Dolar $
32.42
%-0.33 -0.1
Euro €
34.87
%-0.11 -0.03
Sterlin £
40.51
%-0.73 -0.29
Çeyrek Altın
4090.46
%0.57 22.86
SON DAKİKA
Son Yazıları

Dinin satışta kullanılması dinin kutsallığını bozar mı?

29 Þub 2020

Kemal Sunal'ın Şark Bülbülü (1979) filmin hatırlayın. Sevdiği kadın ile evlenemesin diye köyün ormancısı olan Şaban'a başlık parasını denkleştirsin diye altı ay süre verirler. Gelecek olan altı ay içinse bir takvim oluştururlar. Parayı bulamasın diye de süreci çabuk işletip, zaman kısaltmak için dini değerleri referans alan bir periyot belirlerler; "Ramazan-ı şerif iki ay sayılacak, şeker bayramı on beş gün, kurban bayramı üç hafta, kandiller birer hafta, cumalar ikişer gün."

Tüketicilerin satın alma tutumlarını (niyetlerini) ve davranışlarını (kararlarını) etkileyen psikolojik, demografik, sosyolojik ve kültürel nedenler vardır. Ancak sayılan, nedenler toplumlardan toplumlara değişkenlik ve yoğunluk gösterebilir. 

Özellikle kültürel faktörlere bağlı olarak gerçekleşen tüketim alışkanlıklarının en yoğun olduğu boyut din ve dini öğretilerdir. Buradan hareketle dinin tüketime ve tüketim alışkanlıklarına etkisini asla göz ardı edemeyiz. 

Dinin semavi olması, pagan olması ya da etnisitelerde görülen kabile (yerel) dini olması fark etmeksizin din, tüketicinin satın alma kararlarında ister doğrudan olsun ister dolaylı yoldan olsun bir şekilde mutlaka etkiler. Burada belki sadece kişinin kendini dindar olarak addetmesindeki dereceye, dindar olmasa bile dini hassasiyetlerine ve hissetme düzeylerine göre farklılık gösterebilir.  

Ülkemizi düşündüğünüzde Ramazan ayı, aşure günü, kurban bayramı gibi din ve toplumca kutsal kabul edilen gün ya da günler ve bu zamanların öğretileri tüketim alışkanlıklarını etkiler. İşte bu yüzden Ramazan ayında bolca din merkezli reklamlar izleriz. 

Bu durumu sakın hafife almayın, çünkü dünyada ticareti ve dini esas alan “İslami Pazarlama” adında bir akım var. Yani olay, helal gıda ürünlerinden ve fuarlarından ibaret değil ve dini değerlerine bağlı olarak tüketim gerçekleştiren tüketici sayısı da hiçte azımsanacak düzeyde değil. 

İşte günün sonunda dinin, tüketicilerin karar alma mekanizmalarına dokunan bir nokta olduğu ve din öğelerinin pazarlama tutundurma çalışmalarında kullanıldığını çok rahat bir biçimde söyleyebilirim.

Evet, bütün dinler, inanları nazarında kutsaldır, mahremdir, hassastır ve tabi ki dogmatiktir. Fakat işletmeler, sahip oldukları markalar üzerinden tüketici ile duygusal bir bağ kurmak isterler. Bu bağı kurmanın yollarından biri de kişilerin dini değerleridir. İşletmenin hedef kitlesinde dindarlar olsa bile kişilerin dini değerleri üzerinden satış stratejisi geliştirmek kişinin kutsalına dokunmak demektir bana kalırsa. Daha dün tanıştığım kişi bana “sen” diyemez diyen biri, neden dini inançlarına müdahale ettirsin ki? Hele bir de bir ürünü satmak için. Bilemiyorum Altan… 

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları