Biz bize fazlasıyla yetecek güçteyiz
Türk milletinin en çok kullandığı sözlerdendir, "Biz bize yeteriz…" Her başımız sıkıştığında, her ihanete uğradığımızda, her felaketle karşılaştığımızda, her bir imtihanda "Biz bize yeteriz" deriz değil mi? Önce 'biz' kimiz?
Öncelikle karı kocayız. Çocuklarımızla biziz. Sonrasında ana, baba, amcalar, yeğenlerle büyük bir aile olarak biziz. Biz gerektiğinde bir şirket çalışanlarıyız… Bir okulun öğrencileriyiz… Velileriyiz.
Her zaman problemi çözmek, sıkıntıdan kurtulmak gerektiğinde ‘biz’i devreye sokarız. Çünkü ‘ben’in yetişmediği yere ‘biz’ yetişir.
Biz aynı zamanda sokakta dayak yediğimizde, mahalleyi korumamız gereğinde birlikte ‘biz’ oluruz. Bir dereyi veya ormanı, doğayı korumak için ‘biz’ oluruz. En önemlisi ülkemizi ve milletimizi korumak için ‘biz’ oluruz.
Biz gerektiğinde ailemizi, şirketimizi, mahallemizi ve ülkemizi korumak için bırakın paramızı, malımızı; canımızı ortaya koymaktan çekinmeyiz. Bin yıldır Anadolu topraklarında ‘biz’ olduğumuz için yaşıyoruz. ‘Biz’ olduğumuz için her saldırının, her savaşın, her zorluğun sonucunda burada yaşamaya devam ettik.
***
Şimdiki felaketimiz bir deprem değil ama, küresel bir salgın hastalık... Ancak bu bizim imtihanımız değil sadece. Dünyadaki 200 ülkenin de imtihanı. Herkes can derdinde. Kimsenin kimseye yardım edecek hali olmadığı gibi sınırları bile kapatmış durumda ülkeler.
Bu yüzden biz bize yetecek miyiz, diye düşünmeyin… Görevinizi yapın yeter! Gün sorumluluk ve yardımlaşma günü…
Ülkenin son iki yıldır kaynakları dışta ve içte çıkan ekonomik sıkıntılar sebebiyle ancak günlük ihtiyaçlarına cevap verebiliyordu. Şimdi salgın kayıplarını önlemek için işyerlerini, fabrikaları, atölyeleri kapattık. Seyahat edemiyoruz… Üretim azaldı, ihracat da aynı şekilde etkileniyor.
Ama çalışmayan işçiye, işe gidemeyen tezgahtara, gazeteye gidemeyen gazeteciye, lokantası, oteli kapanan garsona para lazım. Şirkette çalışan muhasebeciye, büroda çalışan avukata, inşaatta çalışan mühendise, dış ticaret şirketinde çalışan müdüre para lazım.
Evet işyeri sahipleri olarak maaşlarını ödemeye çalışıyoruz... Şirket sahipleri olarak kredi borçlarını ödemeye çabalıyoruz. Kiracılar olarak kiraları ödemeye uğraşıyoruz… Çalışanlar kredi kartlarını ödemeye gayret gösteriyor ama ticaret yok, üretim yok. Bu yüzden ilave para lazım.
İşte kenara koyduğumuz zor gün parası bugünler için lazım. Ev, araba bilumum şahsi ihtiyaçlar için biriktirdiğimiz para bugüne lazım. İşte hanımın bilezikleri bugün lazım...
***
Bu öyle bir salgın ki ne kadar süreceği belli değil. En iyi ihtimalle Mayıs’ta işe, çalışmaya, fabrikaya dönsek bile bunun maliyeti ekonomik bir savaşın maliyetidir. Hele birkaç ay daha sürerse üç beş devletten daha fazlası bu işe dayanamaz.
Yoksul ülkelerin bu işin sonunda tedarik zinciri kırılır, kimse borcunu ödemezse, cep telefonu şirketi de, kurye şirketi de, inşaat şirketi de, dış ticaret şirketi de batar ve bu batışlarla ödenmeyen krediler bankaları işlemez hale getirir. Ne borsa kalır, ne finans sistemi kalır. Evet, dünyanın yüzde 70’ini yoksullaştıran, yüzde 1’in yüzde 50 nüfusun zenginliğine sahip olduğu kapitalizmin sonu geldi, ama birden çökerse dünya ayakta kalamaz.
Bankalar batarsa bankadaki paran uçup gideceği için, bankayı ayakta tutmak, kredi kartı borcunu, kredi borcunu ödemek zorundasın. Bankayı da, bankaya borcu olan şirketi de ayakta tutmak mecburiyetindesin.
Şirketinde çalışan işçilerine, çalışanlarına şirket kapalı bile olsa maaş vermek ve kredi ile aldığın makinenin taksitlerini ödemek zorundasın.
Herkes gücünün de ötesinde “Biz bize yeteriz” kampanyasına canı gönülden dahil olmalı ve bu tarihî sorumluluğun gereğini bir kere daha yerine getirmeli.
Sağlıkla kalınız.