2012 de kentsel dönüşüm kanunu çıkınca ilgili Bakanlığımız 20 milyon ev var, 1/3'ü çürük dedi. Çözüm olarak da yılda 300.000 konut dönüştürüp yirmi yılda bu tehlikeyi önleriz hesabını ortaya koydular. Hepimiz alkışladık. Yedi yılda döne döne sadece 500.000 konut dönüşebildi. Görülüyor ki bu hedefi kullanılan yöntemlerle tutturamıyoruz.

Hedefe ulaşmak için yöntemi değiştirelim.

Bu iş şöyle olur:

Önce yirmi yıllık finansal program yapılmalı ve kamu gelirlerini buna göre fona toplanmalı, sonra da hemen şehirlerin imar planlarını kentsel dönüşüm önceliğinde bir yıl içinde yenilemeli. Bir de bu işin başarısız olan görevlilerini değiştirmeliyiz.

Bu arada bakanlarımızın 20 milyon dediği konut sayısı, TÜİK sayım verilerine göre 35 milyon! Hangisi doğru iki devlet kurumu verisinden. Kaynak hesabını ve bütçeyi de doğru veri ile yapalım inşaallah.

Ortada bir hesap ve yöntem yanlışlığı var. Depremi önlemek elimizde değil ama can ve mal kaybını önleriz. Yeter ki doğru yöntemi ve hesabı yapalım.

Bir el verin de, bunu değiştirelim.

İstanbul’a Yeşil Yol

Değerli dostum Faruk Göksu, depremde ilk tepki ile halkımızın kaçacağı ve toplanacağı yerlerin İstanbul'da hesabını yapmış. Sonuç: Nüfusa göre şu anki yerler kadar yeni alanlara ihtiyaç var. Yani İstanbul'da toplanma alanlarını iki katına çıkarmalıyız. Bunun içinde tüm arazi yapısını ve mülkiyet durumlarını inceleyerek “Yeşil Yol” adını verdiği bir projeyi beş yıldır devleti ve İstanbul'u yönetenlere anlatıyor.

Alttaki resimdeki gibi İstanbul'u aşağıdan yukarıya sağdan sola yeşil yollara bölmüş.

Göksu, “Yeni dönüşüm modelleri geliştirmek, ulaşımı kolaylaştırmak, olası deprem için toplanma alanları ve tahliye koridorlarını oluşturmayı hedefleyen proje, İstanbul'a 5 milyon metrekarelik bir yeşil alan kazandırmayı hedefliyor. Proje alanının yarısı yeşil alanlar, eğitim ve sağlık gibi kamusal alanlar, diğer yarısı da yeni yapı alanları olarak tasarlandı” diyor.

Maliyet de 7 milyar dolar. İmar barışından gelen parayla bu iş başlar.

Can güvenliği denince ilk uygulanması gereken proje bu. Çünkü diğer yöntemlerle yeni toplanma yerleri oluşturmanın kamulaştırma ve yıkım maliyeti çılgın bir rakam. Üstelik bu yeşil yollar normal yaşamda da İstanbul'u baştan sona katedecek bisiklet yolları ve yürüyüş alanları ile istanbulluları da mutlu edecek. Yeşili arttıracak. Hadi Devletimin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde bulunan yöneticileri, sıvayın kolları ve bu işi başaralım. Deprem tehlikesinde halkımızın canını kurtarıp, İstanbul'u güzelleştirelim.

Deprem öldürmez, bina öldürür

Kentsel dönüşümde en fazla sorun; belediyelerin ve inşaat şirketlerinin projelerinde ev sahiplerinin yaptığı m2 hesabı. “Ben şu anda 120 metre karede oturuyorum, yeni binada 80 m2 yer alıyorum, olmaz” diyerek, bina yenileme projelerine karşı çıkılıyor.

Hesap yanlış arkadaşım.

Sen şu an 120 m2 bir tabutta yaşıyorsun. Depremde bu bina çökecek, senin paradan kıymetli olan evladın, annen, baban depreme ve yıkıma maruz kalacak, yıkılan evin beş para etmeyecek, evlatların, ailen yaralanacak, ölüm tehlikesi var.

Vazgeç bu mülk sevdasından. Ver o 120 metrekarelik tabutu, al karşılığında 80 m2 depreme dayanıklı evini. Eski evin 300.000 TL ama yeni 80 m2 evin 400.000 TL değerinde. Zararın yok, kârın var. Evet, 3+1’den 2+1’e indiğinde çocuklar bir odaya toplanacak, sıkıntı olacak ama bu sıkıntı onların canından kıymetli mi, bir iki sene içinde satarsın evi yeni evli bir çifte ve üstüne biraz ekleyip, alırsın 3+1 evini. Yeter ki canlar kurtulsun. Mülkün heba olmasın.

Kefenin cebi yok.