Boyun kadar konuş, dalga yapma!
"Gündemi Merkez Bankası belirleyecek" diye haftaya bir giriş yapmıştık… Evet, çok önemli bir gelişme olmazsa bu haftadan itibaren ekonomiye Merkez Bankası (TCMB) yön verecek. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ile devam edecek süreç, ay sonu ABD Merkez Bankası'nın (FED) toplantısıyla tamamlanarak ekonomilerdeki gidişat belirginleşecek.
Gelişen ülke para birimlerindeki yön; başkanlık seçimlerinin yapılacağı Arjantin ve özellikle Türkiye’de Merkez Bankası’nın adımlarına göre hareket edeceği artık iyice ortaya çıkmış durumda. Yani doların değer kaybetmesiyle gelişen ülke paraları bir güç testinden geçecek.
Dedim ya küresel manada önümüz biraz karışık. ABD/Çin ticaret görüşmeleri hâlen iyimser bir havada devam etse de Trump’ın nerede patlayacağı belli değil. Diğer taraftan Avrupa cenâhında Brexit ile ilgili gelişmeler de aman aman iç açıcı görünmüyor.
Gelişmekte olan ülkeler de uzun zamandan bu yana bir tahterevalli vaziyetinde. Arjantin’de seçimler, Türkiye’de askerî harekât piyasaları ve uluslararası yatırımcıları tedirgin etmiyor değil.
Malûmunuz Arjantin’de Alberto Fernandez, 2,5 ay önceki ön seçimde mevcut başkan Mauricio Macri’yi geride bırakmış ve piyasaları şaşırtmıştı.
Türkiye ise Arjantin’e göre daha farklı bir testten geçiyor. Bir yanda güvenlik, diğer yanda dış politika, siyaset ve ekonomi, Türkiye’yi gelişen ülkeler arasında piyasaları yönlendirme açısından öne çıkarıyor.
***
Geçen haftaki yüksek dalgalanmaları hepimiz yaşadık…
Türk Silahlı Kuvvetleri’mizin Suriye’de Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatmasıyla birlikte gerilen ABD ilişkileri ve ABD Başkanı Donald Trump’ın dengesiz sinir bozucu twittleri Türk Lirası varlıklarını satış baskısı altına almıştı. Ancak iki ülke arasındaki mutabakatla birlikte birden olumlu bir havaya bürünen piyasalar, birkaç günde oluşan kaybı, telâfi etmiş ve normale dönmüştü.
Gelişmeyi Merkez Bankası’nın faiz kararına getireceğim…
Gelinen noktada; Türkiye ile ABD arasındaki mutabakat en çok Merkez Bankası’nın elini rahatlattı. Harekâtın daha ilk gününde; “TCMB artık faiz indiremez… Hatta faiz artırma durumunda bile kalabilir…” tarzında söylemler bugün buhar olup, uçtu gitti.
Peşin yorumda bulunanların niyetleri zaten belli!..
Ama ne oldu?.. Erken öten horozun durumuna düştüler… Piyasalar bozulunca makineli tüfek gibi çalışanlar, birkaç gün içinde piyasaların normale dönmesiyle birden “tık nefes” oldular. Şimdi de politika faiziyle ilgili yorumlarını ağızlarında geveleyip duruyorlar…
***
TCMB Başkanı Murat Uysal’ın son Eylül toplantısında “önden yüklemeli” 3,5 puan faiz indirdiğini, faizlerin Temmuz ile birlikte iki oturumda 7,5 puan birden düşürmesinin piyasada ipleri gereceğini dillendiren ve bundan sonra 1 puan bile faiz düşürülemez diyen analistlerin, süren harekâtın içinde anlık fikir değiştirmeleri sizce tuhaf değil mi?
Hiç değilse yorumlar bir hafta, 15 gün sabit ayarda kalabilmeliydi… Yatırımcı getirilerinin korunabilmesi adına sağlam ve isabetli adımlar da atılabilmeliydi!
Öngörüşlülük, gelecek okuma, strateji geliştirme nerede kaldı?
Açıkçası yorumcular; netameli, ıkırcıklı, tekin olmayan, sıkıntılı gelişmelerin ardı ardına geldiği durumlarda kendi dalga boylarını ayarlamakta zorluk çekiyorlar ve yaptıkları analizlerle piyasadaki dalga boyunu derinleştirmekten başka iş yapmıyorlar, demek istiyorum!
Dolayısıyla dalga boyunun değeri bu gibi durumlarda anlaşılıyor… Daha doğrusu ortaya çıkan dalga boyu, yorumcunun da boyunun ölçüsünü alıyor…
“Boyun kadar konuş, dalga yapma!” diyerek olayı kapatayım da “setri avret” mesabesinde ayıplar ortaya dökülmesin!
Türkiye’nin CDS’leri 406’lardan 368’lere boşuna gerilemedi... TL varlıklarında yaşanan kayıpların tamamı 2 seansta izale edildi. Piyasaların fevkalade abarttıkları askerî harekât olayı sınırlı bir olumsuzluk oluştursa da sonunda iş çok daha iyi bir yere geldi.
Böylece Merkez Bankası’nın faiz indirme gücü “önden yüklemeli” döneminden daha da fazla arttı, diye sözü bağlayabilirim…
Bilmem anlatabildim mi?..