Bayram şekerleri!
Bugün Ramazan Bayramı… Mübarek bayramın birinci günü… Dargınlıkların, küskünlüklerin, dert ve tasaların bir kenara konup sevinçlerin paylaşılıp çoğaldığı, sorunların, mes'elelerin paylaşılıp azaldığı günlerin ilkindeyiz. Yarın ve Perşembe günü de bu mutluluk günleri devam edecek.
Kutlu gün Cuma ile birlikte haftayı tamamlayacağız. Öncelikle tüm İslâm âleminin ve yüce milletimizin bayramı kutlu olsun. Rabbim ağız tadıyla, gönül hoşluğu ile birlik ve beraberlik içinde bizlere nice nice bayramlara ulaşmayı nasip eylesin.
İşimiz ekonomi… Haberler dün bayram müjdesi, hatta bayram şekeri gibi geldi. İhracatımız Cumhuriyet tarihi rekorunu kırarken enflasyon da hatırı sayılır şekilde bir önceki aya göre geriledi. Bu iki güzel haberin yanında üçüncü olarak benzinde 9 kuruş, otogazda 12 kuruşluk indirim yapıldı.
İki haber ise biraz moralleri bozdu...
İlki, büyümenin öncü göstergelerinden imalat sanayindeki gerileme can sıktı. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Türkiye ve İstanbul İmalat PMI Satın Alma Yöneticileri Endeksi Mayıs ayında 45,3 seviyesine indi. Endeks Nisan’da 46,8 olarak gerçekleşmişti. İmalat sanayinde eşik değer 50 olarak biliniyor.
İkinci üzücü haber ise güven endeksi oldu. Bloomberg HT Tüketici Güven Endeksi yüzde 12,30 düşerek 59,28’e, Tüketici Beklenti Endeksi yüzde 14,10 düşüşle 65,97’ye, Tüketim Eğilimi Endeksi de yüzde 17,03 gerilemeyle 49,26 değerine indi.
…
Daha da artsın diye sevinçleri, mutlulukları paylaşacağız. İhracattaki rekorlarımızı, enflasyondaki gerilemeyi noksansız anlatacağız. Halkımızın güvenini artırma noktasında iyiliklerimizden hep bahsedip moral, enerji ve sinerji oluşturacağız elbette.
Ancak yaşadığımız olumsuzlukları da gizlemeyiz. Üstünü örtemeyiz. Çünkü sürdürülebilirliğin birinci şartı; menfilikleri görmek, gereken tedbirleri alıp engelleri kaldırarak yola devam etmek. Zirâ sevinçlerin sürmesi, devamlılığı olumsuzlukların göz ardı edilmemesine bağlı.
Sevindiğimiz bayram şekeri niteliğindeki haberin ilki Mayıs ayı enflasyonu. Araştırma sayfası ile köşe yazımda dün enflasyon ve kur ile ilgili geniş bir geri plan vermiştim. Bugün de gerçekleşmeleri dile getirmeye çalışacağım.
Mayıs ayı enflasyonunu daha iyi anlamak için önce Nisan’a bakmak gerekir.
Nisan enflasyonu açıklanmadan, piyasada tüketici fiyatlardaki aylık artışının yüzde 2-3 bandında geleceğine dâir genel bir kanaat hakimdi. Bu arada 18 Nisan tarihi itibariyle Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkanlığı’na Mehmet Aktaş’ın yerine Yinal Yağan’ın vekaleten tayin edildiğini hatırlatayım. Kendisini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Yaş sebze ve meyve fiyatlarının zirvelerde dolaştığı Nisan ayı enflasyonuna devam edersek… Sonuçlar açıklandı. Enflasyon piyasa beklentisinin çok altında aylık bazda yüzde 1,69, Aralık ayına göre yüzde 4, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 19,50, on iki aylık ortalamaya göre yüzde 19,39 şeklinde gerçekleşti.
Aynı ay İstanbul Ticaret Odası (İTO) endeksindeki enflasyonuna nazar ettiğimizde ise aylık oranın yüzde 2,81 olduğu tespitini görünce, “Türkiye geneli yüzde 1,69 nerede, İstanbul’daki yüzde 2,81 nerede? Yoksa İstanbul giderek yaşanmaz bir şehir haline mi geliyor” diye sormaktan kendimizi alamadık. Maamafih, nereden baksanız arada aylık 1 puandan fazla fark var!
…
Mayıs ayı enflasyonunu analiz etmek için yine İTO’nun enflasyon endeksinden yola çıkıyoruz. İstanbul’da perakende fiyatların aylık bazda yüzde 1,02 gerçekleştiğini gözlemliyoruz. Türkiye enflasyonuna yönelik piyasa beklenti anketlerinin ortalaması aylık yüzde 1,25, yıllık yüzde 19,1.
Mayıs’ta dövizdeki derin dalgalarla bir yukarı, bir aşağı gitmediğini bilmeyen yok. Böyle dalgası yüksek bir ayda beklentileri bile azımsarken karşımızda aylık yüzde 0,95 ve yıllık bazda yüzde 18,71 enflasyon oranını görünce şaşırmadık değil. Ayrıca yine üretici fiyatlarının aylık yüzde 2,67, yıllık yüzde 28,71 artmasına karşılık çekirdek enflasyonun yüzde 16,30’dan yüzde 15,87’ye gerilemesi de ilginç. Diğer taraftan enflasyonun omurgası gıda fiyatlarının yüzde 28,44 arttığı ayda Mayıs rakamlarının aşağı yönlü ivme kaybetmesi düşündürücü olsa gerek! Bir ayrıntı daha vereyim… Türkiye'de Mayıs ayında yıllık bazda tüketici fiyatlarının en fazla arttığı bölge, yüzde 23,01 ile Şanlıurfa ve Diyarbakır, en düşük fiyat artışı ise yüzde 15,06 ile Ankara’da kaydedildi.
Yaş sebze ve meyvede fiyatların azdığı Nisan ayı ile döviz kurunda volatilitenin yüksek seyrettiği Mayıs ayında enflasyonun, beklentilerin oldukça altında gelmesi hakikaten sürpriz oldu. Demek ki TÜİK’te yeni yönetimle birlikte enflasyonu hesaplamada daha reel veriler kullanılıyor ve ülke faiz zararlısından da korunmak için enflasyon gerçek veya gerçeğe yakın tespit edilmeye çalışılıyor.
Tabii, taze sebze ve meyvedeki yüzde 15’lik aylık gerileme enflasyonun düşüşünde etken olabilir. Zannediyorum, Merkez Bankası’ndan önümüzdeki günlerde gelecek Mayıs enflasyon değerlendirmesi konuya daha iyi açıklık getirecek.
Bizim buradan şu anda çıkarımımız ve anlamak istediğimiz sadece bunlar!