Dolar $
32.59
%0.18 0.06
Euro €
34.68
%-0.19 -0.06
Sterlin £
40.44
%-0.42 -0.17
Çeyrek Altın
4091.03
%0.58 23.42
SON DAKİKA
İŞ DÜNYASI Perşembe 07 Mayıs 2020 02:00

"BANKALAR DESTEK OLMALI"

Tarihsel olarak ekonomik krizlere alışkın bir toplum olduklarını belirten Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, "Ancak bu kriz öncekilere benzemiyor. Sadece biz değil rakiplerimiz, herkes krizden çıkmalı. Bankalar taşın altına elini sokmalı. İş yapan insanlara yardımcı olmak zorundalar" dedi

"Bankalar destek olmalı"
Tarihsel olarak ekonomik krizlere alışkın bir toplum olduklarını belirten Ev ve Mutfak Eşyaları Sana

Neşe BERBER

Son günlerde Kovid-19 dünyanın gündemine oturdu. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder ile pandemi döneminde sektörün durumunu yaşadıklarını konuştuk. EVSİD Başkanı Burak Önder, Türkiye’deki sanayicilerin büyük bir kısmının işten çıkarma konusunda hassas davrandığını söyledi. Öner, “Ben kendi sektörümde işçilerin çıkarılmaması ile ilgili büyük bir duyarlılık gördüm. Fabrikalarına 15 gün önce ara verenler var, daha önce ara verenler var. Hiç kimse personel çıkarma yoluna gitmemiş, kısa çalışma ödeneklerine başvurmuşlar bekliyorlar, sabrediyorlar” diye konuştu, “Bir lokmayı birlikte paylaşabilmeliyiz” açıklaması yapan Burak Önder, “Tarihsel olarak krizlere alışkın bir toplumuz ancak bu kriz öncekilere benzemiyor. Tek başıma krizden sağlam çıkmamın da bir faydası yok rakiplerimin, sektörün herkesin sağlam çıkması gerekiyor. Bankalarda biz olmadan ticaretlerini sürdüremezler. Bugün onlar iş yapan insanlara yardımcı olmak zorundalar. Bu süreci el ele vermeden atlatmamızın yolu yok” şeklinde konuştu. Burak Önder’in açıklamaları şöyle:

Herkes hazırlıksız yakalandı

Pandemi hakkında düşüncelerinizle başlamak isterim. Neler düşünüyorsunuz bu süreçle ilgili?

-Global bir problemle karşı karşıyayız. Ülkelerde iki konuda mücadele veriyor. Birincisi sağlık yönüyle pandemi problemi ikincisi ise ekonomik yönü. Akut döneminde, başlangıç döneminde ticaretin global fakat ülkelerin aldıkları tedbirlerin lokal olmasından dolayı herkes bir şoktaydı. Şu an bu duruma alışmaya çalışıyor bütün sektörler, bütün dünya. Tüm ülkeler hazırlıksız yakalandı. Buna karşın biz şunu söylüyoruz; İnsan psikolojisini, sosyolojisini iyi tutmak önemli. Bu dönemde kaygı ve panik yapmadan geçirmemiz çok önemli. Kaygı ve panik insana bildiklerini unutturuyor. Öncelikle şunu söyleyeyim kişisel önlemlerimizi alacağız, çalışanlarımız için de önlemler alacağız. Şuna da inanıyoruz; İnsanlık tarihinde 15 bin yıldan beri toplayıcı toplumdan tarıma geçmişiz. Çok ciddi tecrübelerimiz var. Büyük buhran, çok sayıda epidemi, pandemi var, kara veba var, İspanyol gribi var. Bu bilgi birikim ve bilimin geldiği noktayla bu süreci aşacağız. Hepimiz el ele verirsek çalışanlar, iş dünyası, siyaset çok daha rahat bu süreci geçirebiliriz diye düşünüyorum. 

Türk ev ve mutfak eşyaları sektörü büyük bir sektör büyük projeler yapıyordunuz sektörünüz nasıl etkilendi?

-Biz özellikle Türk ev ve mutfak eşyaları olarak ihracatçı bir sektörüz. Türkiye’de ihracat fazlası veren ender sektörlerden biriyiz. Dünyada kendi sektörümüzde aldığımız pay yüzde 2,5. Türkiye’nin total dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 0,09 iken biz dünya ticaretinde yüzde 2,5 pay alıyoruz. İhracatçı olmamız, dünyayı bilmemiz, dünyayı okuyabilmemiz sektör olarak en büyük avantajlarımızdan birisi. İstihdamı yoğun bir sektörüz. Ocak ve Şubat aylarını çok verimli geçirdik. Mart ayının 10’undan sonraki dönemde pandeminin yayılmasıyla beraber siparişlerimiz bir anda ertelendi ve iptal edildi. Bizde tüm sektörlerin yaşadığı ihracat ve iç piyasadaki sıkıntıları yaşadık. Çok farklı planlarımız vardı bu sene için. Fuarlara, organizasyonlara iyi hazırlanmıştık. Umudumuzu yitirmeden yılın ikinci yarısı için hazırlanacağız.

Zihin sondajı yapıyoruz

Türk ev ve mutfak eşyaları sektörünün başkanı olarak sektörünüz ile nasıl bir etkileşim halindesiniz neler paylaşıyorlar sizinle beklentiler neler?

-Bu süreçte sivil toplum kuruluşları (STK) çok önemli. Neden çok önemli? Freud’un bir sözüyle açıklayayım. Şuan bir karanlığın içindeyiz çok ufku göremiyoruz o yüzden. Ne olacağını bilmesek de bu dönemde bir olup, konuşarak, dertleşerek bu dönemi aydınlatmaya çalıştık. Firmalarımıza almaları gereken önlemler hakkında bilgilendirmeler yaptık. İkinci olarak firmalarımız ve sektörümüz insan sağlığına çok özen gösterdiler. Açıklanan teşvikleri firmalarımızla titizlikle paylaştık. Şu an hafta sonları hariç hemen hemen her gün firmalarımızla küçük gruplar halinde bir araya geliyoruz. Zihin sondajları yapıyoruz. Diğer sektörleri izleyip zihin sondajları yapmak çok önemli. Beklentilerimiz şunlar; en önemlisi sektörümüzün de mücbir sebepler kapsamına alınması. Sanayi ve ihracat bu dönem geçtikten sonra ülkemizin elinde olması gereken en önemli enstrümanlardan birisi. Dünyada orta gelir durumundan çıkmış bütün ülkelere baktığımız zaman sanayi ve ihracat odaklı büyümeyle bu orta gelir tuzağından çıkmışlar. Bizim de çıkışımızda olursa sanayi ve ihracatla olacak. Bu sene 40 milyar turizm gelirimiz olmayacak. İhracat bu açıdan çok elzem. Yine istihdam konusunda sanayi, fabrikalarımız çok önemli bir rol oynuyorlar. Firmalarımız istihdamına sahip çıkıyor bu konuda çok özverililer. Bu yüzden sektörümüzün de mücbir sebep kapsamına alınmasını istiyoruz. Çünkü Nisan ayının ilk dokuz gününe baktığımız zaman çok ciddi düşüşlerimiz var. 

İhracatın sürmesi gerekli

Sektörün ayakta kalması için nelere ihtiyaç var?

-Bu sektörün ayakta kalması ihracatını sürdürmesi çok önemli. Yaşadığımız diğer bir problem kısa çalışma ödeneği ile ilgili dönüşler biraz daha zaman alıyor. Bunu çok iyi anlıyoruz. Ama bunun hızlandırılması firmaların bu psikolojik durumu kullanmaları çok değerli. KGP süreçlerimizde bazı problemlerimiz vardı. Bunda da ciddi talep olmuş olabilir ama bu da bizim için çok önemli. Stok finansmanıyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımızın yayınladığı bir paket vardı. Bununla ilgili hala kıstaslar belli değil. Yaptığımız ankette firmalarımızın yüzde 85’i nasıl kullanacağını bilmiyor. Bununla ilgili süreçlerin hızlandırılması bizim çok önemli. 

İşten çıkarılmalar var mı?

-Türkiye’de ki sanayicilerin büyük bir kısmı işten çıkarma konusunda büyük bir duyarlılıkta. Biz tarihsel olarak ekonomik krizlere alışkın bir toplumuz o bize zarar vermez. Biz tırnaklarımızla geldik o şekilde devam ederiz. Toplumsal birliktelik her şeyden daha fazla önem arz ediyor. Bu süreç inşallah en kısa sürede bitecek eski günlere döneceğiz.

Ben kendi sektörümde işçilerin çıkarılmaması gerektiği hususunun büyük bir duyarlılığını gördüm. Fabrikalarına 15 gün önce ara verenler var, daha önce ara verenler ver hiç kimse personel çıkarma yoluna gitmemiş, kısa çalışma ödeneklerine başvurmuşlar bekliyorlar, sabrediyorlar. Bir lokmayı birlikte paylaşabilmeliyiz.

Tedarik zincirinin önemini gördük

Kendi şirketinizde durum nasıl?

-Kendi şirketimde çalışmaya devam ediyoruz kısa çalışma ödeneklerine başvurduk. Yüzde 50 oranında çalışmayı azalttık. Hiçbir arkadaşımızla yollarımızı ayırmayacağız.

Ben kendi adıma bu sürece ekstrem bakmaya çalışıyorum. Bundan sonraki sürece odaklanmaya çalışıyorum. Bütün krizlerden sonra dünyada değişikler daha hızlı olmuş. Ünlü tarihçi Harari, Times dergisine verdiği röportajda şunları söylüyor. ‘Birinci Dünya Savaşı sırasında normalde kadınlar çalışmıyor ama erkekler cephede olduğu için çalışmaya başlıyorlar. Erkekler cepheden geldiklerinde kadınlar hala çalışmaya devam ediyor.’ Yani şunu anlatıyor; bazı şeyler belki gerçekleşecekti ama problemler, savaşlar, hastalıklar, krizler bu süreyi biraz daha kısaltıyor. Hepimiz dijital dönüşümün çok farkındaydık ama bu süreçten sonra çok daha fazla sindirdik bu durumu. Şirketinizi yönetmek için data, veri gibi etkenler en az para kadar değerli. Ben hem kişisel hayatımda hem şirket yönetirken ekstrem baktım ve hatalarımla yüzleşmeye çalışıyorum. Gelecek kaotiktir biliyorum ama muhtemel gelecek için ne yapabilirim şirketim ve kendim adına bunların üzerine çalışmalar yapıyorum

Bundan sonra neler değişecek?

-Şu andan itibaren kimse şunu söyleyemeyecek; Bana ne Afrika’da ki insandan ya da Uzak Doğu’daki insandan. Eğer toplumda sağlıklı yaşamak istiyorsak hepimizin sağlığının iyi olması gerek. Tedarik zincirinin önemini bir kez daha gördük. Bugün maskeden tutun onun ipliğinin, kumaşının, lastiğini farklı ülkelerden tedarik ettiğinizi düşünün yani tedarik zincirinin ne kadar önemli olduğunu gördük. Bu yönde yapılacak çalışmalar çok büyük kazanımlar olur. 1900’lü yılların başında kentleşme oranı yüzde 3’ün altında. 1970’lerde dünyada kentleşme oranı yüzde 38’lerde. 2000 yıllarda yüzde 70’lere yaklaşmış durumda. Bir şekilde bu durumlara alışmamız lazım. 

Duygusal reklamla olmaz

STK olarak şirketler ile ilişkileriniz nasıl?

-Biz tüm çalışmalarımızı yaparken sektörümüzle anket yapmayı uygun görüyoruz. Çünkü sadece birkaç kişinin görüşü değil diğer STK’ların nabzını tutmak bakanlıklarla olan ilişkilerimizde elimizde veri olsun diye çok kıymetli buluyoruz. Şu ana kadar hiç olmadığı kadar fazla firma bu anketlere katıldı. Kamu ve özel banka olarak ayırdık. Kamu bankasında limitle ilgili sıkıntılar vardı bunlar aşılıyor. Peyderpey KGP limitleri açılıyor. Bu süreçte firmalarımız inşallah bunu alacaklar. Kamu bankalarımızdan da beklentilerimiz var. Kamu eli olmadan bu süreci atlatmamız çok zor. Bu kriz önceki ekonomik krizlere benzemiyor. Daha önceki ekonomik krizlerde firmanızın pozisyonu kaynağı her şeyi çok önemliydi. Şu anda tedarikçilerimizin süreçleri de çok önemli. O yüzden bambaşka bir süreç. Tek başıma krizden sağlam çıkmamın da bir faydası yok rakiplerimin, sektörün herkesin sağlam çıkması gerekiyor. Bankalarda biz olmadan ticaretlerini sürdüremezler. Bugün onlar iş yapan insanlara yardımcı olmak zorundalar. Bu süreci el ele vermeden atlatmamızın yolu yok. En kısa zamanda umarım onlar da taşın altına ellerini koyarlar, TV’lerde ki duygusal reklamlar da bu iş kalmaz. 

Türkiye lojistikte ve fiyatta avantajlı 

Türkiye’nin dünyadaki yerini nasıl görüyorsunuz bundan sonrası için?

-Dünya’da birçok şey değişiyor. Dünya önümüzde laboratuvar gibi çalışıyor. Her yerde bir gelişme oluyor, bir değişim oluyor. Bakın Japonya 2.2 milyar teşvik verdi Çin’deki fabrikaların başka yere taşınmasıyla ilgili olarak. Fransa Maliye Bakanı açıklama yaptı; “Biz Uzak Doğu’ya çok fazla bağımlı kaldık” dedi. Türkiye fiyat olarak, lojistik olarak, insan kaynağı olarak ana aktörlerden bir tanesi. Bizim geleceğimiz inşallah aydınlık. Akıl edebilirsek, düşünebilirsek daha iyi yarınlar bizi bekliyor diyebilirim. Sosyal olarak mesafeli ama duygusal olarak bağlı olduğumuz günleri geçirmeyi diliyorum. 



ABONE OL

EN ÇOK OKUNANLAR