açıdan ziyade ekonomik ilişkileri barışın ciddi unsuru olarak gören iki ülke bu alanda her türlü imkansızlıkları aşmanın yollarını arıyor.
Başbakan Abdulmehdi’nin ziyareti sonrası Irak Petrol Bakanı Samir Ghadhban’ın “Türkiye Irak’tan daha fazla ham petrol talep ediyor. Kerkük'ten Türkiye'ye mevcut petrol boru hattının yanında başka bir boru hattı inşa etme planımız var” açıklamaları bile söz konusu politik iradenin en belirgin göstergeleri.
Bölgesel ve küresel alanda Türkiye ve Irak biri batıya, diğeri doğuya açılan iki kapı. Dolayısıyla Bağdat ile Ankara’nın, Ankara ile Bağdat’ın birbirinden ayrısı gayrısı yok. Zâten olmamalı da!..