Dolar $
32.51
%0.26 0.08
Euro €
34.57
%0.15 0.05
Sterlin £
40.48
%0.12 0.04
Çeyrek Altın
4094.91
%0.46 18.33
SON DAKİKA
GÜNDEM Cumartesi 15 Haziran 2019 11:38

"MARKALAŞMA ŞART!.."

Ülkenin fasonculukla bir yere gidemeyeceğini ve bu gidişle 2023 yılı ihracat hedefini yakalayamayacağını belirten Aslandağ Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ, "Türkiye gerçekleştirdiği üretimini markalaştırıp ürünlerini yüksek fiyattan dünyaya satmanın yollarını bulmalı" dedi

"Markalaşma şart!.."
Ülkenin fasonculukla bir yere gidemeyeceğini ve bu gidişle 2023 yılı ihracat hedefini yakalayamayaca

Sedat YILMAZ

Aslandağ Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ, ülkenin fasonculukla bir yere gidemeyeceğini ve bu gidişle 2023 yılı ihracat hedefini yakalayamayacağını belirterek, “Türkiye gerçekleştirdiği üretimini markalaştırıp ürünlerini acilen yüksek fiyattan dünyaya satmanın yollarını bulmalı” dedi

İstanbul’da faaliyet gösteren Aslandağ Grubu ihracatla büyümeye en iyi örnek firmalardan biri. 1977 yılında İstanbul Göztepe Sanayi Sitesi’nden doğan ve bugün 20 bin metrekarelik alanda Artella, Tresette, Pedini, Okey markalı kapı ve mutfak ürünlerini dünyaya satan Aslandağ Grubu, “KOBİ’ler nasıl büyümeli ve ihracata nasıl yönlendirilmeli?” sorusunun en güzel cevabı…

Markalarıyla ün yapan İtalya’ya bile ürün satmakla kalmayıp, ABD, İngiltere, Fransa başta olmak üzere satışta gelişmiş ülkelere göz diken ve e-ticaret konusunda olmazları zorlayan Aslandağ Grubu, yurt içinde dahi markalı konutların vazgeçilmez şirketi…

2023 yılı hedefimiz 4 kat büyümek

Cemal Aslandağ’ın fasonculuk ve markalaşma konusunda görüşlerini aldık. Şimdilerde yeni markaları Tresette Mutfak ile dünyanın her yerine ulaşmaya çalışan Aslandağ Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Aslandağ, markalaşmadan dünya ticaretinde söz sahibi olunamayacağını söylüyor.

İtalyanların markalarıyla bugün kerestenin kilosunu Türkiye’den 3 kat daha fazla fiyatla sattığını kalın kırmızı çizgilerle ifade eden Cemal Aslandağ, “2023 yılı hedefimiz 4 kat büyümek. 500 milyar dolarlık 2023 yılı ihracat hedefine biz de katkıda bulunma gayretindeyiz” diye konuştu.

Türkiye’nin edindiği know how, istihdam ve kullandığı teknolojiyle üretimde yüksek bir üretim gücüne ulaştığını belirten Cemal Aslandağ, büyümeyi doğru yatırıma, doğru pazara ve markalaşmaya borçlu olduklarını söyledi. “Markalaştık, iyi pazarlama yapıyoruz, yatırımlara devam ediyoruz” diyen Aslandağ, faaliyetlerinde söz konusu üç esasla fasonculuğu ellerinin tersiyle ittiklerini ve çok kazandıklarını anlattı.

Markalarımız ihracatı artırıyor

Markaları arasında yer alan Artella Ahşap Kapı Sistemleri ve Tresette ile dünyada önemli bir açılım gerçekleştirdiklerini belirten Cemal Aslandağ, “Artella, yıllardır kendine çok iyi bir yer edindi. Şu an İstanbul’da hangi markalı konut projesini konuşuyorsak, orada Artella Ahşap Kapı Sistemlerini görebilirsiniz. Yine kentsel dönüşümün kalbinin attığı Bağdat Caddesi pazarının yüzde 75’inde Artella kapıları kullanılıyor. Tresette ile de lüks mutfak pazarını hedeflemiştik. Orada da çok başarılı işlere imza atıyoruz. Her iki markamızın da ihracatı var. Biz Türkiye’de konuşulmayan, ihracatta var olmayan bir sektörü dünya pazarındakini açılımını sağlıyoruz. Eminim ileri vadede markalarımız ihracatta daha da başarılı noktalara gelebilecek” diye konuştu.

İşin temeli Ar-Ge, tasarım ve tanıtım

marka-1En iyi tanıtımın ürünün kendisi olduğunu ve söz konusu tanıtımın ürünü markalaştıracağını dile getiren Cemal Aslandağ, “Ürünlerimizde en iyi, en kaliteliyi yapabilmek için her yolu deniyoruz. Güven ortamını sağlayarak trendleri yakından takip ediyoruz. Dürüstlüğümüzden taviz vermiyoruz” dedi. Fasonculuktan kurtulup kendi markalarınızla dünyaya açıldığınızda bilemediğiniz birçok kapının da kendiliğinden açıldığını anlatan Aslandağ, “İşin temeli Ar-Ge, tasarım ve tanıtım. Bunun yolu da eğitim ve teşvik. Buna sosyal sorumluluk da diyebilirsiniz. Örneğin yıllardır üniversitelerde okuyan mimarlık, endüstriyel tasarım, iç mimarlık öğrencileri için ‘Kapı Tasarlıyorum’ isminde bir yarışma düzenliyoruz. İlk bakışta, ‘Alt tarafı bir yarışma. Sektöre ne katkısı olabilir ki?’ diye düşünülebilir. İşte hep bu düşünceler, bizi bir adım geriye çekiyor. Oysa amacımız gençlerimizi, tasarıma sevk etmek onların hayal güçlerini görebilmek, üretimde sınırları zorlayabilmek. ‘Bakın, ilgi duyabileceğiniz kapı ve mutfak sektörü de var’ diyebilmek. Yapılamaz diye bir şey yok. Türkiye’de üretim gücüne, istihdama, teknolojiye sahibiz. Tek eksiğimiz markalaşamamak, pazarlamamızı doğru yapamamak. İşte Aslandağ olarak biz bunları sağlamaya çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

Ekonomik durgunluğu ihracat ile aşıyoruz

“Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2017 yılına ait Girişim Özelliklerine Göre Dış Ticaret İstatistikleri verilerine göre KOBİ'lerin ihracattaki payı, 2016 yılında yüzde 55,4 düzeyinden, 2017 yılında 56,2'ye yükseldi. İthalattaki payı ise yüzde 40,6'dan, yüzde 39,9'a düştü. 2018 yılında bu oranın daha da yukarıya çıktığını ve 2019 yılında ise ihracatın daha da hızlanacağını düşünüyorum” diyen Cemal Aslandağ, 2018 yılının ikinci yarısından itibaren yaşanan durgunluğun pek çok sektörün ve özellikle mobilya sektörünün iç pazarda yüzde 50’lere varan küçülmesine sebep olduğunu söyledi.

Söz konusu daralmanın verdiği tepkiyle ihracat yapmayan, iç pazara çalışan firmalar dahi ihracata yönelmek zorunda kaldığını belirten Cemal Aslandağ, “Aslında bizim burada konumuz ihracat yapıp yapmamız değil. Çünkü Türk iş insanı, müteşebbis bir yapıya sahip. Dünyanın en uç noktalarına dahi ihracat gerçekleştirebiliyor. Ancak bizim sorunumuz katma değerli ürün yapamamak, markalaşmayı sağlayamamak. Diğer bir sorun ise dijitalleşen dünyaya tam olarak entegre olamamamız. KOBİ’lerin online perakendeden aldıkları pay yok denecek kadar az. Özellikle KOBİ’leri e-ihracat konusunda teşvik etmek gerekiyor” dedi.

Sorunumuz üretmek değil markalaşamamak

Türkiye’nin kaliteli ürettiğini, ihracatını da bihakkın yapmaya çalıştığını ifade eden Cemal Aslandağ, “Bizim sorunumuz üretmek değil. Sorunumuz tam anlamıyla katma değerli ürün yapamamak. Devamında yeni markalar ortaya çıkaramamak, online, e-ihracat ve dijitalleşmede yeterli derecede gelişememek bizim en büyük eksikliklerimiz” tespitini yaptı.

Türkiye’nin mobilya konusunda artık bir marka ülke olma konusunda hızlı ve emin adımlarla ilerlemeye çalıştığını belirterek Çin ile Türkiye’yi karşılaştıran Aslandağ, “Çin, hem üretici hem de tüketici olarak çok büyük bir ülke. Ancak Türkiye, bugün Çin’e dahi katma değeri yüksek mobilyaları ihraç eder duruma gelmiştir. Bizim konumlandırmamız asla ucuz üretmek olmamalı. Katma değeri yüksek, markalı ürünlerle piyasada var olmalıyız. Türkiye, el emeği yüksek, kaliteli ürünleriyle tercih edilir ülke konumuna gelmeye başladı. Aynı durumu biz şimdi kapı ve hazır mutfakta da yapmaya çalışıyoruz. Bunun için Ar-Ge’ye, tasarıma ağırlık vermiş durumdayız. Ucuz üreten ve satan olmamalıyız. Çin’e bugün mal satabiliyorsak üretimdeki gücümüzden kaynaklanıyor. Ar-Ge ve tasarıma ağırlık vermeliyiz…” ifadelerini kullandı.

Mobilya sektöründe yerli markaların yok denecek kadar az olduğunu, kapı ve mutfakta, ağırlıklı olarak ithalatçı olduğumuzu belirten Cemal Aslandağ, Aslandağ Grubu’nun sahibi olduğu markaları Türkiye’nin bir umudu olarak görmek gerektiğini söyledi.

Trend ve teknoloji bizim için olmazsa olmaz

Çok sayıda markaya sahip Aslandağ Grubu’nun yıllar geçtikte yerini daha çok sağlamlaştırdığını, kurumsallaşmada iyi bir yere geldiklerini, yurt içi ve yurt dışında güvenle birlikte iyi bir tanınırlık seviyesine ulaştıklarını belirten Cemal Aslandağ, “Sektörümüz, modadaki trendlere uyum gösterdiği gibi teknoloji de bizim olmazsa olmazımız. Özellikle mutfaklar akıllanmaya başlarken, kapılarda ise yangın gibi olumsuzluklara karşı dayanıklılık, yerden kazanım sağlayan çözümler, evdeki mobilyalarla uyumluluk sağlayan modeller ön plana çıkıyor. Sektördeki trendleri takip edip uygulamak ve kendi yorumumuzu da katabilmek için ayrı bir mimari ve araştırma ekibimiz bulunuyor” diye konuştu.

Mobilya sektörünün farklı modellere, inovasyon ve yeniliklere ihtiyacı olduğunu dile getiren Cemal Aslandağ, “Her yıl bütçemizin yüzde 10-20’sini tasarım ve Ar-Ge’ye ayırmaya çalışıyoruz. Şimdi yeni bir heyecanımız var. Aslandağ Grubu olarak Sanayi Bakanlığı onaylı Ar-Ge Merkezi olmayı başararak ilk 1000 firma içerisine girdik. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV)’nın düzenlediği “Türkiye 100” organizasyonunda Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi sıralamasına 77’nci sıradan girdik” dedi.

Ciromuzun yüzde 30’u ihracattan geliyor

Geçen yıllarda toplam cirolarının yüzde 20’sini ihracat gelirinden sağladıklarını ancak yaptıkları yatırım ve yeni pazarlar sayesinde bunu yüzde 30’lara çıkardıklarını belirten Cemal Aslandağ, söz konusu oranı 2020 yılında yüzde 50’ye çıkarmak için gayret gösterdiklerini söyledi. Sakarya Mobilya Organize Sanayi Bölgesi’nde 40 bin metrekare üzerine kurulacak yeni fabrika yatırımlarını hızlandırmak için çabaladıklarını belirten Cemal Aslandağ, “Yatırımımızı 2023 yılına kadar tamamlamak istiyoruz. Yılda yaklaşık 120 bin kapı üretiyoruz. 2011 yılından bu yana 500’ü aşkın kentsel dönüşüm projesindeki 15 bin lüks konutun vazgeçilmezi olduk. 100’ün üzerindeki markalı projede bulunan 25 bin konut için ürün temin ettik. 2018 yılında ekonomideki durgunluğun bu kadar derinleşebileceğini hiçbirimiz öngöremiyorduk. Bu anlamda hedeflerimizin bir nebze gerisinde kalsak da yine de büyüme gerçekleştirebildik” diye konuştu.

Kilo başı ihracatımız 5 doların üzerinde

Türkiye’nin toplam ihracatında kilo başı birim fiyatının 1,4 dolar olduğunu, sektörün ise bu fiyatı 3,5 dolara kadar taşıdığını, Aslandağ Grubu’nun ihracat kilo birim fiyatının ise 5 dolardan fazla olduğunu belirten Cemal Aslandağ, “Bazı firmalarımız bu fiyatı 25 dolarlara kadar çıkarabiliyor. Burada aslolan özellikle ihracatta dünya trendini, modasını yakalayabilmek. Yine de bir genelleme yapmak çok zor. Çünkü kapı, mutfak hem kişinin zevkine hem mekanın ruhuna hem de yaşadığınız bölgeye göre değişkenlik gösteriyor. Örneğin; Ortadoğu’da daha gösterişli ürünler tercih edilirken, Avrupa’ya daha minimal ama daha çözüm odaklı ürünler sunuyoruz. Trendlerde de özel projeksiyon işler dışında güçlü mimari ekibimiz, tüm zevklere ve dünya trendlerine uygun tasarımlar sundukları için başarılıyız” diye konuştu.

Dövizdeki dalgalanmalar maliyetlerimizi artırıyor

Dövizdeki dalgalanmaların finansman maliyetlerinde ciddi artışlar yaptığını belirten Cemal Aslandağ, “2018  yatırım yılımızdı. Tresette Mutfak’ın artık ayaklanmaya başladığı, yeni oluşumumuz 4A Collection’ın Etiler’deki şubesini açtığımız, bir yandan da Sakarya’daki fabrikamızın yapımına devam ettiğimiz zamandı. Hiçbir firmanın bu kadarına hazırlıklı olduğunu düşünmüyorum. Burada finansmanı kuvvetli firmalar, en az şekilde zarar görerek ayakta kalmaya çalışıyorlar. Biz de özkaynağımızı değerlendirerek ve ihracata ağırlık vererek durumu stabil kılmaya çalıştık. Döviz riskinden korunmak için ihracata ağırlık vererek stabil kalmaya çalışıyoruz” dedi.

Türkiye ticaret savaşlarında iyi strateji izlemeli   

Halen devam etmekte olan ABD/Çin arasında giderek gerginleşen ticaret savaşlarına da değinen Cemal Aslandağ, dünyanın bundan sonra buna benzer çok sayıda ticaret savaşlarına şahit olacağını kaydetti. Aslandağ, “Şu an bir öngörüde bulunmak çok zor. Bildiğiniz üzere Çinli Huawei, yaptırımlara karşı ABD’yi mahkemeye verdi. İşin nereye varacağını kestirebilmek bu aşamada çok zor. Konuya Türkiye açısından bakacak olursak, Çin’e uygulanan ek gümrük vergilerine karşılık oluşan pazardan Türkiye pay alabilir. Aslına bakarsanız Türkiye’nin gelecek projeksiyonu çok iyi takip edip bir strateji çizmesi gerekiyor. Çin’in son 10-15 yıllık büyüme öyküsünden kendimize dersler çıkarmalıyız. Uzakdoğu’nun bu güçlü devini görmezlikten gelmekten ziyade daha sıcak ilişkiler kurmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.


marka-2
ABONE OL