Dolar $
32.6
%0.22 0.07
Euro €
34.84
%0.25 0.08
Sterlin £
40.6
%-0 -0
Çeyrek Altın
4073.71
%0.16 6.32
SON DAKİKA

Değişime alıştık mı?..

Bu Covid virüsü piyasaya çıktığından bu yana "değişim" kelimesi ha bire dillendirilir oldu. Bu değişim, bence toplumun her kesiminde, her sektörde olacak. Dünyanın en başarılı Markaları bu alanda çok sıkı çalışıyorlar.

WPP ve Kantar tarafından bu yıl 15’incisi hazırlanan 2020 Brandz Top 100 Global Markalar listesine göre, en başarılı şirketlerin başında hep bu değişimin etkisiyle başarılı olan şirketler görülüyor. Bloomberg piyasa verileriyle birlikte dünya genelinde 3,8 milyon kişiden elde edilen tüketici iç görülerinin titizlikle analiz edildiği çalışmada 51 pazardan 17 bin 500’ü aşkın marka mercek altına alındı. Dünyanın en değerli markaları içinde zirve yine Amazon’un oldu. Artık, alış verişlerinizi evden sipariş etmeye çok alıştık. Marka değerini bir önceki yıla kıyasla yüzde 32 artırarak 415,8 milyar dolara çıkaran Amazon’u, marka değerini yüzde 14 artışla 352,2 milyar dolara yükselten Apple ikinci olarak izliyor. Yüzde 30 artışla marka değeri 326,5 milyar dolara yükselen Microsoft ise üçüncü sırada. İşte dünyaya değişimi dayatan ve alıştıran bu şirketlere benzeyen şirketler var. Dijital dünya koşulları aşılayan şirketlerin tepesinde de bu markalar var. COVID-19’la beraber “biz” kavramının içini yeni anlamlarla doldururken, tüketiciler bireysel bazda yaşadıkları değişimlere, organizasyonel bazda sosyal medyayı da başarıyla kullanıyor. “Ya şimdi ya hiç” Yani bize geç kalmayın aman siz de bu değişime ayak uydurun diyorlar. Marka iletişiminin geleceği, bir yol ayrımında olabilir. Yeni pazarlama yaklaşımı, Yeni tüketici davranışları, Marka aktivizmi, Sadakat yaratma, Yeni dünyanın yaratıcı tasviri, Reklam veren – Ajans işbirliği, Stratejinin geleceği ve Dijital topluluklar yaratma, platformların yükselişi ile ilgili Medya Dünya'sının yaptığı araştırmalarda ortaya çıkan ilk değişim, "Yeni pazarlama yaklaşımı" gerektirdiği gibi eski modellere de yeni tüketici davranışlarına uygun olarak güncellemeler getiriyor. Marka Stratejisti ve Yazar David Aaker “güven ve gerçeklik vurgusuyla örnek marka olmak” kavramını ön plana çıkarırken; adam&eveDDB Group Head of Effectiveness Les Binet ise herkesin dilindeki “sorumluluk sahibi marka” kavramına temkinli yaklaşıyor. Herkesin evlere sığındığı bu günler bitti. Artık anlamlı bir hayat ve iş arayışı başlıyor. Bu virüs pek çoğumuzun hayatını ve işlerini yeniden sorgulamasını ve neye nasıl değer biçtiğimizi görmemizi sağladı. Evde kaldığımız günlerde medya ve eğlence markalarına yüklenen tüketiciler, bu markaların yükselişe geçmesini de sağladı. E-ticaret alanındaki güçlü oyuncuları sayesinde perakende sektörü yüzde 21 artışla marka değeri açısından en hızlı büyüyen sektör oldu. 

Medya ve eğlence kategorisinde yer alan markaların yarısından fazlası da marka değeri en çok artan 20 marka listesine yerleşti. Marka değerini en çok artıran markaların başında ikinci sırada olmasına rağmen "Instagram" geliyor. Her gece mutlaka bir arkadaşınızın bir başka kişiyle yaptığı yayının alt yapısını sunan İstagram, marka değerini yüzde 47 artırdı. 41,5 milyar dolar marka değeriyle en değerli markalar arasında 29’uncu sıraya yerleşti. Bu arada size değişik film ve belgesel sunarak vakit geçirmenizi sağlayan Netflix ise sekiz sıra yükselerek 26’ncılığa yükseldi. En değerli markalar sıralamasında Linkedin yüzde 31; 29,9 milyar dolar ile 43’üncü oldu. Evde eğlenmeyi seçen dünya insanları bir de kendilerini alkole verince, geçtiğimiz yıla kıyasla marka değerini yüzde 58 artıran Çinli alkol markası Maotai 53,7 milyar dolar ile değerine değer kattı ve ilk sıraya yerleşti. 

Kurumlar için, hem daha fazla anlam arayışı içinde olan çalışanları ve müşterileri hem de saygı duyulan ve imrenilen bir marka arayışı içinde olan diğer herkes için daha yüksek amaçlar belirleyerek ilham vermek, her zamankinden daha değerli hale geldi. Bahsedilen yüksek amaç; ürün/hizmet odaklı, kültür odaklı ya da sosyal/çevre odaklı olacak artık. Gerçek olan ve güven veren iletişim kurabilmek günümüzde kritik hale geldi. Yeni çalışmalarımızda artık dijital dünyayı en iyi şekilde kullanmak ve yeni hikayeler satmamız lazım. Hikayeler, özellikle de “Vay be” dedirten ve stratejik mesaj veren imzalı hikayeler, güven ve gerçeklik duygusunu insanlara geçirebiliyor. Doğru hikaye her zaman dikkatleri üzerine çeker, algıları değiştirir, karşı argümanlardan uzaklaştırır, davranışları etkiler ve gerçek olduğu sürece hatırlanır.