Bugün mutluyuz ama temkinliyiz de!
Türk Lirası'nın bugünlerde sergilediği pozitif seyir, hepimizi mutlu ediyor. Yılbaşından bu yana dövize karşı ortalama yüzde 10 değer kaybeden bir TL'den bahsediyorum. Tabii bugün böyle… Yarın ne olacak? Kısa vadede önümüze neler çıkacak? Henüz bunları tahmin edemiyoruz. Yani bugün mutluyuz, ancak gelecek için de temkinliyiz.
ABD ile ilişkilerin
birazcık yumuşaması bile TL’ye ne kadar destek veriyor değil mi? Siyasi
ilişkilerde dengeli yüründüğünde bizim gibi dövizin üzerinde dönen ekonomilerin
nasıl düzelebildiğini görüverdik. Yani siyasi ilişkiler derken, ABD ile olan
S-400 meselesinde küçücük olumlu bir cümlenin piyasaları ne kadar
iyimserleştirdiğini hepimiz gözlemleyiverdik.
Yurtiçi yerleşiklerin
kıymetli maden dahil yabancı para mevduat ve fonlarının 24 Mayıs ile biten
haftada 316,5 milyon dolar artışla 182,57 milyar dolara yükselerek yeni tarihi
rekor seviyesine çıktığı haberini aldığımız gün 6 liranın altına düşmez dediğimiz
dolar, nasıl da birden 5 lira seviyesine geliveriyor… Hem de ABD’nin ilk
çeyrekte yüzde 3,1 büyüdüğü bir günde.
Hep biliriz ki, ABD tarafı
kötü olduğunda bizim ekonomi iyileşir… Bu defa tam tersi oldu… ABD
ekonomisinden iyi datalar geldi. ABD ilk çeyrekte yüzde 3 gibi büyük bir
rakamla büyürken TL, dolar karşısında değer kaybetmedi, bu defa değer kazandı.
Olacak şey değil mi?
Oluyor işte!
İlişkilerin iyice
gerginleştiği bir ortamda küçücük yumuşatıcı söz, davranış, hareket bile ortamı
rahatlatabiliyor… Zannederim, onun gibi bir şey. Tabi bu iyimserliğe katkı
veren, “Türkiye'de tutuklu Türk asıllı ABD vatandaşı ve eski NASA çalışanı
Serkan Gölge'nin serbest bırakılması”nı da unutmadan!
***
Gelelim S-400’lere…
Piyasaları bayram havasına çeviren Milli Savunma Bakanımız Hulusi Akar ne
demiş, bir bakalım…
Rusya’yı kastederek
“Birlikte üretim var, ihracat var. S-400'lerle ilgili anlaşma imzalandı ve
bitti. Bunun böyle bilinmesi lazım…”
Burayı anladık, buna kimse
itiraz etmiyor… Ama Sayın Akar cümlenin devamında öyle bir söz ediyor ki,
piyasaların aklını, zihnini allak bullak ediyor…
“S-400’ler Haziran’a
yetişmeyebilir… Önümüzdeki aylarda Türkiye’ye gelebilir…”
Haydi cümleyi tut da
yorumla…
Yorumlayalım o zaman…
Öncelikle S-400’lerin
Türkiye’ye gelişi 23 Haziran seçimlerinden sonraya kaldığı belli oldu.
Zannediyorum, piyasa buradan hareketle şu çıkarımda bulundu…
“Nasıl olsa bu füzeler
Türkiye’ye gelecek. Artık geri dönüş yok…
Bakan Akar’ın süre uzatma
ihtimali doğan konuşmasının akabinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD
Başkanı Donald Trump’ın gece yarısı yaptığı telefon konuşması neyin nesi?.. ABD
S-400’ler konusunda gösterdiğimiz direnci gördü de, acaba S-400’lerin
gelişinden sonra Türkiye ile yapacağı ilişkileri mi planlıyor? Yoksa ABD,
S-400’lerle ilgili süreci uzatma yolunda farklı hamleler mi düşünüyor?..”
Hepsi olabilir! Ancak bana
sorarsanız gelecek ay gerçekleştirilecek G-20 toplantılarını beklememiz
gerekiyor. G-20’den çok sürpriz neticeler çıkabilir!
***
Tekrar başa dönerek, evet
bugün mutluyuz ama temkinliyiz de!
Zirâ Türk Lirası tüm
gelişen ülkelerin para birimlerine karşı değer kazanmış… Hep en altlarda
gördüğümüz TL, bugün değer kazanmada zirveye konmuş… Böyle bir manzarayı her
zaman bulamayız. Niçin mutlu olmayalım, sevinmeyelim!
Keşke hep böyle kalsak ve
volatilitesi az, dalga boyu düşük bir seyirde yolumuza devam etsek! Üretenimiz,
sanayicimiz, çiftçimiz herkes önünü görse… Borcunu, harcını, alacağını,
vereceğini ona göre düzenlese…
Ama temkinli olduğumu da
söyleyeyim…
Siyaseti bir kenara
koyuyorum… 182 milyar dolarla banka mevduatlarının tarihi rekor yaptığı, kısa,
orta veya uzun vadede 500 milyar dolar borcun bulunduğu, enflasyonun yüzde
20’nin altına inmemek için direndiği ve dolarizasyonun kol gezdiği bir yerde
temkinli olmayıp da ne yapacağız?
Bana sorarsanız asgari
müştereklerde siyasi veya ekonomik ilişkileri düzeltelim yeter, diyorum.