Dolar $
32.56
%0.08 0.02
Euro €
34.66
%-0.22 -0.07
Sterlin £
40.67
%0.27 0.11
Çeyrek Altın
4067.32
%0 0
SON DAKİKA
Son Yazıları

Batı ile Doğu'nun AŞI kavgasında son durum

19 Oca 2021

İnsanlar bir yandan hayatlarını tehdit eden çok önemli bir virüsle mücadele ederken, bir yandan da "yok aşı iyi, bu aşı kötü" kavgasına girdi. Batı ile Doğu arasında yaşanan "hangi aşı daha iyi" tartışması çok garip bir boyuta vardı.

İş öylesine saçma bir yere geldi ki insanlar bir bütün olup bu virüse ortak bir paydada mücadele etmek yerine aşı kavgasına başladı. Şu an aşı konusunda dünya ikiye ayrılmış durumda. Batı ve Doğu iki ayrı aşıyı destekliyor ve kullanıyor. Ülkeler kendi aralarında aşı konusunu bir ranta çevirmiş durumda. Böyle bir ortamda girdik 2021 yılına. Eskiden aşı çıksın diye dua ederdik şimdi ise “hangi aşı iyi” kavgalarını ortasında kaldık. Batı Almanların aşısını kullanıyor, Türkiye ise Çin aşısını. Türkiye’de bu konuda çok ciddi polemikler ve kavgalar yaşanıyor. Bu konuda kavga etmek yerine bilimsel bir yaklaşımla tüm dünya bir olsa ve bizi bir an önce kurtaracak bir aşı üzerinde çalışsa çok güzel olacak ama serbest piyasa ekonomisi her şeyin rantını yarattığı için artık sağlık ekonomisinin rantının durması hayal bile değil.

Pfizer aşısı ile ilgili şok iddialar

İşte tam bu sırada bu kavgalar yaşanırken Global Times çok ilginç bir konuyu gündeme getirdi. Global Times batı dünyasının aşılarla ilgili bilgileri gizleyerek ve çarpıtarak duyurduğunu iddia etti. 14 Ocak’ta Norveç’te Pfizer aşısı olan 23 yaşlı kişinin hayatını kaybetti. Yerel ilaç denetim kurumu tarafından yapılan değerlendirme sonucu, bunlardan 13’ünün ölüm nedeninin aşının yan etkileriyle ilgili olduğu belirtildi. Norveç'te sadece 25 bin kişi Pfizer aşısı oldu ve buna göre 23 ölüm yaşandı. Almanya’da da 10 kişinin Pfizer aşısını aldıktan sonra hayatını kaybettiğine dair bir haberler çıktı. Fransa’da da bu aşıyı yaptıranlardan bir kişi öldü. İsrail Kamu Yayın Kurumu’nun 1 Ocak'ta bildirdiğine göre 4 kişi Pfizer aşısını aldıktan birkaç gün içinde hayatını kaybetti, bunlardan 75 yaşındaki bir kişi aşılanmasından birkaç saat sonra öldü. New York Times’ta 9 Ocak'ta yer alan bir haberde, Floridalı doktor Gregory'nin geçen yıl 18 Aralık'ta Pfizer aşısını aldıktan üç gün sonra uzuvlarında lekelerin ortaya çıktığı aşılandıktan 16 gün sonra öldüğü bildirildi. Global Times, hayatını kaydeden kişiler hakkında, Norveç ve Almanya gibi ülkelerdeki ilgili kurumların, ölenlerin hepsinin daha önce belli hastalığa yakalamış olan yaşlılar olduğunu açıklamasına soru işareti ile baktı. 

Ruslardan “tehlike” sinyali

Rusya'daki Ulusal Epidemiyoloji ve Ulusal Mikrobiyoloji Araştırma Merkezi direktörü Alexander Gintsburg, bu bilgi kirliliğinin utanç verici bir olay olduğunu söyledi. Gintsburg  “mRNA aşılarının güvenliği henüz tam olarak çözülmedi. Büyük miktarda yabancı mRNA insan hücrelerine girdiğinde, bağışıklık sistemi bunu bir tehlike olarak görür. 25 bin kişilik aşılama miktarı için 23 kişinin ölümü, ölüm oranın %0,1'e eşit olduğu anlamına gelir, bu tehlikeli bir göstergedir” açıklamasını yaparak konuyu tartışmaya açtı.

Ölümle aşı arasındaki ilgi henüz belirsiz

Çinli tıp uzmanlar ise  Global Times gazetesine yaptığı açıklamada  Batı medyasında bununla ilgili çok az haber ve araştırma raporu olmasından ötürü, söz konusu ölümlerin aşı ile ne kadar ilgili olduğuna karar vermenin şu anda zor olduğunu ifade ettiler. Ancak Çinli uzmanlar, bir aşı için, etkinlik oranının aşılama için referans veren tek gösterge olmadığını, aşının güvenliği ve olası yan etkilerinin daha çok dikkate değer olduğu konusunun altını çizdiler.

Özetle Batı ile Doğu arasında ciddi bir aşı kavgası var. Dünyada en çok kullanılan aşı Almanların aşısı. Batı medyası bir yandan da bu Çin aşısına yönelik olumsuz eleştirilerde bulunuyor. Bunlar bilimsel eleştiri mi yoksa rantsal amaçlarla yapılan eleştiriler mi bilemeyiz, ama bilim adına yakışan bir şey değil. Dünyanın II Dünya savaşından sonra nerdeyse en büyük felaketi olan Covid-19 Pandemisinden kurtulmak yerine aşı kavgalarının yaşanması insanlığın pandemiden gerekli dersi çıkartmadığının açık göstergesi.

Tüm sağlık giderleri devletten

Batıda bu kavgalar yaşanırken Çin’de Covid-19 ‘a yakalanan hastalar için yapılan sağlık harcamaları 247,5 milyon doları bulmuş. Ulusal Sağlık Güvenliği Dairesi Yöneticisi Hu Jinglin, “sağlık sigortasının kapsamına Covid-19 tedavisinde kullanılan tıbbi malzemeler ve ilaçlar da dahil edildiğinde, nükleik asit testlerinin maliyeti yüzde 70, antikor testlerinin fiyatı da yüzde 40 oranlarında düşmüş oluyor” dedi.

Covid-19 salgınına karşı aşılama programını geçtiğimiz aralık ayının 15’inde başlatmış olan Çin sağlık politikası yetkilileri, herkes için ücretsiz sağlık vaadinde bulundu. Bununla ilgili giderler sağlık sigortası fonlarından ve hükümet bütçesinden karşılanacak. İstatistikler, 2020 yılında Çin'de 1,36 milyar kişinin temel sağlık sigortası yaptırdığını gösteriyor. Bu sosyal devlet olmanın en önemli ve güzel göstergelerinden biri. Dünyanın en kalabalık ülkesi sosyal devlet olmayı başarıyorsa bizim de bunu başarmamız lazım.

CoronaVac Malezya’da

CoronaVac aşısıyla adını dünyaya duyuran Sinovac ile Malezya’nın kamu ilaç kurumu Pharmaniaga arasında Covid-19 aşısı iş birliği sözleşmesi imzalandı. Sözleşmeye göre, Sinovac Malezya’ya aşamalı olarak 14 milyon tam işlenmemiş Covid-19 aşısı sağlayacak ve Pharmaniaga’yla Malezya'da aşının nihai üretimini tamamlamak için iş birliği yapacak.

Malezya Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Bakanı Khairy Jamaluddin, online yapılan imza töreninin ardından düzenlenen basın toplantısında, bu iş birliğinin Malezya hükümetinin yeterli Covid-19 aşısı temin etmesine ve Malezya’nın aşı araştırma ve üretme kabiliyetini yükseltmesine yardımcı olacağını belirtti.

Malezya hükümetinin Sinovac tarafından geliştirilen aşının klinik deneylerinin verilerinden memnun olduğuna dikkat çeken Jamaluddin, kısa süre sonra Sinovac ve Pharmaniaga’yla aşı alımı sözleşmesi imzalayacaklarını ve Malezya’nın ilaç denetim kurumunun aşının kullanımını bir an önce onaylayacağını umduğunu söyledi. Covid-19 salgını Malezya’da ciddiyetini koruyor. Başbakan Perdana Menteri dün yaptığı açıklamada, Malezya Kralı Sultan Abdullah’ın ülke çapında acil durum kararını onayladığını kaydetti.

TikTok Trump’tan nasıl İNTİKAM aldı?

Trump yönetimi TikTok’un ABD’li bir firmaya satılması aksi halde yasaklanmasına yönelik çalışmaları Trump’ın seçimleri kaybetmesinden sonra durdu. TikTok ile Trump arasındaki savaş öylesine büyümüştü ki yargıya kadar varmıştı. TikTok Trump yönetiminin bir çok kararına karşı yasal yola başvurmuş ve yürütmeyi durdurma kararları almıştı.

Büyük bir ihtimalle TikTok ABD’de faaliyetlerine devam edecek. Trump, TikTok için büyük bir tehlike idi.

Bu tartışmalar yaşanırken TikTok’tan da çok ilginç bir hamle geldi. Kongre binasının işgali sürecinde TikTok Trump’ın konuşmalarının iletimini yasakladı. 

Aslında aralarındaki tartışma nedeniyle Trump’ın TikTok hesabı yoktu. Ama Trump’ın  işgalcileri teşvik eden konuşmaları TikTok’ta yer alıyordu. Şirket bunları ve seçimin hileli olduğunu öne süren konuşmaları engelleme kararı alarak bu konuşmaların hepsini sildi. Yapılan açıklamalarda kararın yanlış bilgilendirmeyi engelleme politikaları doğrultusunda alındığı belirten TikTok böylece Trump’tan da intikamını almış oldu. 

İnsansız otomobile konuşan karayolu geliyor

Huawei Grubu, sürücüsüz ulaşım araçlarıyla iletişim kurma yeteneğine sahip bir akıllı karayolu üzerinde çalıştığını açıkladı. Bu çalışma ile beraber ülkede, daha akıcı ve daha güvenli bir trafik düzeni elde edilmiş olacak. Yeni karayolu ile ilgili testler, Jiangsu eyaletindeki bir bölgede sürücüsüz araçlara ayrılan bir karayolu üzerinde yapılıyor. Bu testler için kullanılan dört kilometrelik akıllı karayolu bölümü ise Huawei tarafından tasarlanmış. 

Adı Smart Roads

Bloomberg’de yer alan habere göre, araçların trafiğe ilişkin bilgileri, karayoluna dahil edilmiş (veya karayoluna entegre edilmiş) alıcılar, kameralar, radarlar ve diğer ekipmanlar, ışıklar ve sinyalizasyon işaretleri aracılığıyla alacağını açıklıyor. Smart Roads (akıllı karayolları) projesi Çin’de ulusal düzeyde destek görüyor ve karayollarında güvenliğin artırılmasını ve trafiğin daha akıcı hale getirilmesini hedefliyor. Huawei’nin amacı sürücüsüz araçları, sürücüleri ve yayaları trafik, hava koşulları ve potansiyel tehlikeler konusunda gerçek zamanlı bilgilendirmek. Bu strateji sonucunda Çin’de 2025 yılına değin satılacak arabaların yüzde 50’ye yakınının belirli ölçüde kontrol otomatizasyonuyla donanmış olacak.

BMW ve Audi’ye Çin’den piyango

Alman otomotiv endüstrisi Çin’de yakaladığı satışlarla çok ciddi bir zarardan kurtuldu. 2020 yılında iki büyük otomobil markası olan BMW ve Audi’nin satışları sadece Uzakdoğu’da pozitif bir eğim sergilerken Avrupa ve ABD’de düşüş gösterdi.  

 

BMW Grubu 2020 yılında motosiklet, mini ve Rolls Royce dahil olmak üzere tüm dünyada, 2019 yılına göre yüzde 8,4 oranında düşüş yaşayarak toplamda 2,3 milyon araç sattı. Çin’de ise bunun tersine, bir yıl öncesine göre rekor bir satış yakaladı ve otomobil satışlarında yüzde 7’den fazla artış yakaladı.

ABD ve Avrupa’daki satışlarda düşüş var

 

Avrupa’da ki satış oranları 16 oranında düşerek 912 bin 6 yüz araçta kalmış. Almanya’da yüzde 13’lük düşüş yaşanarak 287 bin otomobil satılabilmiş, ABD’de Avrupa’da olduğundan daha da düşükmüş. ABD’de otomobil satışları 2019 yılına göre 2020 yılında yüzde 18 düşüş yaşamış.

 

Durum Audi için de benze. Bir tarafta Çin piyasası satış rekoru sağlamış, öte tarafta ise Avrupa ve ABD piyasaları pandemi krizi yüzünden çöküş yaşamış. Audi’nin satışları, 2020 yılı genelinde yüzde 8 gerilemiş. Audi’nin Çin’de ise bir önceki yıla göre satışları yüzde 5,4 kadar artmış. 

 

ABD’ye 2020 yılında bir önceki yıla göre yüzde 16,7 oranında daha az sevkiyat yapılmış. Avrupa’da ise satışlar yüzde 19,5 oranında düşmüş. 2020 yılında Audi, kendi ülkesinde BMW’den daha da kötü bir sonuç elde ederek, yüzde 21 gerilemiş. 

DSÖ’den Çin açıklaması

Dünyada ve Türkiye’de tartışma konusu olan ve kafaları karıştıran bir diğer konu da Dünya Sağklık Örgütü ile Çin arasındaki ilişki. Kimi kaynaklar DSÖ’nün Çin ile olan işbirliğinden memnun olmadığını iddia ediyor, kimisi ise böyle bir sıkıntının olmadığını iddia ediyor. Olaya farklı bir pencereden bakmak adına Çin Uluslararası kaynaklı bir bilgiyi paylaşmak istiyorum.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Sekreteri Tedros Adhanom Ghebreyesus, Çin’le Covid-19 virüsünün kaynağına ve aşısına ilişkin araştırmalar hakkında iş birliği yapmaktan memnuniyet duyduğunu belirtti. Ghebreyesus düzenlediği basın toplantısında, Avustralya, Danimarka, Almanya, Kenya, Japonya, Hollanda, Katar, Rusya, Sudan, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri ve Vietnam gibi ülkelerin uzmanlarından oluşan bir DSÖ uzman ekibinin Çin’e doğru yola çıktığını vurgulayarak, uzmanların Çinli meslektaşlarıyla beraber Covid-19 virüsünün kaynağına ilişkin araştırmalar yapacaklarını söyledi.

  

Ghebreyesus, güvenli ve etkili Covid-19 aşısının icat edilmesi ve küresel boyutta adil bir şekilde dağıtılması süreçlerinin hızlanabilmesini umduğunu dile getirdi. Bütün ülkelere yeni tip koronavirüsün gen dizilimini çözme ve ilgili verileri paylaşma çağrısında bulunan Ghebreyesus, bu çalışmaların mutasyonlu virüsler hakkındaki araştırmalara yardımcı olacağını da söyledi.

Sinovac ve Sinopharm ile de çalışmalar yürütülüyor

Ghebreyesus yaptığı değerlendiremede “DSÖ’den bir ekip Çin’de Sinovac ve Sinopharm şirketleriyle iş birliği halinde çalışmalarını yürütüyor. Bu şirketlerin uluslararası kaliteli üretim standartlarına uygunluğu da değerlendiriliyor. Değerlendirme sonuçları, DSÖ’nün bu şirketler tarafından üretilen aşıları acil kullanım listesine dahil etmesi için önemli. Bu çalışmalarda ilerlemeler kaydedildiğini görmekten memnuniyet duyuyoruz.  Bütün ülkeler, DSÖ'nün çağrısında başlatılan COVAX planına verdikleri taahhütlerini önümüzdeki hafta yerine getirmeliler ve gelecek 100 gün içinde ülkelerindeki sağlık çalışanları ile yüksek riski bulunan kişilere aşılama yapmalılar” dedi.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları