Dolar $
32.56
%0.04 0.01
Euro €
35.01
%0.53 0.18
Sterlin £
40.74
%0.23 0.09
Çeyrek Altın
3975.15
%0.44 17.07
SON DAKİKA
Son Yazıları

Bisiklet paylaşım ekonimisinde rekabet artıyor

01 Eyl 2020

Trafikle mücadele etmenin en önemli strtaejilerinden biri bisiklet kullanmak. Bisiklet kiralayarak dilediğiniz yere daha kolay ve bazende daha hızlı bir biçimde gidebiliyorsunuz.

Bisiklet kiralama konusu Türkiye’de fazla gündeme gelmedi, hatta hiç gündeme gelmedi. Biz toplum olarak biraz rahatımıza düşkün bir toplum olduğumuz için arabayı bırakıp bisiklete binmek hem angarya geliyor hem de arabayı bisikletten üstün görüyoruz. Oysa dünyanın pek çok yerinde durum farklı. Bisikleti günlük yaşamlarında kullananların sayısı oldukça fazla. Bisiklet kiralama bir sektör haline geldi. Sektör “Bisikler Paylaşım” olarak adlandırılıyor ve bunun bir de ekonomisi oluştu.

Bisiklet paylaşım ekonomisinde lider Çin

Bisiklet paylaşım ekonomisinde dünyada birinci sırada Çin yer alıyor. Ülkede dört yüzün üstünde bisiklet paylaşım programı var. ABD’de de bu konuya yatırım yapılmış. Bu alana en fazla önem veren kıtalar ise Asya ve Avrupa kıtası. Avrupa’da kuzey avrupa ülkelerinde bisiklet kültürü var, İtalya ve İspnanya gibi Akdeniz ülkelerinde de  ciddi yatırımlar var. Son yıllarda buna Almanya’da eklendi.Böylece dünyada bisiklet paylaşım ekonomisinde bir kıpırdanma meydana geldi. Bu sektörde lider Çin. Time dergisinin yaptığı açıklamaya göre, Çin’de bisiklet kiralayan şirketlerin ortalama 18 milyon bisikleti kiraladıklarını yazmış. Bunun için ödenmesi gereken bedel ise 1 Yuan. Bu alana yatırım yapan şirket sayısı da her geçen gün artıyor. 

Dünyanın en önemli iki bisiklet kiralama uygulaması

Çin’de bisiklet kiralamak isteyenler bunu akıllı telefonlarına indirdikleri uygulamalarla yapıyor. Nasıl ki Türkiye’de Bi Taksi adlı uygulama ile taksi bulunuyorsa, Çin’de “Mobike” ve “Ofo” adlı iki uygulama kullanılıyor.  

Mobike 2015 yılında kurulmuş bir şirket. Şirket Çin’de 250den fazla şehirde bisiklet kiralama hizmeti verirken dünyada da 18 ülkede aynı hizmeti sunuyor. Uygulama bu yönü ile dünyanın en büyük bisiklet paylaşım uygulaması olmayı başardı. Şirket yakaladığı başarı sonrasında Çinli yatırımcıların dikkatini çekti ve 2,7 milyar dolara bir Çinli internet grubu Meitiuan Dianping adlı gruba satıldı. Bir aplikasyon şirketinin 2,7 milyar dolar gibi bir rakama el değiştirmesi günümüzde dijital medyanın geleneksel medya karşısında ki değerinin nasıl da arttığını gösteriyor. Türkiye’de içinde televizyonlar, gazeteler, radyolar, haber portalları, gazete dağıtım şirketi ve aklınıza gelecek pek çok medya işletmesini içeren Doğan Gurubu, Demirören Grubuna 1 milyar dolara satılmıştı. Bir aplikasyon ise  bunun yaklaşık iki buçuk katı fiyata satılıyor.  Teknolojinin yarattığı ekonomik değeri anlatmak için tipik bir örnek Mobike.

Çin’in ikinci büyük bisiklet kiralama ya da ekonomideki adıyla bisiklet paylaşım uygulaması “Ofo”. Bu uygulama 2014 yılında Çin’de kurulmuş. 20 ülkede faaaliyette. Ünü Avustralya’ya kadar gitmiş. Uygulamanın 200 milyonu aşan kullanıcısı var. Bir günde ortalama 30 milyon adet işlem yapılıyor. Bu rakamlar çok büyük rakamlar. Hem bisiklet kiralamanın yarattığı ekonomik hacim adına hemde insanların hayatlarını kolaylaştırmak adına arabalardan ve hatta toplu taşıma araçlarından vazgeçerek günlük işlerini bisiklet ile yaparak hayatı lüks yaşamak yerine pratik yaşamak adına çok önemli. 

Türkiye’de örnek almalı

Bisiklet paylaşım ekonomisinin gelişmesi toplumların olduğu kadar devletlerin de konuya bakışına bağlı. Bunun bir alışkanlığa dönüşmesi için bisiklet yollarının yapılması, trafiğin bu taşıta göre ayarlanması, insanların motive edilerek bunun bir ihtiyaç olduğunun anlatılması lazım.  Bisiklet paylaşımı Türkiye’de de özellikle üç büyük şehirde ve İstanbul’da trafik sorununun azalatılması için önemli bir uyglama olabilir.  Bunu zikreden pek olmadı. Bunun için toplumsal bir kullanıcı refleksi yaratmak lazım. Bu refleksi ülkemizda yaratmak çok zor ama bence bu şimdilik zor. Çünkü yeni kuşaklar eski kuşaklardan daha farklı. Onların lüks tüketime bakışı ve hayatın pratiklerine dokunuşu çok farklı.Bugün Çin’de çok önemli bir noktada olan ve insanların günlük yaşamlarını kolaylaştıran bisiklet paylaşımı gelecekte Türkiye’de de uygulanabilir , bana sorarsanız da gelecek on beş yıl için önemli bir fırsat olabilir. Çünkü gerek yeni neslin hayata bakışı,  gerekse her yıl daha da büyüyen trafik sorunu bunu er yada geç gündeme getirecektir.

----------

Pandeminin ABD ve Çin’in sinema  endüstrilerine etkisi ne oldu? 

Covid-19 virüsünün yarattığı pandemi ile birlikte hemen hemen tüm toplu eğlence mekanı kapandı. Her ülke aldığı önlem paketleriyle beraber yavaş yavaş normale döndü. Vaka sayısı hala tüm dünyada var. Bazı ülkeler normale döndü, bazı ülkeler vaka sayısını azalttı, bazı ülkeler ise azalttıktan sonra kontrolü tekrar kaybetti. Bir küresel sağlık sorunu olan bu pandemi de bir yandan aşı çalışmalarında bir rekabet yaşanırken diğer yandan da normalleşme konusunda da gizli bir rekabet yaşanıyor. Normalleşme ile beraber ekonomimin de normalleşmesi söz konusu olduğu içinde aslında normalleşme en az pandeminin kendisi kadar önemli. Hatta bazen normalleşmenin yaratacağı ekonomik düzelme bazen insan sağlığının da önüne geçiyor.

Geçtiğimiz hafta Kuzey Amerika Sinema Hatları Birliğinden (Exchibitor Relations) Jeff Bock, "Çin'in gişe gelirinin yeniden yükselmesi dünyanın geri kalan ülkeleri için ileriye dönük olumlu bir işarettir. Ancak Çin sinemasındaki bu zafer Covid-19'a karşı mücadelede hep uyanık kalmaları sayesindedir. ABD'de sinema salonları Covid-19 öncesindeki normallik durumunun hala çok gerisindedir" şeklinde bir açıklama yaparak pandemi gündeminde ki ABD & Çin tartışmasında yeni bir cephe açtı.

ABD’de halk sinema salonlarına temkinli

Johns Hopkins Üniversitesinin verilerine göre 24 Ağustos günü ABD’de 38 bin yeni vaka varken Çinde sadece 40 yeni vaka açıklanmış. Hal böyle olunca sinema salonları da normalleşme düzeyine geçti.  Morning Consult tarafından Ağustos ortasında yapılan araştırmaya göre tüketicilerin yalnızca %17'si sinemaya gitmeye sıcak baktığını söylemiş. Bu durum ABD ‘nin sinema endüstrisi için ciddi bir handikap. Öte yandan ABD ‘de 5 bin 400 sinemadan yalnızca 700 civarı açılırken, Çin’de yer alan 10 bin 800 sinema salonundan 8 bin 900’u faaliyete geçmiş. ABD’de açılan sinema salonlarına yüzde 50 oranında bir kapasite ile çalışma izni verilmiş.

Sinema endüstrisi Covid-19 tehlikesinde

Doug Stone, "ABD'de vakalar düşmezse ve sosyal mesafe kuralları gevşetilemezse, bu, Ekim'de gösterime girecek 'Wonder Woman 1984' ve Kasım'da vizyona girmesi planlanan 'Black Widow' gibi filmlerin potansiyel gişe başarısı üzerinde ağır bir yük oluşturabilir" şeklinde bir açıklama yaparak kaygısını belirtirken,  Jeff Bock, "sinemamız iyileşme yolundaysa, toparlanmak için Çin'de gördüğümüzden çok daha uzun bir süre olacak. Çünkü Çin virüsü yok etti, biz ise virüsü halının altına süpürdük" diyerek ABD yönetiminin pandemi ile mücadelesini sert bir biçimde eleştirdi. Pandemi öylesine büyük bir ekonomik buhran yarattı ki hangi sektöre dokunsanız “bin ah” duyacaksınız. İş uzamaya da başladı. Geçici normalleşmeye girildi ama dünyada henüz vaka sayısı istenen normale düşmedi. Ekonomi yaralarını daha sarmadan ikinci dalga korkusu da başladı. Eğer sonbaharda bu ikinci dalga gelir veya birinci dalgada hedeflenen rakamlara ulaşılamazsa tüm dünyayı çok ciddi bir ekonomik buhran bekliyor. Şu an hemen hemen tüm sektörlerde her şey 2020 yılının son çeyreğine ertelendi, ama son çeyreğe yaklaştığımız bu günlerde olaylar pekte iyi gitmiyor. İş böyle devam ederse, tıpkı ABD’de Jeff Bock’un yaptığı gibi insanlar birbirlerini hatta kendi ülkelerinin salgınla olan başarısız mücadelesini konu alan eleştiri ve hatta kavgalara bile karışabilir. 

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları