Dolar $
32.55
%0 0
Euro €
34.92
%0.12 0.04
Sterlin £
40.6
%-0.02 -0
Çeyrek Altın
3974.37
%0.01 0.21
SON DAKİKA
Son Yazıları

Bakü'de bir zafer geçidi

14 Ara 2020

Bu haftaya damgasını vuran olay Karabağ zaferi sebebiyle Bakü'de yapılan, Cumhurbaşkanı'nın ve savaş sırasında şehit düşen 2.783 Azeri askerini temsilen Türk birliğinin de katıldığı resmigeçit oldu.

Çeyrek yüzyılı aşkın bir süre sonra, nihayet işgal altında tutulan topraklarının büyük ölçüde geri alan Azerbaycan’ın coşkunu, haklı olarak bu davada arkasında duran Türkiye de paylaştı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından beri iki ülke arasında gelişen yakınlaşmanın bu hadiseyle ulaştığı zirve bir kez daha tescil edildi. Her iki taraftaki milliyetçi kamuoyları durumu abartma eğiliminde olsa da yine de Ankara ve Bakü’nün kalıcı olarak birbirine daha da sıkı bir biçimde bağlanmakta.

Karabağ meselesinden bağımsız olarak Hazar petrol ve doğalgazının dünya pazarlarına ulaştırılması, Kafkaslardan dünyaya açılan bir lojistik koridoru olma rolünü üstlenen Türkiye, Azerbaycan için çoktan vazgeçilmez bir paydaş olmuştu. Aynı şekilde Türkiye’nin Kafkaslara ve oradan Orta Asya’ya uzanan eli Azerbaycan olmadan hedefine varamazdı. Gürcistan’ın da dahil olmasıyla bölgede zaten kurulmuş olan enerji ve ticaret ortaklığının, ayağını artık daha da sağlam yere basacağı söylenebilir. Eğer Ermenistan Karabağ’ın kaybıyla yaşadığı travmayı atlatıp akılcı bir biçimde dünyayla bütünleştirme yoluna giderse Türkiye, bu normalleşme ortamın da katkısıyla Erivan için de fırsat kapısı olabilir. Biraz iyimser bir bakış açısı olduğunu kabul etmekle birlikte ve bölgede Rusya’nın her zaman ağırlığını hissettireceği gerçeğini de not ederek, yine de bölgedeki tansiyonun azalmasıyla beraber iş birliği fırsatlarının öne çıkacağını umut ediyorum.

Çatışmaların gölgesinde yeni bir gelecek umudu

Türkiye, son yıllarda Libya’dan Suriye’ye, Doğu Akdeniz’den Kafkaslara kadar askeri gücünü göstermesi gereken bir dizi krizle karşı karşıya kaldı. Bunların birçoğunda çatışmadan kaçınmak mümkün olmadığı gibi, Karabağ meselesinde görüldüğü üzere pazı gücünün sonuç verdiği durumlar da gerçekleşti. Öte yandan sert güçle varılabilecek noktaları geçtiğimiz, çatışmanın maliyetinin getirisinden fazla olduğu haller de mevcut. Ekonomik krizin zorlukları da dikkate alındığında Ankara’nın kolay ve düşük maliyetli hedeflere odaklanması yerinde olacaktır.

Her zaman Bakü’deki gibi görkemli bir geçit yapmanız mümkün olmayabilir ama aynı sonucu verecek şekilde Türkiye’nin etkinliğini artıracak seçeneklerimiz mevcut. İçinde bulunduğumuz coğrafyaya kaba bir bakışla bile cazibe merkezi olarak konumumuzu, bölgemizdeki özgül ağırlığımızı gözlemlemek mümkün. Suriye iç savaşı ve Mısır’daki darbe sonrası ilişkilerimizdeki gerilim sebebiyle yara almış olsa bile Türkiye’nin merkezi konumu ortadan kalkmış değil. Batı’yla ekonomik entegrasyon ve iki yüzyıllık modernleşme tecrübemiz doğumuzdaki toplumlar için nasıl bir çekim alanı doğuruyorsa, Ortadoğu’ya, Kuzey Afrika’ya, Balkanlar’a ve Asya’ya uzanan kültürel ve tarihsel bağlarımız da bizi bir o kadar Batılı ülkeler nezdinde değerli kılmaya devam ediyor. Kısa vadeli bütün sorunlara rağmen Ankara hiç kimse için kalıcı olarak gözden çıkarılacak bir aktör değil. Bununla birlikte bizim de sorunlarımızı sopadan çok havuç kullanarak çözme yolunda daha yaratıcı olmaya başlamamız lazım.

Doksanlı yıllar boyunca Irak’ın toprak bütünlüğüne ilişkin kaygılar Türkiye’yi Batılı müttefikleriyle çatışma noktasına getirdi. Neticede varılan uzlaşma sonucu Erbil, herkesten çok Ankara’nın müttefiki haline geldi. Bugün bilhassa Suriye üzerinde yaşanan görüş farklılıkları sebebiyle son yıllarda benzer gerilimler yaşanmakta. Günün sonunda Suriye’ye verilecek nihai şekil ne olursa olsun Türkiye Batı’ya uzanan koridor olarak vazgeçilmez konumunu sürdürmeye devam edecek. Tüm bölgesel aktörler için Ankara’yla uzlaşmak, çatışmaktan çok daha tercih edilebilir olacak. Bu coğrafi ve tarihsel gerçeğin verdiği özgüvenle Türkiye’nin merkezi rolünü öne çıkaran politikalar izlemesi, her şeyin çözümünü askeri kuvvet kullanımında aramaması daha akılcı olacaktır. Her zaman Bakü’de olduğu gibi askeri bir gövde gösteri yapmamıza gerek yok. Türkiye, askeri gücü kadar kendisini bölgesinde eşsiz kılan coğrafi konumu, tarihsel bağları sebebiyle, bugün kendisiyle çatışan aktörler için bile, çekim merkezi olmayı sürdürecek. 


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları