Dolar $
32.57
%0.08 0.02
Euro €
34.99
%0.45 0.15
Sterlin £
40.74
%0.19 0.07
Çeyrek Altın
3958.54
%0.02 0.66
SON DAKİKA
Son Yazıları

Bir virüs hikâyesi: Yağmur yağarken şemsiye satmak

08 Þub 2020

Dünyada biyolojik ve psikolojik etki oluşturan tıp terminolojisindeki ismi ile "2019-nCov", kamuoyundaki ismi ile "Coranavirus" hastalığı dünya insanlarında büyük bir korku ve tehdit yarattı. Hastalığın yayılmasına mani olmak için gerek virüse sahip olan gerekse virüs taşıyıcı potansiyeli olan birçok insanın dezenfekte edildiğini, karantinaya alındığı görüyoruz.

Bütün bunlar bir tedbir ancak işin psikolojik boyutu daha büyük. Dünya toplumlarının çoğu virüs bulaşma korkusuyla gördükleri her çekik gözlüye “sosyal tecrit” uygulamakta. Aslında üzücü ama insanları da anlamak gerekiyor bir yerde. Konuyu tevhit etmek gerekirse dünya toplumları virüse karşı hem biyolojik hem de psikolojik olarak hazırlanmaları ve korunmaları, işin gerçek olan tarafı bu. 

Ancak odaklanmak istediğim konu, virüsle beraber ortaya çıkan “patent savaşları”. Yani virüse karşı ilaç geliştirmek için yapılan çalışmalar. Elbette ki bir hastalığa karşı ilaç geliştirmek dünya sağlığı için önemli bir olaydır. Fakat gelişmeleri iyi değerlendirebilirsek ve doğru okuyabilirsek girilen bu savaşın çatı noktasını “tehdit” ve “fırsat” kavramlarının oluşturduğunu göreceğiz. 

Virüs, dünya sağlığı için bir tehdit. Diğer yandan ise virüs, dünyanın yeni kahramanı olmak içinse bir fırsat. İşte bu yüzden farklı ülkelerden onlarca bilim insanı ve sağlık kuruluşları yeni ilaç bulmayı bir fırsat olarak değerlendiriyor. 

İlacı bulan hem itibar ve prestij, hem parasal getiri, hem de ilk olmanın getireceği sinerjiye sahip olacağından kuruluşlar ve bilim insanları yoğun mesai harcamaktadırlar. Dünya sağlığı için önem arz eden bu konuda başarıya ulaşacak olan tarafın kazanımı çok güçlü olacaktır. Buluş yapma isteğinin görünen yüzünde insan sağlığı, görünmeyen yüzünde ise “güçlü marka değeri” oluşturma var.

Fırsat oluşturan buluş sadece ilaç değil. İlaç ana ürün. Yan ürünler ise çoktan üretildi ve dünya pazarına sunuldu. Özellikle Çin merkezli e-ticaret sitelerine bakıldığında virüsten korunmak için geliştirilen ürünlerin ana sayfada yer aldığını, Çin’de ve yakın ülkelerdeki iletişim araçlarıyla ürünlerin tutundurulmasının yapıldığını, boy boy reklamları rahatlıkla görebiliriz. 

Çin yetkilileri, virüs için geliştirilen maske, koruyucu kıyafet, ürünlerde kullanılan sodyum hipoklorit, doğal koruyucu olan sebze, meyve ve et ürünleri, tahıllar, yağlar ve bu ürünlerin ham maddelerinin fiyatlarında artış olmayacağını açıkladı. (Ham maddesi petrol olanlar için aynı güvenceyi veremediler.)

Bir diğer nokta ise; pazarlama faaliyetlerindeki ilk ve en temel ilke olan hedef kitle ve ona uygun ürün geliştirme burada da etkin. Öyle ki, virüs için üretilen 3M ve N95 maskelerinin tasarımında kullanılan renklerin çeşitliliği, kişiye özel üretilmesi, sevilen karton karakterlerin olduğunu da görüyoruz.

Adına oportünizm (fırsatçılık) mı dersiniz, krizden yararlanma mı derseniz, insanların ihtiyaçlarını gidermek mi dersiniz, yoksa komple teorileri üretip bütün bunlar bir oyun mu dersiniz bilemiyorum. Yaşanan durumlar bunlar, adının ne olduğuna siz karar verin.  

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları