Dolar $
32.48
%0.28 0.09
Euro €
34.76
%0.34 0.11
Sterlin £
40.59
%0.02 0
Çeyrek Altın
4080.24
%0.62 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

Bütün işler sonunda O'na dönecek!

23 Kas 2019

Dünya negatif faiz politikalarını sanki sevdi. Sevmedi desem yanlış olur. Belki de negatif faizi mecburen sevmek zorunda kaldı. Nitekim dev ekonomi bölgeleri giderek faizden uzaklaşıyor. Zengin ülkeler dahi negatif faizi ekonomilerinin temeline oturtmaya çalışıyorlar.

Dünya yakında kapitalizme veda edecek düşüncesi küresel anlamda ağırlık kazanıyor.

ABD’si, Avrupa’sı, Asya’sı yeni bir küresel kriz gelmeden ekonomilerinin merkezlerine negatif faizi sabitlemek için adeta inovasyon yapıyorlar. Faizin yerine üretimi destekleyecek yeni ve farklı finans enstrümanları artık küresel ekonomilerin gündeminde.

Zira Dünya Bankası’nın geçen Temmuz ayında yayımladığı Küresel Ekonomik Beklentiler Raporu’nu biraz analiz yönlü karıştırdığınızda önünüze endişe verici veriler düşüyor. Rapor yeni bir ekonomik krizin habercisi gibi.

2008 küresel krizinin atlatılması için küresel bankaların kasalarını boşaltarak geçen 10 yılda piyasalara 12 trilyon dolar mali kurtarma paketleri servis etmesine rağmen iyiye gidiş yok.

***

Bunca piyasaya sürülen trilyonlarca dolarlık paraya rağmen 2008 krizini henüz atlatamayan dünyanın; 2020’de yeni bir krizle karşı karşıya kalabileceğine, hatta şu anda devam eden küresel durgunluğun krizin başlamış olabileceğine yönelik sinyaller verdiğini Dünya Bankası raporunu doğru okuyanlar görebiliyor.

Buna göre, küresel ekonomi 2017 yılında yüzde 5,2… 2018 yılında yüzde 4 büyüdü. 2019 yılsonu büyüme beklentisi ise yüzde 3 seviyelerinde. 2020’de ise 2019 yılından daha düşük bir büyüme verisi bekleniyor. Yani dünya ekonomisinde giderek daralan bir trend söz konusu.

Dünyayı küresel durgunluğa iten sebepleri biliyorsunuz…

Biri ABD/Çin ticaret savaşı, dünyada yaygın olarak kullanılan küresel rezerv para sorgulaması, İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması yani Brexit süreci… Zengin ülkelerdeki yüksek borçluluk… Küresel merkez bankalarında nakdin tükenmesi…

Diğerleri ise; gelişmekte olan piyasalara para akışının zayıflaması, üretimin batıdan doğuya kayması, enerji kaynaklarına yönelik amansız mücadele, bölgesel çatışmaların artması, küresel piyasalardaki sert dalgalanma, insanların tüketim faaliyetlerini azaltması. Ama her şeyden önemlisi; finans ile reel sektörün hakkıyla buluşamaması.

***

Birkaç aydır Çin ile ABD arasında yürütülen ticaret müzakerelerinde ilerleme görüntüsü oluşsa da istenilen başarı henüz gerçekleşemedi. ABD ile Çin arasında oluşmuş büyük dehlizleri kapatmak o kadar kolay olmayacak. Brexit süreci ise bir muamma. Ülkelerin yüksek borç oranlarını nereye koyacağız? Dolayısıyla dünya şu anda ekonomide bir eksen kaymasıyla karşı karşıya.

Açıkçası küresel durum 2008 yılından daha vahim bir noktaya doğru sürükleniyor. ABD hazine bonolarında getiri eğrisinin tersine dönmesi, gelişmiş ülkelerdeki bono piyasalarının aynı trende doğru yolculuk yapması. Almanya bunlardan biri. Üretim tarafında küresel olarak PMI endekslerinin sürekli düşüşler göstermesi. Başta gelişmiş ülkeler olmak üzere dünyada üretimlerde gerileme… Avrupa’da büyümeler ortada… Küresel sermaye hareketlerinin son 3 yıldır zayıflaması… Küresel doğrudan yatırımların yüzde 10’lar seviyelerine inmesi… Her yıl büyüme yüzde 7’lerden aşağı düşmeyen Çin ekonomisindeki yavaşlama… Dış ticaret ülkesi Japonya’da ihracat endeksinin son 3,5 yılın en düşük rakamını görmesi…

***

Saydıklarım, ekonomistler tarafından küresel krizin izleri olarak algılanıyor.

Gerçek şu ki, negatif faizde yürümek isteyen ancak gerekli tedbirleri henüz alamamış dünya, 2008 yılından gerekli dersi çıkaramamış görüntüsü sergiliyor.

İlle de bir Lehman beklemeyelim, işlerimizi acilen yoluna yordamına koyalım ve ekonominin yanında bir de siyasi dalgalanmalarla, politik krizlerle uğraşmayalım, diyorum.

Neticede tüm işler sonunda O’na, Cenabı Hakka dönecek. Durgunluğun giderek güçlendiği bir ortamda faizden değil de üretimden yana olanlar kazanacak.

Yarın küresel anlamda kriz çözücü İslami finanstan bahsetmek niyetindeyim…

Özellikle etik ve değerlere yönelik iş birliği yapan bankaların kalkınma seviyesini artırdığını ifade eden ve “Sadece İslami finans değil, bütün bankacılık yaklaşımları aynı etik anlayışın ve değerlerin genişletilmesine odaklanmalı” diyen Küresel Değerler Üzerine Bankacılık İttifakı (GABV) Genel Müdürü Marcos Eguiguren’in sözlerine küresel bir perspektifle bakmak istiyorum.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları