Biz evlerimizde koronavirüs aşısı beklerken
Tarımsal üretim koronavirüs (Covid -19) önlemlerine karşın tüm hızıyla devam etmek zorunda. Konunun gıda güvenliği boyutunu geçtiğimiz hafta gündeme getirmiştik. Bu hafta bambaşka ama çok önemli bir açıdan değerlendirmeye çalışacağız.
Mevsimlik gezici tarım işçileri ve çocuklar
Belki de bu salgın sırasında hiç aklımıza gelmeyen bir geniş bir kesimden söz ediyoruz.
Mevsimlik – gezici tarım işçiliği ücretli işçilik biçimlerinden biri. Bizler bu dönemde evimizde kalmaya çalışırken, onlar sürekli şehirlerarası göç etmek zorunda. Günlük kazanan, günlük yaşayan insanlarımız…
Mevsimlik gezici tarım işçilerine koronavirüs önlemleri ne yazık ki uğramadı bile.
Normal şartlarda bile asgari sayılamayacak koşullarda yaşamaya deyim yerindeyse mahkûm edilen bu kesim, temiz içme ve kullanma suyun sınırlı olduğu, kanalizasyon alt yapısının olmadığı, temizlikten çok uzak -uzun yıllardan beri konteyner evler söz verilmesine rağmen- çok küçük çadırlarda 5-10 kişi hayatını sürdürmek zorunda. İçlerinden biri hasta olursa diğerlerine bulaşmama olasılığı yok.
Yeterli beslenme ve sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanma ‘’şansları’’ son derede düşük.
Şanlıurfa’da, Adana’da, Mersin’de, Konya’da, Bursa’da, ülkemizin hemen her bölgesinde bu kötü şartlarda yaşamaya çalışan vatandaşlarımızın sadece koronavirüs enfeksiyonu değil tüm bulaşıcı hastalıklar için risk grubu oluşturduğunu söylemek için sanırız hekim olmaya gerek yok.
Görmüşsünüzdür; gezici tarım işçilerinin kaldığı çadırların çok büyük bir bölümü su kanallarının kenarlarına kurulur. Bu bölgelerde sıvı ve katı atıklarından meydan gelen çevre kirliliği en üst seviyededir. Bırakınız sağlık taramalarını çöplerinin toplandığını çok nadirdir.
Kalkınma Atölyesi’nin ‘’Mevsimlik Tarım Göçünden Etkilenen 6-14 Yaş Grubu Çocuklar İçin Temel Araştırma’’ başlıklı raporuna göre; biz evlerimizde koronavirüs aşısı beklerken mevsimlik tarım işçilerinin çocuklarının sadece 3’te 1’i düzenli aşı olabiliyor. Yüzde 10’u ise hiç aşı olmamış.
Nüfus kayıtlarının bulunduğu yerdeki aile hekimlerine bağlı olan bu çocuklarımız yılın 6 ayı başka illerde, aşı takiplerinin yapılması çok zor.
Aşağıdaki özetlenmiş satırlar, Kalkınma Atölyesi’nden bu yazınının da fikir babası olan Değerli İhsan İznebioğlu’na ait:
“Bu koşullar, Türk tarımı ve üretim süreci için risktir. Gezici tarım işçilerine yönelik kamunun bir sağlık programını ve izleme çalışmasını acilen hayata geçirmesi gerekir.
Aksi durumda tarımda üretim faaliyetleri olumsuz etkilenir ve kıtlıkla mücadele etmek zorunda kalırız. Bu durumu tarımla ilgili üreticiler, birlikler, meslek örgütleri, kamu, kurum kuruluşlarıyla hep birlikte daha çok konuşup, süreci birlikte yönetmeliyiz. Kamunun mobil sağlık hizmetlerini, hijyen kitlerini bu alana da yönlendirilmesi açısından farkındalık yaratmak çok önemli olacaktır.”
Rapor şöyle bitiyor:
“Politika üretirken unutulmaması gereken bir diğer husus ise çocuğun iş gücüne ailenin ihtiyaç duyması gerçeğidir. Çocuk iş gücü, ailelerin yoksullukla mücadele stratejisidir. Dolayısıyla çocuğa yönelik geliştirilecek her faaliyetin, planlanacak her çalışmanın, ailenin koşulları ve içerisinde bulunduğu yoksulluk durumu dikkate alınarak kurgulanması gerekmektedir. Özetle mevsimlik ve gezici tarım işçisi çocukların hem çocuk olmalarından kaynaklı ihtiyaçlarını, hem de yoksul bir ailenin mensubu olmalarından dolayı yaşadıkları sorunları dikkate alan bütüncül çalışmalara ihtiyaç vardır.”