ABD ile ilişkiler Şam'da kayısı mı?
Türkiye/ABD ticaret görüşmelerinde en olumlu ve en gerçekçi yere ulaşıldı. Siyasi tarafta Fırat'ın doğusu, PKK/YPG krizini de aşabilirsek herhalde bundan sonrası Şam'da kayısı olacak.
ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross, Ankara’da ticari temaslarını tamamladı. Çantasında şimdi hem ABD tarafını ve hem de Türkiye tarafını ilgilendiren kabarık bir dosya var. Döndüğünde dosya mutlaka ABD Başkanı Donald Trump’a sunulacak. Kabarık dosyanın kerrakesi o zaman ortaya çıkacak.
Peki karşılıklı ticaret hemen başlar mı, işte buraya şimdilik cevap veremiyoruz. Zira Ross’un da ifade ettiği gibi, 100 milyar dolarlık bir hacimden ve detaylı bir yol haritasından bahsediliyor. Bu iş fifti fifti halledilecek. İçinde ihracat ve ihracatın olduğu 50 milyarlık dolarlık dilimi Türkiye, diğer 50 milyar dolarlık dilimi de ABD tarafı hayata geçirecek. ABD tarafı bu işi bir kalemde halledebilir ancak bizim ekonomimiz 50 milyar dolarlık hacmi nasıl kaldıracak, onun hesabını iyi yapmak lazım… Ticaretin içini çer çöple doldurmamak gerekir diye düşünüyorum.
***
Erdoğan/Trump’ın el sıkışmasıyla başlayan 100 milyar dolarlık ticaret hacmi müzakere süreci elbette tamamlanacak. Ama ne zaman ve ne şekilde, işte burası mühim!
Üçüncü ülkeleri de içeren bir serbest ticaret anlaşması yapmadan 100 milyar dolarlık ticaret hacmini gerçekleştirmek tarafları zorlayabilir.
Hatırlarsak, bir zamanlar ABD ile Avrupa Birliği arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması’ndan (TTIP) bahsediliyordu. Anlaşma 2017 yılından itibaren de yürürlüğe girecekti. TTIP o günlerde devreye girseydi, bizim için hiç de iyi olmayacaktı…
Dünya ticaretinin yüzde 30’una denk gelen TTIP’ın gayesi 2008 küresel krizinin etkilerini silmek, küresel ekonomiyi canlandırmaktı. Ancak TTIP’la birlikte AB’nin ve ABD’nin diğer ülkelerle ticareti aksayacaktı. Bu ülkelerin arasında Türkiye de vardı.
Bazıları bugün TTIP’ı şöyle savunuyor: “Anlaşma yürürlüğe girseydi; küresel resesyondan bahsetmeyecektik. Hatta ABD/Çin gerginliği de olmayacaktı…”
Öyle olsaydı, böyle olsaydı demek kolay da bugün için sağlıklı fikir yürütmek zor… ABD/AB ticari ortaklığı gündeme gelseydi şimdi hangi sorunları konuşacaktık, Allah bilir.
***
İsterseniz konuyu biraz açayım…
O günlerde en büyük ticaret partnerimizin ABD ile bir ticari ortaklık kurması tabii ki bizi yakından ilgilendiriyordu. Zira, TTIP Türkiye dışında devreye girdiğinde AB ile ihracat hacmimiz daralacak, döviz pozisyonumuz bozulacak, özellikle özel sektörün döviz borcu riski olmadık şekilde artacaktı.
Çünkü TTIP ile birlikte Gümrük Birliği de aynen devreye girecek ve Türkiye, AB ve ABD ile anlaşma yapan bütün ülkelere gümrüklerini açmak zorunda kalacak, anlaşma yapılan ülke ile Türkiye arasında ikili bir anlaşma yoksa gümrüklerimiz kevgire dönecekti. Türkiye ithalattan vergi alamayacak, fakat ihracat yaparken gümrük vergisi ödemek zorunda kalacaktı.
İşte o dönemde TTIP’ın gündeme düşmesiyle Türkiye de anlaşmaya taraf olmak için kolları sıvadı. Uğraştı, çabaladı, sürecin içine giremedi… Allah’tan Trump’ın başkan olmasıyla İngilizcesi “Transatlantic Trade and İnvestment Partnership” olan TTIP devre dışı kaldı. ABD ile Avrupa Birliği ekonomilerinin canlandırılması ve özellikle bütünleştirilmesine yönelik anlaşma buhar oldu gitti.
***
TTIP’tan biraz ders alarak ABD ile yapacağımız 100 milyar dolarlık ticaret hacminin artırılması sürecinde adımlarımızı dikkatli atmamız gerekiyor. Geçen yazılarımdan birinde bilhassa dış ticaret hadleri konusunu gündeme getirmiş zararına ticaret yapmaktan kaçınmamız gerektiğine vurgu yapmıştım.
Nitekim Türkiye’nin gerek ABD ve gerekse İngiltere ve Çin ile yapacağı ticaret hacmini artırmayla ilgili anlaşmalarda kılı kırk yarması ve öncelikle de söz konusu ülkelerle serbest ticaret anlaşmasının mutlaka hayata geçirilmesini elzem olarak görüyorum.
Aynı hususa ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross da dikkat çekiyor.
Mesela Ross’un Türkiye’ye yönelik söylemleri olan; “Türk şirketleri için otomasyon büyük sorun... Otomasyon sorununu aşmanız için büyük şirketlere ihtiyacınız çok… Uluslararası alanda rekabet edebilmek için belli bir ölçekte olmak gerekiyor. Türk şirketlerinin ölçek problemi üzerine eğildik... Kapasite meselesi var. Yine sanayinin konsolidasyon sorunu oldukça fazla. Serbest ticaret anlaşmalarını müzakere etmek yıllar alır…” ikazlarına hassasiyetle yaklaşılmalı ve ne demek istediğine dair gerçekçi yaklaşımlar ortaya konulmalı.
Neticede kovboy, ne yapacağı belli olmaz!