Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

Ateş çemberinde bu hafta Kafkaslardayız

02 Eki 2020

Burası heyecanın hiç bitmediği ülke. Neredeyse her hafta, farklı bir coğrafyada çatışmanın eşiğinden döndüğümüz 2020 yılında kendimizi de aşmış bulunuyoruz. Sene başında, Suriye İdlib'de tırmanan gerilimle yatıp kalkıyorduk.

Çok sayıda askerimizin şehit olduğu hava saldırısının ardından Silahlı Kuvvetlerin verdiği sert yanıtla savaşın kıyısına kadar geldik; sonra Moskova’ya yapılan ziyaretle eşikten geri döndük. Ancak bir nefes almaya fırsat bulamadan bu defa Libya’da olaylar patlak verdi. Türkiye’nin aktif rol almasıyla Hafter güçleri Trablus’un kapısından çevrildi, Sirte-Cufra hattına ilerleme ihtimali belirdiğinde ise karşımızda birbirine benzemez bir sürü ülkeden oluşan bir ittifak bulduk. En tehlikeli durum ise Mısır’ın ordusuyla müdahale etmeye hazırlanmasıyla oluştu. O kriz bir şekilde dondurulurken bu defa Doğu Akdeniz’de Yunanistan’la yumruk yumruğa geldik. Sadece Atina değildi karşımıza aldığımız. Libya’dan bize diş bileyen Fransa’nın AB’yi de peşinde sürüklemesiyle yine sıkıntılı bir duruma sürüklendik.

İşte bu hafta Azerbaycan’la Ermenistan arasında yeniden başlayan çatışmalar, tam da Doğu Akdeniz meselesi biraz sakinler gibi olduğunda patlak verdi. Aslında başımızdaki belalar bundan ibaret değildi. Kuzey Irak’ta ara arkaya gerçekleştirilen operasyonlar, Suriye’de kontrol ettiğimiz bölgelerdeki gerilim artık sıradan olduğu için belirtmeye bile gerek duymadım. Toplumun iyice kanıksadığı bu sürgit dalaşma halinin üstüne Kafkaslar’daki olaylar gelince bir süreliğine dikkatlerimiz bu yöne çevrildi. Bu heyecanın da çok uzun sürmeyeceğini, belki bir hafta sonra başka konulardan bahsedeceğimizi tahmin edebiliriz.

Dağlık Karabağ’da neler oluyor?

Resmi kaynakların açıklamalarına itibar edersek Ermenistan’ın ateşkes ihlaliyle başlayan çatışmalar Azerbaycan’ın hızlı ve etkili cevabıyla şiddetlendi. Çeyrek yüzyılı aşkın bir süredir Ermenistan’ın işgalinde bulunan Dağlık Karabağ ve yedi Azeri rayonunun kurtarılması, bir müdahale olmazsa, zaman meselesi gibi görünüyor. Doksanlardaki utanç verici yenilgilerden sonra Azerbaycan’ın petrol ve doğalgaz gelirleriyle çok zenginleştiğini ve ellerindeki imkanlarla askeri gücünü çok artırdığını biliyoruz. Bunda, Azerbaycan ordusuna eğitim veren Türk subayların ve danışmanların da önemli rolü var. Karşılarındaki Ermenistan ise üç milyon nüfusa sahip, denize çıkışı olmayan, fakir bir ülke. Diyasporadan gelen yardımlarla ekonomisini ayakta tutmaya çalışıyor. Buradan bakılınca doksanlarda Dağlık Karabağ’ı işgal edebilmiş olması bile çok şaşırtıcı. Böylelikle Kafkaslardaki durumu Azerbaycan Ermenistan parantezinden anlamaya çalışmanın ne kadar eksik olduğunu görebiliyoruz. Nedense hem bizim hem de Azerilerin ısrarla üstünde durmadığı nota, Ermenistan’ın açık bir Rusya desteği olmadan hiçbir zaman bu mücadeleyi sürdüremeyeceğiydi. Doksanlardan beri Dağlık Karabağ’ın da kaderi hakkında karar veren Moskova’ydı. Azeri yetkililer Moskova ile ilişkilerini germemek için tüm düşmanlıklarını Ermenistan’a yönelttiler lakin Ermenilerin tek başına doksanlı yıllarda da böyle bir askeri harekâtı tek başlarına yürütmeleri mümkün değildi. Rusya, Dağlık Karabağ’daki kördüğümü yaratarak her iki ülkeye karşı da bir manivela elde etti ve böylece Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra da Kafkaslardaki varlığını sürdürebildi. Hem Bakü hem Erivan Rusya’nın bu sorun üzerinden kendilerini sıkıştırabileceğini bildikleri için çizgi dışına çıkmamaya dikkat ettiler.

Öyleyse şu anda nasıl oluyor da Azerbaycan işgal altındaki topraklarını kurtarmak için böyle güçlü bir hamle yapabiliyor? Genel kabul gören açıklama, Ermenistan’daki Batı yanlısı Paşinyan hükümetini cezalandırmak için Moskova’nın olan bitene göz yumduğu şeklinde. Ancak durum böyleyse bile kesin bir Azerbaycan zaferi Rusya için tam tercih edilmeyebilir. Azerbaycan kazanabileceği her şeyi kazanmış olacağı, Ermenistan da kaybedebileceği her şeyi kaybedeceği için Moskova’ya ihtiyaçları azalır. Ayrıca işgal sona ererse Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesinin önündeki engeller de kalkar. Bundan dolayı Rusların bir noktada düdüğü çalıp çatışmayı durdurmak isteyeceğini tahmin edebiliriz. İşte o noktada ne kadar Rusya’yla beraber hareket edeceğiz, karşılığında ne isteyeceğiz, şimdiden düşünmekte fayda var. 


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları