Çünkü Türkiye, “önce millet” diyen ve hayata gerçekçi bakan bir kamu yönetimine sahip…

Bakan Albayrak, hızlı karar alınması gereken böyle netameli dönemlerde dahi bütçeyi, kamudaki harcamaları düşünmüyor… “İstihdam, istihdam, istihdam” diyor…

Sektörleri, işyerlerini, KOBİ’leri korumak için kafa patlatıyor.

Hatırlatayım… Çalışma Bakanlığı da yeni bir paket hazırlığında…

***

Diğer taraftan dünyanın önemli iş grupları daha şimdiden Türkiye’de yatırım yapmaya karar vermişse CDS’ler 600’lerin üzerine çıksa da buna kimse mani olamaz.

Swaplar yapılacak… Büyük gruplar Türkiye’ye gelecek… Yatırımlar ardı ardına akacak…

CDS’ler “paşa paşa” 200’lerin altına inecek!..

Bakın kamu, sektörlere yönelik ilk hayat fişeğini çaktı…

Albayrak, Emlak Konut’un son kampanyasına 2 gün içinde rekor talep geldiğini, sayının şimdiden 15 binleri geçtiğini söylüyor.

Kamu, sadece inşaat değil diğer sektörleri de hareketlenme konusunda yeni yeni tedbirlere çok sıcak. Hükümet yurt içinden başlayıp yurt dışı dahil genele yayılacak büyük bir dalga ile ekonomide çarkları dönebildiği en üst hıza ulaştırma gayretinde.

Büyük bir ihtimalle ekonomide artan ivme paralelinde Yeni Ekonomi Programı’nda (YEP) müspet yönlü revizeler de gündeme gelecek.  

Haydi hayırlısı, diyelim…

***

Sözü getireceğim yer bankalar…

Hakikaten esef duyuyorum!

Özellikle özel bankalar ekonominin atağa kalkmasında ayak sürüyor… Sağlam yapılarına rağmen Bumerang felsefesiyle temkin yumağı içinde sıktıkçı sıkıyorlar…

Aslında endişelenecek bir durum da yok!

Zira, bankacılık sektörü bu yıl Mart ayındaki 664 milyon liralık net kârın ardından kârlılıkta sınır tanımamış… 2020 Nisan’ında banka net kârları bir önceki aya göre tam 4,8 kat artışla 3,9 milyar liraya ulaşmış… Öz sermaye kârlılık oranı yüzde 9,16’a, oniki aylık kümülatifte ise bu oran yüzde 11,2’ye çıkmış…

Bankalar öyle öfleyip, pöflemesin!

Risk maliyetleri kârlılıkları sınırlandırsa da ortada iki ay içinde 5 kata yakın bir kârlılık var…

Kamu bankaları öncülüğünde yüksek kredi büyümesi gelecek ay ve çeyreklerde kârlıkları daha da artıracak. Hatta ikinci çeyrekte beklenen ekonomi daralmasında dahi bankalar kâr yazacaklar.

***

Pandemi sürecinde yüksek kârlılığa ulaşan bankacılık sektörünün 2020’nin üçüncü çeyreğinden başlayarak 2021’e güçlü bir toparlanma ile girmeyeceğini kimse söyleyemez.

Bankaların risk maliyeti ve varlık kalitesi makro büyüme ve kur dinamikleriyle daha da dirençli hale geleceğini düşünüyorum.

“Bu kadar kesin nasıl yazıyorsun” diye söylenenler olacak tabii…

Herkesin bildiği hassas noktaları biraz daha irdeleyerek ilerleyeyim…

Sektörde Türk Lirası’ndaki yüksek kredi büyümesine rağmen güçlü sermayeler ortaya çıkacak. Biliyorsunuz, uluslararası alanda normal sermaye yeterlilik rasyosu (SYR) yüzde 8. Ama bizim bankalarımızda  bu oran iki kattan fazla…

Şöyle ki pandemi sürecinde SYR ve ana SYR 75 ve 52 baz puan artarak sırasıyla yüzde 18,7 ve yüzde 14,3’e çıkmışsa dünyada birçok bankanın yerle bir olduğu 2020 yılında bankalarımız “Öldük, bittik” nasıl diyebiliyor, şaşıyorum!

Malumunuz sektör 2019 yılında 49,7 milyar lira net kâr elde ederken aktif büyüklüğü yüzde 16 artışla 4,5 milyar liraya ulaşmıştı… Dolayısıyla bankalar 2019’da elde ettikleri yaklaşık 50 milyar liralık kârı da bu yıla sermaye olarak kasalarına aktardı.

Maamafih bankalara “Nedir bu gerginlik, nedir bu tedirginlik, nedir bu karamsarlık?” diye sormayı dahi zevaitten görüyorum!