Dolar $
%
Euro €
%
Sterlin £
%
Çeyrek Altın
%
SON DAKİKA
Son Yazıları

Annus Horribilis

28 Ara 2020

Korkunç sene anlamına gelen bu terimi bitirmekte olduğumuz 2020 yılına yakıştıracak çok kişi bulunabilir sanırım. Sosyal medyaya bir göz gezdirince sanki yılbaşı ile birlikte peşimizi bırakmayan talihsizliklerden kurtulacağız ve hatırlamak bile istemeyeceğimiz felaketli bir dönemi arkamızda bırakacağız duygusuna kapılabiliriz.

Aslında bu olumsuz duygunun neredeyse tamamı bütün yıla damgasını vuran Covid-19’dan ve onun tüm dünyada yarattığı kısıtlamalardan dolayı oluştu. Bu yazıyı da salgın sebebiyle sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir günde yazdığım ve Mart ayından beri neredeyse her gün bu olağanüstü koşulları hep beraber hissettiğimiz düşünülünce, daha fazla olumsuzluğa ihtiyacımız olmadığı söylenebilir.

Özellikle kendisi veya yakınları sağlık sorunları yaşayanlar, sosyal hayatının kısıtlanmasından dolayı işlerini kaybeden ya da iş arayışında güçlükle karşılaşanlar için 2020’nin diğer herkesinkinden daha lanetli bir yıl olduğu söylenebilir. Aşılamanın yavaş yavaş başladığı göz önüne alınınca önümüzdeki sene için biraz daha iyimser olmak mümkün. Belki de yılın ortasında doğru artık insanlar iyice normal hayatlarına dönmüş olacaklar. Tabii ki kaybedilen hayatlar, kalıcı sağlık sorunları ve ekonomilerin toparlanma sürecinin zaman alacak olması sebebiyle bu yılın hasarlarını tamamen geride bırakmak mümkün olmayacak. Yine de tüm başlangıçlarda olduğu gibi olumlu duygularla önümüze bakmak önem taşıyor.

Yılın kısa bir muhasebesi

Salgını bir kenara bırakırsak geride bıraktığımız yılın dünya için nispeten sakin geçtiği söylenebilir. Salgın sebebiyle yaşanan ekonomik çalkantılar, para otoritelerinin müdahalesi ile duruldu, hatta olağanüstü politikalar sebebiyle varlık fiyatları rekorlar kırıp zenginlerin daha da zengin olduğu bir dönem geride bırakıldı. Öte yandan dar gelirlilerle varlıklı insanlar arasındaki makas açılmaya devam etti ama bu durum pek kafaya takılmadı. Konu gene değerlere, kimliklere, hayali düşmanlara getirilip fakir fukaranın aklı başarıyla karıştırıldı.

Yılın en önemli olaylarından bir diğeri, bu çarpık ekonomik düzenin bir ürünü olan popülist siyasetçilerin alemdarı Trump’un başkanlığı kaybetmesi oldu. Salgın hastalık ve onun ekonomik etkileri olmasa pekala bir dönem daha devam edebileceği anlaşılan Trump biraz da kısmetsizliğinin kurbanı oldu. ABD’de olağanüstü bir dönem geride kalırken Biden gibi öngörülebilir ve müesses nizamla uyumlu çalışacağı beklenen bir siyasetçi görevi devraldı.

Yılın sonuna doğru nihayet İngiltere ile AB arasında Brexit sonrası uygulanacak ticaret anlaşmasının imzalandığı haberi geldi. Böylece yılan hikayesine dönen İngiltere’nin ayrılığı nispi bir mutlu sonla noktalandı. Londra ile AB’nin geliştireceği birlikte çalışma biçiminin bizim gibi eşikte kalan ülkelere uygulanıp uygulanamayacağını da önümüzdeki yıllarda göreceğiz.

Dünyanın geneliyle karşılaştırıldığında bizim oldukça heyecanlı bir sene geçirdiğimiz söylenebilir. Türk diplomasisi, geçtiğimiz yıllardan devrolunan sorunlardan kaynaklı krizlerle boğuştu durdu. Senenin başında İdlib’de ciddi kayıplar vermemize yol açan kriz neredeyse savaşa girmemize yol açacaktı. Rusya’yla sorunlarımız Suriye ile bitmedi, Libya’da yeni bir gerilimde karşı karşıya geldik. Dahası bu defa Fransa ve Mısır da Kuzey Afrika’daki yüz yıl sonra yeniden girişilen bu macerada karşımızda sıralandılar. Hatta hızını alamayan Fransa Yunanistan’la Doğu Akdeniz’de yaşadığımız gerginlikte de düşmanca tavırlarını sürdürdü. ABD’nin PYD’yi silahlandırması ve Fırat’ın doğusundaki yapılanma artık mutat bir durum haline geldi. Son olarak sonbaharda Kafkaslarda yeniden parlayan Azerbaycan Ermenistan savaşı nihayet Bakü’nün büyük ölçüde hedeflerine ulaşmasıyla mutlu sona ulaştı. 

Kafkaslardaki durum bir kenara bırakılırsa gündemimizdeki dış politika sorunlarının da ekonomideki güçlüklerin de önümüzdeki yıla taşındığı söylenebilir. Korkunç bir yılı geride bıraktığımız, 2021’in bir noktasında sağlık krizinin sakinleşeceğini düşünerek mutlu olabiliriz elbette. Ancak rahatlamak için oldukça erken görünüyor. Kötü bir yılı geride bırakıyoruz; yeni yıla umutla ve iyi niyetlerle girmekte sakınca yok elbette. Önümüzdeki hafta gündem izin verirse yeni yılla ilgili beklentileri ele alalım.


Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları