Böylece Azerbaycan’ın son savaşta Ermenistan’ı yenmesini Türkiye’nin zaferi gibi gören uluslararası çevreler, Katar’ın Suudi bloğuna karşı elde ettiği başarıyı da Türkiye’nin zaferi şeklinde dünyaya ilan ettiler.

Suudi bloğuna dahil şerikler, gerçekleştirdikleri kötülükleriyle kaldı!.. Türkiye ise dünya arenasında her zamanki gibi yine haklı çıktı, kredisini yükseltti.

***

Türkiye’ye yönelik Suriye, Doğu Akdeniz, Libya ve dahi Azerbaycan’da finans gücüyle her türlü tazyiki deneyen ancak birilerinin dolduruşuyla 3 yıldır boşa kürek çeken söz konusu cephe, bugün süngüsü düşmüş, yelkenleri inmiş, evleri barkları dağılmış vaziyette Ay Yıldızlı Bayrak’a selam duruyor.

Yüzyıllardır daima “haklı”nın yanında duran Türklerin Katar’a desteğini hazmedemeyen bu gürûhun Arapça ifadeyle “aduv” yaklaşımı, ancak tarih bilmemezliliği ile tarif edilebilir.

Mamafih tarihe baktığımızda Katar hiçbir zaman diğer Araplar gibi Osmanlı’ya isyan etmemiş, Osmanlı ile birlikte olmuş... Durum Cumhuriyet döneminde de aynı... Katarlılar bugün resmi olarak Arap birliği içinde görünse de gönülde ve fiiliyatta Türklerle, Türkiye ile her şeraitte beraber.

Dün olduğu gibi bugün Türkiye Katar’ın, Katar da Türkiye’nin yanında istikbale koşuyor…

***

Körfez’de Suudi Arabistan, Dubai’siyle meşhur Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, aşağıda Mısır, ABD ve Avrupa’daki ortaklarının baskısıyla bunaltılmaya çalışılan Katar, gıda ve diğer ihtiyaçlarıyla ilgili üç yıllık sert ablukayı Türkiye’nin sayesinde başarıyla karşıladı ve atlattı.

Katar, menfur ambargoyu delmekle kalmadı, Türkiye ile öyle bir stratejik ilişki kurdu ki, karşılıklı ilişkiler liderleri aştı, devlet politikası haline geldi.

Katar da boş durmadı… Son olarak 2018 yılından bu yana ABD ve şerikleri tarafından Türkiye’ye uygulanan döviz ambargosu Katar’ın yüksek desteğiyle kırıldı.

***

Söz konusu şeriklerin, el altından desteklediğine dair izlerin bulunduğu nerede o 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe girişimi…

Suudi Arabistan – Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) – Mısır üçlüsünün Doğu Akdeniz ve Libya meselesinde Türkiye’ye karşı agresif ABD, İsrail, Fransa, Almanya, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi taraftarlığı…

Türkiye – Yunanistan gerginliğinde Suudi Arabistan’ın Yunanistan’a destek olarak göndermeye çalıştığı F-15 savaş uçakları…

Suudi Arabistan’ın Türkiye’ye karşı aklınca uygulamaya çalıştığı ekonomik ambargo…

BAE’nin Akdeniz’de, Girit’te F-16’lar göndererek Yunanistan’la yaptığı ortak askeri tatbikatlar… Kıbrıs Rum Kesimi ile stratejik işbirliği anlaşmaları…

Hepsi boş bir hayal ve çabadan öteye geçemedi… Söz konusu cephe şimdi “Biz ettik, sen etme…” konumundalar...

***

“Katar üzerinden sıcak Körfez mesajları!” başlıklı 9 Ocak’ta kaleme aldığım yazımda özetle; Suudi Arabistan, BAE, Bahreyn ve Mısır; ‘Teröre destek oluyor” bahanesiyle “düşmanca” kapattıkları Katar ticari kapılarını bugün daralan ekonomileri sebebiyle “mecburen” açarak Türkiye’ye sıcak mesajlar gönderiyor, demiştim.

1990 yılında Saddam Hüseyin tarafından Kuveyt’in işgaline benzer, Katar’ı yok etmeye veya Katar yönetimine darbe yapmaya kalkışanlar artık “uysal koyun” gibiler…

Evet, Ortadoğu’da Türk ordusunu görmek istemeyen Suudi Arabistan ve şerikleri, bugün Katar’daki Türk askeri birliği önünde eğiliyor...

***

Bırakın Katar’ı Türkiye’nin Irak, Suriye, Libya, Somali, Afganistan ve diğer ülkelerdeki askeri varlığına dahi ses çıkaramıyorlar.

Ayrıca malûm ortaklar, Katar’la ilişkileri iyice pekiştirerek Türkiye ile aradaki yıkılan köprüleri yeniden atmak istiyorlar...

“Eski dargınlıkları, gerginlikleri bırakalım… Şu zor günlerde birbirimize direk-destek olalım…” diyorlar. “2018 yılında verilen milyar dolarlık ihaleleri yeniden oturup konuşalım” diyerek Körfez bölgesinde Türk müteahhitlerinin son 3 yılda gerileyen hizmetlerini yeniden gözden geçirmeyi teklif ediyorlar.

Bundan sonra gelinen noktada; Irak, Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya’da Türkiye’nin dış politikasını destekler şekilde Ortadoğu’da kartların yeniden karılacağına kesin gözle bakılıyor.