Dolar $
32.56
%0.14 0.04
Euro €
34.85
%0.61 0.21
Sterlin £
40.52
%0.91 0.36
Çeyrek Altın
3973.88
%0.2 7.9
SON DAKİKA
Son Yazıları

Borsa İstanbul dimdik ayakta

06 Nis 2020

Covid-19 salgınının başladığı 12 Şubat'tan bu yana dünya pay piyasalarında endeksler puan bazında ortalama yüzde 50'lere yakın düşerken şirketler yüzde 32 ile 27 trilyon dolar değer kaybı yaşadı. Bu dönemde Borsa İstanbul BIST 100 endeksi yüzde 34 geriledi, şirketlerin değeri ise yüzde 12 geriledi.

Türk Lirası (TL) varlıkları küresel koronavirüs salgını sebebiyle büyük zararlar yazan dünya piyasalarına göre daha temkinli seyir izliyor. Sebebi ise ekonomide ve sağlık alanında alınan tedbirler ile ülkede oluşturulan güven ortamı.

ABD/Çin ticaret savaşlarıyla zirve yapan korumacılıkla birlikte resesyon sinyalleri veren küresel ekonomi covid-19 salgını ile geçmişteki ekonomik bunalımları çağrıştıran bir trend çiziyor. Dünya ekonomisinin yeniden derin bir resesyona gireceği endişeleri özellikle pay piyasaları yani borsalarda sert düşüşleri beraberinde getiriyor. Söz konusu sert düşüşler, ülke merkez bankalarının yaklaşık 6 trilyon dolarlık teşvik paketleri, piyasa tedbirleri ve hükümetin maliye politikalarına rağmen önlenemiyor.

Covid-19 salgınının başladığı 12 Şubat’tan bu yana dünya pay piyasalarında endeksler puan bazında ortalama yüzde 50’lere yakın yatırımcısına kaybettirirken borsalarda işlem gören şirketler de yüzde 32 ile toplam 27 trilyon dolar değer kaybına uğradı. Söz konusu dönemde Borsa İstanbul BIST 100 endeksi puan bazında yüzde 34 geriledi. Borsada işlem gören şirketlerin değeri ise sadece yüzde 12 geriledi.

Anti parantez hatırlatalım… Bir şirketin piyasa değeri o şirkete ait hisse fiyatının toplam hisse sayısıyla çarpılmasıyla bulunuyor. Örneğin bir milyon hissesi olan bir şirketin hisse fiyatı 5 TL ise o şirketin piyasa değeri 5 milyon TL olarak hesaplanıyor.

Borsalar tepetaklak

Küresel piyasalar büyük bir çöküşün içinde debeleniyor. Özellikle Avrupa’dan sonra ABD’de şiddetini artıran covid-19’un ülke ekonomilerini durdururken piyasalarda da büyük kayıplara yol açabileceği tahminleri yapılıyor. Yatırımcı fırsatını bulduğu anda riskli görünen pay piyasalarından hızlı bir kaçışı yeğliyor.

Koronavirüsün daha ilk ayında ABD’nin ünlü endeksi Dow Jones yüzde 35 geriledi. Endeksin bu hafta itibariyle kaybı ise yüzde 23. Bu oran endeksin 2008 küresel krizinden sonra en büyük düşüşü (yüzde 23,2) anlamına geliyor. Dow Jones 12 Mart’taki yüzde 9,9’luk düşüşten sonra 16 Mart’ta yüzde 12,9 yaşaması ABD Merkez Bankası’nın (FED) yanında Trump Hükümeti’ni de agresif kararlar aldırmıştı. Yine ABD’nin diğer endeksi Standard & Poor’s 500 (S&P) de yılın ilk çeyreğinde yüzde 20 değer kaybetti.  

Avrupa’da ise salgının başladığı ilk ayda yüksek değer kayıpları piyasaları adeta salladı. İnsanların evlere kapandığı ve üretimin büyük bir oranda durduğu İtalya’da borsa yüzde 37 ile daha ilk ayda büyük alarm verdi. Aynı ayda Fransa yüzde 33, Almanya yüzde 35, Yunanistan yüzde 39, Avusturya yüzde 40 ve Lüksemburg yüzde 41,3 kayıplarla borsalarda büyük darbeler aldılar. Petrol fiyatlarının 20 dolarlara kadar indiği bir dönemde Rusya borsası daha ilk ayda yüzde 40,2 çöktü. Brezilya borsası ise yüzde 41,4 ile dünyada en fazla değer kaybeden borsalar arasına girdi.  İlginç olan söz konusu dönemde Çin borsası yüzde 8 değer kazandı.

borsa-1

Şirket değerleri eridi

Dünya borsaları endeksi olarak tanımlanan MSCI World’e göre, küresel pay piyasalarında faaliyet gösteren şirketlerin piyasa değeri 27 trilyon dolar eriyerek 60 trilyon seviyesine geriledi. Bu yılın ilk çeyreği itibariyle pay piyasalarında işlem gören şirketlerin piyasa değerlerindeki kayıpları gündeme taşıyan Uluslar arası Finans Enstitüsü (IIF) de şirketlerin piyasa değerinin 88 trilyon dolardan 70 trilyona inerek 18 trilyon dolar bir kayıp yaşadığını raporladı.

Enstitü, küresel endekslerin başını çeken ABD pay piyasalarında şirket rasyolarının 2008 küresel krizi seviyelerine doğru gittiğini belirtiyor. IIF’nin en fazla üzerinde durduğu şirket hisse senetlerinin fiyat/kazanç (CAPE) oranlarındaki dengesizlik. Enstitü oluşan belirsizlikler sebebiyle geleneksel piyasa modellerinin şirkete yönelik hisselere ait gerçek değeri vermekten giderek uzaklaştığını bildiriyor.

IIF, yılın ilk çeyreği itibariyle aşağı yönlü revizyonların Japonya’da yüzde 7, ABD’de yüzde 8, Avrupa’da yüzde 12, Kanada yüzde 13’lük bir kaybın daha söz konusu olabileceği üzerinde duruyor. Enstitü aynı tahminler doğrultusunda şirket değerlerindeki kaybın Çin’de yüzde 5, Latin Amerika’da yüzde 25 civarında olmasının beklendiğini açıklıyor.

Enstitü notlarında genel olarak gelişen ülke piyasalarının yüzde 65, Avrupa’daki şirketlerin ABD’deki eşdeğerlerine göre yüzde 40 iskontolu olduğunu ifade ediyor.

borsa-5

Borsa İstanbul artıda

Küresel covid-19 salgınının çıktığı 12 Şubat’tan bu yana kayıplar yaşasa da Borsa İstanbul (BIST) 100 Endeksi hâlâ gücünü koruyor. 15 Mart haftasını dünya borsalarında olduğu gibi yüzde 12,77 ile yüksek seviyede düşüşle kapatan BIST 100, Nisan’ın ilk haftası da dahil geriye doğru 3 Nisan haftasında yüzde 1,62, 29 Mart haftasında yüzde 2,71 ve 22 Mart haftasında yüzde 0,70 prim yaparak kapattı.  

Covid-19 salgınının başladığı 12 Şubat’tan bu yana küresel piyasaların yüzde 50 kayıplara ulaştığı bir ortamda Borsa İstanbul’da endeks kaybı yüzde 34 civarında. BIST 100 alınan tedbirlerle kendini toparladı ve son 3 haftadır haftalık bazda prim yaparak kapanıyor.

Diğer taraftan Borsa İstanbul’a gelen alımlarla şirketlerin değerleri de artıyor. Borsa İstanbul’da koronavirüs salgını sebebiyle 1,3 trilyon lira olan şirketlerin piyasa değeri sadece 110 milyar liralık bir kayba uğradı. Bu da yaklaşık yüzde 12’lik bir değer kaybı anlamına geliyor. Küresel borsalarda şirket değeri kayıpları ise yüzde 32’lerin üzerinde. Borsa İstanbul’daki değer kaybının dünya borsalarına göre az olmasının en büyük sebebi, zamanında alınan ekonomik ve sağlık tedbirleri.  

borsa-2

Şirket değerleri yükseliyor

15 Mart haftasındaki yüksek yüzde 12,77’lik düşüşle birlikte 900 milyar lira seviyesine inen borsada işlem gören şirketlerin toplam değeri borsanın haftalık bazda artışa geçtiği 22 Mart haftası itibariyle 943 milyar liraya yükseldi. Şirket değerleri 3 gün sonra 25 Mart itibariyle toplamda 979 milyar lira olarak kayıtlara geçti. Halen 1 trilyon liranın üzerinde toplam değeri bulunan borsa şirketlerinde değer olarak Koç Holding 34,8 milyar lira ile başı çekiyor. Koç Holding ile birlikte Garanti Bankası 31,4 milyar lira, BİM 31,2 milyar lira, Enka İnşaat 29,7 milyar lira ve Akbank 29 milyar lira ile ilk 5’te sıralanıyor.

Borsa İstanbul’un covid-19 salgınına karşı dayanıklı yapısını sürdürürken pay piyasaları içinde bulunan hisse fonları da aynı performans ile işlemlerini sürdürüyor. Güvenli liman altın ve tahvile dayalı fonların da iyi bir trend çizdiği borsada yatırımcıyı en fazla endişelendiren koronavirüs salgınıyla ilgili henüz belirsizliğin ortadan kalkmaması.

borsa-6

Dolar/yuan mücadelesi

Birçok yatırımcı Çin’in devasa üretim gücünü görmezden gelerek genelde ABD ve Avrupa piyasaları üzerinden gelişen ülke piyasalarına bir akışı tercih ediyordu. Görünüyor ki, koronavirüs yatırım alışkanlıklarını da değiştirecek. Euro/dolar arasında mücadele ne olacak, diye kimse soramayacak, hatta aklına bile gelmeyecek, dolar/yuan çekişmesini takip edecek.

Zira ABD ile Çin arasında gizli de değil müthiş bir petrol savaşı var. Dün de yazdık, ABD Çin’in petrol alımını frenlemek istiyor. Alacaksa da sadece kendinden o da şu anda düşen fiyatlardan değil, 50 dolarların üzerinden. Açıkçası ABD, Çin’e karşı verdiği dış ticaret açığını en azından enerji üzerinden kapatmanın yollarını arıyor.

ABD/Çin ticaret gerginliğinin yapılan faz anlaşmalarıyla kapandığını kimse düşünmesin. Bu serüven dış ticaret dengesi ABD’nin lehine dönünceye kadar ilâ nihâye devam eder.

OPEC niçin ertelendi?

Dünya borsalarını yakından ilgilendiren diğer konu da OPEC toplantısı… Telekonferans yoluyla bugün gerçekleştirileceği bildirilen OPEC koalisyonunun toplantısının Moskova – Riyad gerilimi nedeniyle ertelendiği duyuruldu. Gerilim aslında Moskova – Riyad arasında değil, Çin – ABD arasında yaşanan gerginlik. Toplantı 9 Nisan’da yapılacak deniyor ancak bu 3 gün içinde kim, kime ne tavizler verecek, ne taleplerde bulunacak belli değil. Petrol fiyatları konusunda 9 Nisan’da da sürdürülebilir bir çözüme kavuşmayı beklemek hayalcilik olur. Toplantıda alınan kararlar bir müddet sonra mutlaka tarafların biri tarafından ya askıya alınır, ya da uygulanır bulunmaz.

20 dolar ile 18 yılın en düşük seviyesine inen varil petrolün fiyatı 9 Nisan’da 40 doları ve üzerini zorlayacak mı, bunu hep birlikte göreceğiz. Daha önce petrol üretimini kısmayı isteyen Rusya’nın birden bire ne oldu da üretimi artırmayı isteyen Suudi Arabistan ile aynı fikre geldi, bunu iyi düşünmek lazım.

İşin sonunda fiyatların çöküşüne sebep olan müsebbipler net olarak ortaya çıktığında asıl o zaman petrol fiyatlarındaki dalgalanmayı bir seyredin. Bol miktarda petrol isteyen Çin’e karşı üretici ve satıcıların nasıl tavır alacağını ABD/Çin arasındaki sertlik ve yumuşama gösterecek.

borsa-3

Covid’den sonra gündem petrol

Koronavirüs geçici bir süre küresel ekonomiye fren yaptırdı. Ancak belki de virüs salgınından daha fazla dünyayı etkileyebilecek bir gündem meteor hızıyla yaklaşıyor. O da petrol… Dünya su savaşlarından önce Birinci Dünya ve İkinci Dünya savaşlarında olduğu gibi yeni bir petrol savaşına soyunabilir.

Zira büyük ekonomik sıkıntı yaşayan petrol üreten ülkeler petrolün bırakın 50 dolar olması, onları 90-100 dolarlar bile kurtarmıyor. Raporlar IMF ve uluslar arası kredi derecelendirme şirketi Fitch Ratings’den. Hatta 30’dan fazla petrol üreten ülkelerin içinde varilin 150 dolar olmasını bile isteyen var.

Dünyanın günlük petrol tüketimi 100 milyon varil. Bunun sadece 40 milyon varilini ABD ile Çin 20+20 olarak tüketiyor. Covid-19 sebebiyle günlük petrol tüketimi 38 milyon varil azalmış durumda. OPEC toplantısı yapılsaydı, bu azalmaya en az 10-15 milyon varil daha eklenecekti. Tabii 9 Nisan’ı bekleyeceğiz…

Diyelim petrol fiyatları yapılan kısıtlamalarla 40 dolara veya bunun üzerine çıktı. Yine petrol üretici ülkelerini kurtarmayacak. Bu devletler bağlı olduğu kulüpleri harekete geçirerek dünyada yeni bir petrol fırtınası estirilmesini isteyecekler.

Çin ve Rusya’nın büyük kozu

ABD, belki petrol yoluyla Suudi Arabistan üzerinden yola getirmeye çalışıyor ama Çin de nadir toprak elementleriyle ABD’yi açıktan tehdit ediyor. Rusya da en az Çin kadar ABD’nin çok fazla ihtiyaç duyduğu nadir toprak elementleri üretiminde oldukça mahir. Hem Çin hem de Rusya bu kozu ABD’ye karşı çok iyi kullanıyor.

Bahsettiğim 17 adet nadir toprak elementleri, dünyada az bulunmasından değil işleme maliyetinin yüksek olması sebebiyle kıymetli. Söz konusu elementler, petrol rafinelerinde katalizör, uydu, yüksek teknolojili savaş uçakları, füzeler, elektrikli araçlar, bilgisayar ve akıllı telefonlara kadar geniş bir alanda kullanılıyor. Nadir elementler olmasa bu sektörleri hareket ettirmenin imkanı yok.

Nadir elementlerin yüzde 36’sı Çin topraklarında. ABD’de ise bu oran yüzde 1. Çin’in ardından nadir elementlere sahip ülkeler Brezilya ve Vietnam olarak sıralanıyor. Çin büyük rezervlerine karşılık elementleri işlemede de dünya birincisi. ABD tüm ihtiyacını Çin’den karşılıyor. Nadir elementler olmasa ABD teknolojide bir hiç.

ABD’nin yumuşak karnı

ABD Çin’den ithal ettiği nadir elementlerini savunma sanayinde yoğun bir şekilde kullanıyor. Nasıl mı diyeceksiniz… Anlatayım… Patriot füzelerinin imalatçısı Rytheon ile F-35 savaş uçaklarını üreten Lockheed Martin füze güdüm sistemleri ve sensörleri Çin’den işlenmiş nadir elementler olmasa çalıştırılamıyor. Hani elimizden düşürmediğimiz dünyanın en değerli şirketi Apple bile iPhon’ların kameraları ve hoparlörlerinde Çin’den gelecek nadir elementlere muhtaç. Yani ABD’nin Çin’e karşı en yumuşak karşı burası.  

Savunma sanayinde bu kadar Çin’e ihtiyaç duyan ABD’nin Çin’in OPEC’ten “Petrol fiyatlarını yükseltmeyin” isteğine karşılık dünya arenasında nasıl bir aktör olacağını, piyasaları nasıl çevireceğini, OPEC’i nasıl dizginleyeceğini gelin siz hesap edin!..

Yazarın Son Yazıları
Yazarın En Çok Okunan Yazıları