Dolar $
32.57
%0.12 0.04
Euro €
34.79
%0.02 0
Sterlin £
40.65
%0.08 0.03
Çeyrek Altın
4070
%0.07 2.64
SON DAKİKA
Son Yazıları

Dikkat henüz işin Fransız tarafındayız!

22 Kas 2019

Dijitalleşme konusunda ekonomiye ve özellikle dış ticarete nazar etmekte fayda var. E-ticaret ve e-ihracat kanalında elde çok yüksek miktarda potansiyel ve pazar varken imkanlarımızı değerlendiremiyoruz. Ülkemize en yakın ve en verimli dış ticaret partnerimiz Avrupa. Toplam ihracatımızın yüzde 50'ye yakınını AB ülkelerine gerçekleştiriyoruz. Rakam vereyim…

Almanya 17 milyar dolarla birinci sırada. İngiltere 12 milyar dolarla ikinci, İtalya 10 milyar dolarla üçüncü… Söz konusu ülkeleri; 8 milyar dolarla İspanya, 7,5 milyar dolarla Fransa, 5 milyar dolarla Hollanda, 4 milyar dolarla Belçika takip ediyor.

Avrupa bizden konvansiyonel de olsa ciddi mal çekiyor. Ancak AB’ye e-ticaret kanallı ihracatımız yok denecek kadar az. Oysa ki 800 milyonu aşan nüfusu ve yüzde 75’in üzerinde internet penetrasyonuyla Avrupa, e-ihracat açısından Türkiye için biçilmiş kaftan.

Zira Avrupa ekonomisi Türkiye gibi yüzde 95’ten fazlası KOBİ’lere dayalı. Avrupalı KOBİ’lerin e-ticaret kapasitesi toplam ticarette yüzde 14,5. Yurt dışına ise yüzde 7,5 oranında e-ticaretle ihracat imkanı arıyorlar. Yüzdeyi bırakıp gerçek rakam verelim. Avrupa Birliği ülkelerinin 500 milyar euroya yakın bir e-ticaret hacmi bulunuyor. Yani adamlar yüzde 15’lik e-ticaret potansiyeliyle 500 milyar euroyu “tık” diye ceplerine koyuveriyorlar.

***

Mesela yıllık 480 milyar dolara yakın ihracat yapan İngiltere’nin e-ticaret hacmi 142 milyar euro. Almanya’nın e-ticaret hacmi 80 milyar euro. Haydi Fransa’yı da ekleyelim 67 milyar euro… Bu üç ülke Avrupa e-ticaret hacminin tam yüzde 60’ını oluşturuyor.

Dikkat edilirse saydığım ülkelerle yüksek montanlı ihracat potansiyelimiz var, ama e-ticaret tarafında parmağımızı kımıldatamıyoruz.

Diğer taraftan dünyada bugün yaklaşık 220’ye yakın ülke ile ihracat yapıyoruz. Dünyadaki 8 milyar nüfusun yüzde 60’ı, yani 4,8 milyar insan internet kullanıyor. Örnek olması açısından belirteyim, e-ticarette 400 milyar dolarlık hacme ulaşan Asya Pasifik pazarında Türkiye ekonomisi ve özellikle Türk KOBİ’leri için büyük fırsatlar beklemediğini kim söyleyebilir.

2023 yılı hedefi olarak belirlenen 226 milyar dolarlık toplam ihracat içinde 10 milyar dolar e-ihracat hedefi belirlenmiş. Bugün ise ancak 6 milyar dolar civarında bir hacimden bahsedebiliyoruz. KOBİ’lerimizin yarısı e-ticarete dönebilse 223 yılı hedefi 10 milyar dolar olan KOBİ e-ticaret hedefinin birden 100 milyar dolara çıkması işten bile değil, ama nerede!

***

Demek oluyor ki, çağın gereği olan dijitalleşme ve teknoloji inovasyonunda hızlanan trend, farklı iş modellerini ortaya çıkarıyor. Klasik, geleneksel iş modellerini ise çöpe gönderiyor.

Eko sistem e-ticarete doğru koşarken bizde ise ayak sürümeyi anlamakta güçlük çekiyorum. Yüksek işsizliğin ve özellikle genç işsizliğinin en büyük sebeplerinden birinin farklılaşan ekosistem olduğunu zannediyorum, henüz kavrayamadık. Sanki henüz işin Fransız tarafındayız ve burada kalmayı da çok seviyoruz.

Acaba e-ticarette operasyonel maliyetlerden mi kaçıyoruz? Ya da henüz yeni lojistik modellerini öğrenmek mi istemiyoruz da yeniliklere direniyoruz? İşte bunlar hep cevaplanması gereken sorular.

Tabii akla takılan daha çok mesele var. Last mile, smart locker ve uberrush gibi hizmetleri iyi kullanarak hız odaklı bir teslimat sistemi gerçekleştirmek e-ticaret kanalının olmazsa olmazları. Bu sistemler Avrupa’da ve e-ticarette gelişmiş tüm ülke ve bölgelerde saat gibi işliyor.

E-ticarette bir de depolama alanı sorunu var. E-ticaret büyüyecekse buna paralel depolama alanlarının da lojistiği kolay merkezlerde büyümesi elzem. Birçok e-ticaret yapan firma, depolama ve lojistik imkanlarını artırmak için adeta şehirleri ve ulaşım yollarını birbirlerini parçalarcasına parselliyor.

Bugünün değişen ekosistemi, e-ticarete doğru kayarken yeni iş modellerinden korkmamamız gerektiğini söylüyor. Benim bugün anladığım bu!

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları