Dolar $
32.42
%-0.32 -0.1
Euro €
34.96
%-0.34 -0.12
Sterlin £
40.51
%-0.75 -0.3
Çeyrek Altın
4092.28
%0.61 24.65
SON DAKİKA
Son Yazıları

100. yıldönümün hatırlattıkları

31 May 2019

Tarihin, ilk yıllarında "Büyük Savaş" veya "Harb-i Umumi" gibi ifadelerle nitelendirdiği ve algıladığı; ancak, meydana getirdiği tahribat, ulaştığı vüsat ve doğurduğu sonuçlar itibariyle "Dünya Savaşı" olarak kaydettiği ve adlandırdığı Birinci Dünya Savaşı'nın; Türk ve dünya tarihi açısından en önemli neticesi hiç kuşkusuz, Osmanlı Devleti'ni yıkılışa sürüklemesi, başta Ortadoğu olmak üzere yıkılan Osmanlı toprakları üzerinde irili ufaklı bir çok devletin ortaya çıkmasıdır.

Osmanlı devleti’nin uğramış olduğu bu yenilgi, Kut-ul Amare, Çanakkale ve bir çok cephede elde ettiği büyük  zaferlere rağmen, doğal ve kabul edilebilir gibi görünmemekle birlikte; İngiltere’nin başını çektiği batı ittifakının Türk milletine dayattığı teklifler, asla kabul edilemez boyutta ve Türk Milleti'ne esareti reva görür nitelik ve mahiyetteydi.

İşte, bu yıl 100. Yıldönümü’nü kutladığımız 19 Mayıs 1919; tarihinin bütün dönemlerinde hür ve müstakil yaşamış bir büyük milletin esarete karşı başlattığı topyekün bir kalkışmanın ilk adımıdır. Esasen bu  hareket; millî bir refleks olarak başlamış, Mustafa Kemal Paşa’nın (Atatürk’ün) önderliğinde topyekün bir seferberliğe dönüşerek devam etmiş, zaferle sonuçlanmış ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla taçlanmış ve böylece milletimizin sonsuza doğru hür ve müstakil yürüyüşünün devamlılığı sağlanmıştır.

Bugün bize düşen görev; bu tarihi dayanışmayı eski, yeni; Osmanlı ve Cumhuriyet gibi tartışmalarla ayrıştırmadan, Türk devlet geleneğinin öngördüğü “Devlet-i ebed müddet” bilinciyle sürdürmek ve öylece davranmaktır. Aksi halde; Osmanlıyı, Cumhuriyetten; cumhuriyeti Osmanlı’dan ayırarak yapılan her tartışma, söylenen her söz, yazılan her satır bizleri “milli birlik ve beraberlik” şuuru çerçevesinde buluşturmayacağı gibi, ayrıştıracak; daha da kötüsü genç kuşakların zihinlerini bulandırmaktan başka bir işe yaramayacaktır, yaramamıştır.

Bazı çevrelerce, bu tür veya minval üzere yapılan tartışma ve yorumlar, belli ölçülerde bir takım gürültüler çıkarsa da; millet temelinde ve seviyesinde her zaman akl-ı selim hakim olmuş ve devletin sonsuzluğu ve devamlılığı çerçevesinde kabul görmüştür. Çünkü olaylar ve hakikatler millet nezdinde cereyan etmiş ve milletimiz, yaşadığı geçmişi günahları ve sevaplarıyla birlikte daima kendi tarihi olduğunun idraki içinde olmuş ve öyle benimsemiştir.

Kaldı ki, her ülkenin eğitim sistemlerinin en önemli amaçlarından biri de, gerek insanlığa ve gerekse kendi milli varlıklarına katkıda bulunmuş her türlü kültürel, sanatsal, bilimsel değerlerin yanısıra; milli varlıklarının idamesine katkıda bulunmuş kahramanlarını ve kahramanlıklarını çocuklarına ve genç kuşaklara aktarmak; milli ve manevi değerlerden yoksun milletlerin daima beka sorunu yaşayacaklarını tarihte yaşanmış örneklerle göstermektir.

Ebuzziya Tevfik, Osmanlı Devleti’nin 600. Kuruluş yıldönümü münasebetiyle 1900 yılında bir makale yayınlamış ve söz konusu makale; tarafımdan “Osmanlı Devleti’nin 700. Kuruluş Yıldönümü Etkinlikler” kapsamında günümüz Türkçesine aktarılarak Milli Eğitim dergisinin Eylül 1999 tarihli 143. Sayısında da yayımlanmıştı.

Adı geçen söz konusu bu makalesinde:

“Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun II. Viyana kuşatmasının ikiyüzüncü yıldönümünü, 1883 yılında muhteşem şölenlerle kutladıklarından; Batı toplumlarının yanısıra, eski İranlıların da milli ve tarihi günlerde Çeşn adını verdikleri şölenler düzenlediklerinden; hatta Rusya ve İsveç gibi bazı milletlerin yenilgilerini bile kutladıklarından” Bahisle:

“Prut olayı bize göre en şanlı zaferlerden biri ve Rusyalılara göre ise fevkalâde kötü olan hatıralardan sayılırken, biz o olayın oluş tarihinden bile habersiziz. Ruslar ise, zekâlarının zaferi kabilinden olmak üzere, muzaffer komutanımız (Baltacı Mehmet Paşa)’dan  yakasını kurtaran imparatorları Büyük Petro adına o gün için şenlikler düzenlerler. Milâdî 1709 yılında gerçekleşen Poltava muharebesi İsveçliler için bir yenilgi ve Ruslar için bir sevinç günü iken her sene milâdî Temmuz ayının sekizinde İsveç’in başkenti Stockholm’de gösterişli ayin ve şenlikler yaparlar. Sonuç olarak yukarıda saydığımız tarihî günler gerçekten özel rastlantılardan sayılabilecek fevkalâde olaylardandır.

Binaenaleyh, önümüzdeki milâdî 22 Eylül’e rastlayan (Avrupalılara ait Eylül ayının) burc-u mizan (Terazi Burcu) yani Müslümanların hicretlerinin başlangıcı ile beraber; Osmanlıların bağımsızlıklarının 600. Hz. Gazi Abdülhamid Han’ın doğum günü ile tahta çıkaşlarının 25. yıl dönümleri münasebetiyle kendilerinin adına bu dört olağanüstü olayı içeren bir posta pulu çıkarılsa, bir hafta boyunca Osmanlı Ülkesi’nin her tarafında yürürlükte kalsa ve elde edilen para; saltanatın ululuğu gereği sadaka olarak bir hayır işine, veyahut bir anma vesilesi olacak faydalı bir tesis yapımına sarf edilse, hem bu yüzyılın medenî yönelimlerine katkıda bulunur, hem de üç dört tarihî olayımızın şanının devamlılığı sağlanmış olur” diye yazar.

Ebuzziya Tevfik’in burada adından söz ettiği Poltava şehri, tarihin değişik dönemlerinde farklı farklı ülke ve milletlerin sınırları ve egemenlikleri altında bulunmuş ve bugün ise Ukrayna sınırları içinde bulunmaktadır. Poltavalılar; günümüzden 300 yıldan fazla bir zaman önce gerçekleşen İsveç, Rusya ve Ukrayna’nın kaderini değiştiren “Poltava Muharebesi”nin 300. Yıldönümünü 2009 yılında büyük şenliklerle kutlamışlardır.

Böylesi milletçe atılmış tarihi bir adım ve girişimin bizzat Atatürk tarafından bayrama dönüştürülerek, gençlerimizin emanetine tevdi edilmesi; 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın 100. Yıldönümü etkinliklerinin en üst seviyede devlet protokolünün iştirakiyle kutlanması;  hazırlanan ve gerçekleştirilen programlara milletimiz tarafından gösterilen ilgi ve tezahürat da fevkalade sevindirici ve memnuniyet vericidir.

Bütün milletimize kutlu olsun.

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları