Banka kârlılıkları ne kadar sürdürülebilir?
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü münasebetiyle ekonomideki akışa 1 günlük ara verirken yorum bazında biraz soluklanmak yerine haftanın son 2 gününe sonuna bakmak herhalde günün en güzel yapılacak eylemi. Ancak banka kârlarını da geçmeden olmaz.
Piyasaları en fazla etkileyen emtia fiyatlarındaki dalgalanma. Özellikle petrolde siyasi risklere de bağlı olarak petrol fiyatlarının Brent’te 70 doların altına inememesi, ekonomisi petrol ithalatına dayalı ülkeleri en fazla düşündüren konu.
Nitekim gelecek dönemde uluslararası alanda ham petrol ve diğer emtia fiyatları üzerinde arz yönlü etkilere bağlı yukarı yönlü riskler bulunduğuna dair Merkez Bankası (TCMB) da dikkat çekti.
Burayı es geçmeden ve tedbirlerini ileri sürece bırakmadan temkinli olmakta fayda var. Malûmunuz 25 Nisan Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısından çıkan özetleri hepimiz okuduk. Merkez Bankası’nın uyarılarına kulak vermekte fayda var.
Lagarde’a inanasım gelmiyor
En büyük ticarî partnerimiz Avrupa Birliği (AB) başta küresel ekonomide ciddi bir ivme düşüklüğü gözleniyor. Brexit ve diğer siyasi dalgalanmalar kıta Avrupa’sında giderek kesif bir hal alıyor. Politik belirsizliklerin artarak sürdüğü Avrupa’nın yanı sıra ABD ve Çin arasındaki korumacılığa ve uluslararası ticareti engellemeye yönelik ataklar, operasyon ve eylemlerin nerede biteceğini tam anlamıyla kestirebilen yok gibi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Christine Lagarde’ın “Aralarındaki ticaret anlaşmazlıklarını bitirip bir uzlaşmaya varacaklar” söylemiyle ABD/Çin çekişmesinde biraz iyimserliğe kapılsam da pek inanasım gelmedi. Ekonomide dünya birinciliğine yürüyen Çin’e ABD mutlaka bir tökez koyacak ve koltukta tek başına oturmak için her türlü yolu deneyecek, diyorum. Hatta ABD, kendi piyasalarını dahi gözden çıkarıp Çin’in ve Çin’e destek veren ülkelerin üzerine tüm gücüyle gideceği kanaatindeyim. Küresel ekonomi politikaları üzerindeki belirsizliğin artmasına ve finansal piyasalardaki kırılganlıklara rağmen ABD ve Çin arasında ticarî anlaşmazlıkların sürmeyeceği ve jeopolitik sorunların gündemleri işgal etmeyeceğini kimse söyleyemez.
Enflasyona dair riskler sürüyor
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın ikinci Enflasyon Raporu’nun sunumunda sarf ettiği enerjiyi atom reaktörüne aktarsak inanın trafolar patlardı. Çetinkaya’nın 2019 ve 2020 yılına dair enflasyon tahminlerini değiştirmemesi normal, hatta normalin ötesinde. Ne yapacaktı ki? Enflasyonu biraz daha yukarı çekip piyasaya kazan mı kuracaktı? İyi etti de tahminlerini değiştirmedi. Ama bu söyleminin arkasından enflasyon görünümüne ilişkin risklerin devam ettiğini vurgulaması tabiî ki bir denge söylemi. Merkez Bankası’nın 2019 yılsonu TÜFE tahmini yüzde 14,6. Gıda enflasyonu yüzde 16… Tahminlerde değişiklik yok… Tutar mı? İnşallah diyelim, dua niyetine olsun!
Söz konusu TCMB sunumunda sadece petrol fiyatlarında ortalamayı 63 dolardan 67 doların üzerine çıkarması aslında piyasacıları fazla konuşturmaması adına sağlam atılmış bir adım olarak görülmeli. Zirâ Venezuela’da olaylar yatışmadı… İran gerginliği azarak sürüyor… Ortadoğu’da kimin eli, kimin cebinde belli değil… Afrika’da gelişmişlerin baskısı had safhaya ulaşmış… Petrol rezervlerini dalgalandıran, kuyuları bir açıp, bir kapatan ABD’nin; bir de oynadığı sinsi oyunlar dünyayı kasıp kavururken risklerin süreceğini bilmemiz gerekir.
Sıkı duruş olmadan işler yürümez
Her neyse Başkan Çetinkaya’nın petrol üzerinden direkt konuşmasa da bu minval üzeri mesajlar vermesi zâten ortalıktaki toz dumanı ortaya koyuyor…
Dünkü yazımda da bahsettim TCMB Nisan Enflasyon Raporu’nun özeti şu:
Merkez Bankası 2019 ve 2020 enflasyon tahminlerini korudu… PPK metninde değiştirilen “ilave sıkılaştırma tedbirleri” değişikliğine açıklama getirildi ve sıkı duruş vurgusu yenilendi…
Raporun piyasalardaki görüntüsü de beklenenden farklı olmadı.
Sıkı duruşu dışlamayan politika söylemi Türk Lirası’nı (TL) destekledi... Rezerv endişeleri, gerileyen kuru baskıladı… Olumsuz tarafı ise piyasalar TCMB’nin rezerv açıklamalarını tam anlamıyla yeterli bulmadı. Bulsaydı zâten şaşardım… Adam “Brüt üzerinden gidelim” diyor. Karşı cenah, “Ne brütü bankadaki 1 doların dahi hesabını vermek zorundasın” diyerek Merkez’e merkez kaç oynatmaya çalışıyor. Tartışmanın kavgaya dönüşmemesi en büyük temennimiz.
Banka kârlılıklarına farklı yaklaşım
Gelelim herkesin dilinde olan mevzûya… Bankalar kârlılıklarını sürdürdü. Bazı bankalar “Kârdan zarar ettik” deseler de rakamlar başka bir taraftan bankaların Mart kârlılıkları itibariyle tarihin en yüksek aylık kârını elde ettiklerini gösteriyor.
Öncelikle döviz kurları ve faiz oranlarının etkisiyle bankaların sermaye yeterlilik rasyolarında (SYR) bir düşüş gözlenmiyor değil. Net kârlılıklara rağmen SYR ve ana SYR’nin yüzde 16,4 ve yüzde 13 değerlerine gerilemesi bazı olumsuz verileri beraberinde getirebilir.
İlk çeyrek resmi fena değil ama bu resim ikinci çeyrekte aynı olmayabilir. Zirâ Nisan ayındaki makro dalgalanmalar faizlerde artışa ve TL’nin değer kaybetmesine neden oldu. Dolayısıyla mevduat maliyetlerindeki artışla TL kredi mevduat faiz farkında bozulmalar görülebilir. TL’deki bozulma yine döviz kredi mevduat faiz farklarında da oluşabilir. TL’nin değer kaybından kâr eden bankaların iyimser tarafı bence geçici. Şayet TL’deki zayıflık yapışkanlaşmaya başladığında varlık kalitesindeki bozulmayla birlikte risklerin ortaya çıkma ihtimali yok denemez.
İki günde iç ve dışta ekonomi gündemi
Şimdi haftanın son iki günündeki yoğun gündeme değinmeden olmaz. Bizde bugün Nisan PMI imalat verisi, yabancıların haftalık hisse senedi ve DİBS yatırımları, yarın da Nisan ayı enflasyon rakamları açıklanacak.
Yurt dışında ABD Merkez Bankası’nın (FED) faiz kararının ardından bugün Japonya ve Çin piyasaları tatil. Avrupa Birliği ve Almanya’da PMI imalat verisi ile ABD’de istihdam verileri, dayanıklı tüketim malları sipariş verileri, fabrika siparişleri verisi açıklanacak. Yarın da Avrupa Birliği enflasyon oranları ABD’de Hizmet PMI, işsizlik oranları, toptan ve perakende stokları, imalat ürünleri dış ticaret dengesi öncü verileri gündeme gelecek.
DOLAR/TL…
TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’nın yılın ikinci enflasyon raporunu sunmasından sonra 5,98 seviyesine çıkan kur, günün sonuna doğru biraz gevşedi. Kurun 6 liranın üzerine çıkma ihtimali zayıf görünüyor. Ancak risklerin artması durumunda 6,10 seviyeleri beklenebilir. Geri çekilmelerde en dip destek 5,87 lira.
EURO/TL…
Yine TCMB Merkez Bankası Başkanı Çetinkaya’nın “Gerek duyulması durumunda ek sıkılaştırmalar gelebilir” sözünden önce 6,70 liraya çıkan kur, açıklamanın ardından gevşese de risk iştahı ile 6,92’leri deneyebilir. Kurun destekte 6,52 liraları da görme potansiyelinin olabileceği beklenilmeli.
EURO/DOLAR…
Eurozone’da beklentilerin üzerinde gelen büyüme ve işsizlik oranlarının yüzde 7,8’den yüzde 7,7’lere gerilemesi euronun kuvvetlenmesine sebep oldu. Euro/dolar paritesi de aynı gelişmeyle 1,235 bandına yürüdü. Kur dirençte 1,13’lerin üzerine çıkabilir. Destekte ise dip nokta 1,1140.
ONS ALTIN…
Altın fiyatlarının Salı gününden bu yana yüksek seyri, gözleri yeniden güvenli limana çevirdi. ABD’deki ekonomik veriler ve jeopolitik riskler altının trendini belirleyecek. 98’de bulunan dolar endeksi de düşünüldüğünde 1282 dolar bandında gezinen ons altın fiyatlarının dolar endeksindeki düşüşüyle birlikte 1290 sevilerini yakalayabileceği, geri çekilmelerde ise 1270’lere gerileyebileceği gözleniyor.
HAM PETROL…
ABD’nin üretimi artırma ve İran’ın petrol ihracatına kısıtlama konusunda Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı (OPEC) üzerinde yaptığı baskı sürüyor. İran başta olmak üzere Rusya ve Çin ise ABD’nin söz konusu petrol baskısına karşı çıkıyor. ABD tipi ham petrolün 63 dolar trendindeki seyri gerginliklerin artmasıyla 65,5 dolar seviyelerini yakalayabilir. Brent’te ise 71 doların üzerinde kalma ihtimali ise yüksek görünüyor.